45. Saklanan Gerçekler...

2.4K 300 377
                                    

Keyifli okumalar....

Mirza odaya girdiğinde ilk önce kapalı olan ışıkları açtı. Arkadaşının karanlıktan aydınlığa alışırken serumu çıkarılmış kolunu gözlerine siper etmesini izledi. Kapı ağzında duran sandalyelerden birini alıp yatağın yanına koydu. Oturmadan önce hasta yatağını oturur pozisyona getirip arkadaşının oturmasına yardımcı oldu.

"Eveeet uyuyan güzel bu kadar uyku yeter!"

Yiğit kara kara bu delinin elinden nasıl kurtulurum diye düşünmeye başlamıştı bile. Hadi Serkan'ın kafası dumanlıydı... Ya o Yavuz... O niye bu manyağı hesaba katmamıştı? Konuyu dağıtıp dikkatini başka yöne çekebilse belki elinden sıyrılabilirdi. Mert'le arasını neden bozduğunu sorsam? Yok o olmaz... O salak kesin Serkan'a yada Rüya'ya laf etmiş bunu üzerine sıçratmıştır. Veli nasıl desem? Ama onu uyandığında sormuştu. Çaylağım nerde desem? Niye abisini yalnız bıraktı diye sitem etsem? Sahi Ali neredeydi ya? Mirza burnunun dibine kadar girip
"Boşuna düşünme kardeşim, sabaha kadar tependeyim. Uyumayı aklına dahi getirme, hele konuyu kaynatmayı deneme bile." Dedi.
Demese de sıyrılamayacağını biliyordu. Yine de denemeden teslim olmamak adına konuyu dağıtma çabasına girdi.

"Lan kafam zaten bi dünya! Kendime geldiğim kaç saat olmuş şunun şurası. Refakatçi olacaksan kes sesini, otur kenarda o zaman."
Aklına az önce Meltem'in gitmemek için söyledikleri gelince sinirle devam etti. Kızcağızın bu ite bi yalvarmadığı kalmıştı. Ama domuzluğuna eve yollamıştı kızı adi herif.

"Hayır kızı niye yolluyorsun? Nasıl kardeşsin lan sen! Bilmiyorsun sanki durumumuzu! Mert'le de birbirinize girmişsiniz. İki uyuduk ortalık yangın yeri anasını satayım."

Mirza, Yiğit'in söylediklerini pekte takmadan yatağın yanından camın önünde doğru adımladı. Karşılıklı koyulmuş iki sandalyenin ortasındaki küçük masadan su şişesini alıp yanında duran bardağa doldurdu. Tekrar yatağın yanına geldiğinde alması için Yiğit'e uzattı.

Önce bardağa sonra elinde hala su dolu bardağı tutan kardeşine baktı.
"Su? Su mu istedim?"
"Yok istemedin. İstemedin de... İçerken biraz daha zaman kazanırsın belki. İşe yaramaz ama, denemedim demezsin en azından kardeşim?"

Odaya girerken baş ucuna getirdiği sandalyeye sağ bacağını sol bacağının üstüne atıp oturması, kazağının dirseğine kadar sıyırdığında göğsünde bağladığı kolları, yüzünde ki alaycı gülümseme Yiğit'in boşuna çabaladığını adeta bağırıyordu.

"Mirza..."
"Aç mısın kardeşim? Ya da çay kahve ister misin? Ama onlar yasaktı bir süre tüh ya."

"Mirza..."
"Karnını doyur lavaboya gideceksen git. Sonra yok acıktım, aman çişim geldi deme."

"Mirza!"
"Ne Mirza lan! Ne Mirza! Adımı mı ezberliyorsunuz? Hanginize soru sorsam Mirza diye konuyu kapatmanız sıktı artık."

"Serkan... O nasıl?"
"Karısı kardeşini vurmuş biri nasıl olabilirse öyle."

Yiğit doktorların fazla yormayın dinlensin uyarılarından sonra sorduğu sorulara cevap alamamıştı. Yavuz sadece Veli'nin iyi, görevin başarılı olduğunu söylemişti. Rüya'yı, Serkan'ı, son durumları merak etse de kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.
Gerçi bu deli tepesine çöktüğüne göre doktor falan dinlemezdi herhalde. Şimdi Mirza'ya sorsa... Bu da gıcıklığına anlatmazdı ki. Kaçırdığı üç hafta varken merakına yenik düşmemesi imkansızdı.

"Ben komadayken neler oldu?"
"Tek soruma cevap ver virgülüne kadar anlatayım birader?"

"Taktın mı takıyorsun lan sen de! Anlatılacak mevzu olsa zaten Yavuz anlatırdı. Ne diye üsteliyorsun?"
"İşine gelirse kardeşim."

Adresim Aynı( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin