sixteen

503 87 33
                                    

Aran en sonunda işlerini ve derslerini bitirebildiğinde çoktan okul bitmek üzereydi. Okul binasından çıkmak üzere olan öğrencisinin bileğini kavrayıp nezakete bile gerek duymadan sertçe geriye çektiğinde Rintarou sanki bu anın yaşanacağını biliyormuş gibi ne itiraz etmişti ne de mızmızlanmıştı. Gözleri uyuşukça öğretmeninin aceleci ve telaşlanmış yüz ifadesini gezdiğinde yüzünde tiksinç bir sırıtma oluşmuştu.

"Biraz bekle."

Ojiro sesini olabildiğince alçak tutmaya çalışmış, dikkat çekmemeye özen göstermişti.

"Tabii,"

Tuttuğu kolu zorla tenha bir köşeye sürüklemeye başladığında içindeki kötü hisse engel olmaya çalışmıştı. Rintarou'nun yüzündeki yaralar ise bu konuda hiç yardımcı olmuyordu.

"Yüzüne ne oldu?"

Rintarou gelen soruya karşın ellerini gözınün altındaki kırmızılığa götürmüştü.

"Tek kelime yeter mi?"

"Anlat,"

Ojiro acelesi varmış gibi her seferinde hızla cevap veriyordu.

"Osamu ile kavga ettik."

"Dur, bunun hakkında daha sonra konuşalım, yazdıkların-"

"Devamını okumak ister misin?"

Rintarou konuşmayı uzatmamak adına öğretmeninin eline kağıtları tutuşturunca Ojiro sinirle kaşlarını çatmıştı.

"Hayır, bak bende bundan bahsetmek istiyordum. Artık o eve gitmeni istemiyorum. Ya da istiyorsan git devam et, ama artık okuyucun değilim."

"Ne? Beni yarı yolda mı bırakacaksın?"

Suna gözlerini alay ve üzüntüyle kıstığında Ojiro stresle etrafa bakınmıştı.

"Bu işe hiç başlamamamız gerekiyordu."

Kesinlikle sesindeki pişmanlığı herkes hissedebilirdi. Rintarou gülmekte kendini zorlarken Aran derin bir nefes almıştı.

"Her şeyi unut gitsin, bunlarıda."

Elindeki kağıtları yandaki geri dönüşüme atarken biraz olsun bile pişmanlık hissetmemiş olan öğretmen; öğrencisinin tepkisiz hâliyle geride bırakmıştı.
En başında olması gereken şeyi yaptığına göre içindeki bu geçmeyen kötü his neydi?
Çok geçmeden öğrenecekti.

in houseWhere stories live. Discover now