-GİRİŞ-

281 67 64
                                    

Öyle bir hamle yapacaktım ki karşımdakinin sıkışıp kalması için elimden geleni yapacaktım.

Vezirim, atını yedi şimdi ki sıra şâhâ geçti. Ancak ilk önce vezirini yemeliydim.

Vezir, aslında başka ülkelerde Kraliçe olarak bilinirdi fakat bizim ülkemizde Kraliçe değil vezir olarak adlandırılmış, bense vezirime Kraliçe yani diğer ülkelerinde söylediği gibi Gueen diyordum.

Şâh ise Kral'dı. Kral korunması gerekendir. Herkes onu korumak için bir bir yenilir, Kraliçe'nin bile Kral için yapamayacağı şey yoktur. En basitinden savaşır ya kazanır, Kral'ı korur ya da yenilirdi. Ancak Kraliçe öldükten sonra Kral oynamaya ve kazanmaya devam eder ve her zaman kazananda Şâh olurdu.

"Ve şâh - mat..." dedim yüzümdeki alaycı ifadeyle. Bu zamana kadar asla yenildiğim olmadı. Çünkü her zaman vezirimi koruyordum. Sırtımı arkamdaki koltuğa yaslamış ve bacak bakacak üstüne atmıştım.

Karşımdaki patronum ise yenildiği zaman artık şaşırmıyordu. Çünkü benimle oynamadan önce yenileceğini biliyordu. Hayır kâhin değildi, sadece deja vuydu...

Oturduğumuz masama bir anda atılan dosya ile başımı satranç tahtasından kaldırarak bir dosyaya birde karşımda bana sırıtarak bakan patronuma bakıyordum.

Gülümseyerek, rahat tavrı ile sigarasını, elini kalkan yaparak yanmasına yardımcı oldu. Şimdi sıra ona geçmişti, şimdi beni zorlamaya çalışacak ve mat olmamı isteyecekti. Fakat ben ne zaman izin verirsem o zaman beni mat edebilirdi.

Dosyayı açarak, bana ilk çıkan resimdeki adamı gösterdi. Siyah saçlı, yeşil gözlü biriydi. Görüntüsü ise olağandışı bir şekilde sert gözüküyordu. Bu zamana kadar çok fazla adamlar ile karşılaşmıştım fakat bu kişi beni zorlayacak gibiydi.

"Bu adamı batırmamıza yardımcı olacaksın. Bütün paraları bize aktarılacak. Bütün hisseleri bizim üstümüze geçecek ve tabii ki bunu zamanla yapacağız."

"Neden? Ne yaptı ki?" dedim dosyada adamın bilgilerini okuyarak.

"Bir şey yapmasına gerek yok. Adam oldukça zengin bütün paralarını almamız gerekiyor, bir çok ülkede; Holdingi, kumarhanesi, dövüş mekanları, araba galerisi, hastanesi...vb. çok fazla pis işleri var ve bunun yanında yer altı dünyasının bir numaralı mafyası. Bu adamın en zayıf noktasını bulmalısın."

Dudaklarımı büzdüm. "Peki. Benim adamın yanında ne vasfım olacak?"

"Sen adamın asistanı olacaksın ancak adam her önüne geleni yanına almıyor, bir kaç sınava tâbi tutuyor ve sen o sınavları başarılı geçeceksin. Adamın birinci kuralı; Yanında ki kişinin kendisini ve onu koruması. ilk sınavları genellikle budur. Diğer sınavı kişiye göre değişiyor ve adam takdir edersin ki yanında yer alan kimseye güvenmiyor, en kıdemli korumasına bile. O yüzden adamın güvenini kazanmak için gerekirse içi dolu bir silahın önüne atlamalısın!"

"Güven sorun değil, onu kolaylıkla hallederim. Adamı bana kısaca özetler misin?" dedim önümde ki viski bardağını elime alarak.

"Merter Poyrazoğlu, yer altında ki adı; Ace Spades*, kısaca Ace's deniliyor... Dediğim gibi bir çok şeylere sahip ancak adamın en çok bulunduğu mekan, sadece kıdemli kişilerin girebildiği bir dövüş kulübü. Zaman zaman holdingin de yer alıyor. Yanında çalıştığında anlayacaksın sıklıkla nerede olduğunu... Anne ve babası yurt dışında ancak hangi ülkede olduğu bilinmiyor. Kız kardeşi arada sırada Merter'i ziyarete geliyor. Kız masum gibi bir görsel veriyor ama aslında değil. Onun zamanı geldiğinde daha detaylı bilgiye sahip olacaksın. Adam evli değil, bekar yaşıyor."

KAİSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin