three

743 109 38
                                    

Yine çıkış zilinden önceki son derse denk gelmişti edebiyat dersi. Öğretmen konuyu anlatmayı bitirmiş toparlanan sınıfa karşı sesini çıkarmamıştı. Sandalyesine oturup dünkü en beğendiği kağıdı eline almıştı.

"Rintarou Suna kim oluyor?"

Ojiro sorusunun ardından sınıfta gözünü gezdirmiş en arka sırada pencere kenarının yanındaki bir sonraki gurupta yer alan çekik gözlü çocuğun el kaldırdığını görmüştü.
Gözleri öylesine kısıktı ki, Aran onunla göz teması kurup kurmadığına emin olamamış ayağa kalkmıştı.

"Çıkışta bir yere ayrılma, Rintarou biraz konuşalım."

Ojiro onu korkutmamak adına gülümsemiş masasına yaslanmıştı. Gerçi onu korkutup korkutmadığını bilmiyordu; ilginç bir şekilde öğrencisinin yüzünde tek bir duyguyu dahi okuyamıyordu.
Öğrenciler zille beraber sınıfı terk ederken Suna çantasını toplayıp öğretmenin masasına yaklaşmıştı.
Hiç konuşmuyordu, dahası tepki vermiyordu.

"Yazdığın şu metin, hoşuma gitti."

Koca sınıfta en sonunda ikisi yanlız kaldıklarında Suna gülümsemiş omzundaki çantasını düzelmişti.

"Beğenmenize sevindim."

"Ama sencede bir yerde sorun var gibi değil mi?"

Öğretmen sandalyesine geri oturunca Suna tam olarak masanın karşısına geçmiş kaşlarını dalga geçer gibi çatmıştı.

"Afedersiniz, neresinde sorun olduğunu anlamadım?"

"Anlatış tarzın. Hoş ama absürt. Üstelik metni tamamlamamışsın bile."

"İsterseniz devam edebilirim."

"Yazmak hoşuna gidiyor mu peki?"

Ojiro gözlüklerini takarken öğrencisini süzmüştü.
Saçları iki yana şekillenmişti, yapılı sayılan bir vücuda sahipti ve yüzündeki tilkiye benzeyen bir ifadeyle dolaşıyordu.
Aslında Rintarou'nun kendine çeken bir yapısı olsada, yazdığı metin gibi anlamdıramadığı bir şey Aran'ı rahatsız ediyordu.

"Bir zamanlar roman yazmak istiyordum. Doğrusu hâla isteğim sönmüş değil."

"Sanırım sana yardımcı olabilirim. Yazdığın şeye devam mı etmek istiyorsun ya da aklında bir kurgun var mı?"

Suna kafasını olumsuzca salladığında kollarını göğsünde birleştirmiş kambur duruşlarından birini takınmıştı.

"Görmediğim şeyleri yazamıyorum."

"Bunun hakkında da yardımcı olmaya çalışacağım. Ama madem öyle diyorsun, şu anlık yazdığın şeye devam et o zaman. Ve kendini yazmak için zorlamana gerek yok, bekleyebilirim."

"Teşekkür ederim. Yazımın ilginizi çekmesine mutlu oldum. İsterseniz şimdi ikinci bölümü size teslim edebilirim. Olur mu?"

Rintarou'nun nazik konuşmasının arkasında yatan şeytani ses tonunu onunla konuşan herkes hissedebilirdi. Aran her hangi bir onaylama ifadesi vermeden gözlerini ona çevirip elini uzatmıştı.
Kısa sürede eline ulaşan kağıdı dosyalarının arasına yerleştirmiş ve toparlanmaya başlamıştı.

"Çıkabilirsin Suna, iyi akşamlar."

"İyi akşamlar Bay Ojiro."

Suna gülümsemese bile sesindeki ton öğretmeninin midesinin kasılmasına sebep oluyordu. Sınıftan çıkması saniyelerini almış, düşünceleriyle öğretmenini yalnız bırakmıştı.
Aran; öğrencisinden yazmaya devam etmesini istemesini doğru olup olmadığını  bilmiyordu ama kendini yanlış bir şey yaptığını düşünmekten alıkoyamıyordu. Şimdi ise hikayenin devamını okumayı nedensizce heyecanla bekliyordu.

in houseWhere stories live. Discover now