Dildâr : 17/2

14.7K 1.3K 571
                                    

--

-Yavuz'dan alıntı-

Yavuz, arkasında onu tereddütle izleyen kızı bırakıp odadan çıktığında ardından kapattığı kapıya yasladı sırtını.

Üç gündür;yaptığı gerizekalılık yüzünden kendine kızıyordu zaten ,Lale'nin bugünkü tavırları da üstüne tuz biber olmuştu.Ona bu durumu alıştıra alıştıra söylemektense bir anda söylemiş olması onun için pişmanlık sebebiyken bugün Lale'nin yüzünde gördüğü endişe,kaçış iyice bozmuştu moralini.Eğer ufacık bir karşılıklı his görseydi bu kadar alınmazdı ama kızın yüzünde salt kaçış vardı.Aklı karışıktı belliydi.Bu yüzden de ona iyi düşünmesi için iki gün vermişti.Aslında amacı biraz da kendine zaman yaratmaktı.Pek ümitli değildi ama belki iki günde fikri değişirdi kızın.Bir ümit...

Derin bir nefes aldı,göğsü şişti sonra usulca onu geri verip aşağı adımlamaya başladı.Sırf Lale'yi görebilmek için ailesini de peşine takıp gelmişti buraya. Salona girip koltuklardan birine oturduğunda yanında oturan Faruk da onun durgun halini fark etti."Ne bu hal?Kafan mı bozuk? " diye sordu Yavuz'a. Kendinin de farkı yoktu aslında.Yavuz bir şey demek yerine kafasıyla onayladı onu.Faruk,bir süre düşünceli düşünceli oturup sonra da "Tamam,gel seni bir yere götüreceğim," diyerek ayaklandı.Onların ayaklandığını gören büyükler "Nereye? diye sorduklarında, "Bir yere gideceğiz,anahtar var beklemeyin," diyerek çıktılar dışarı.

Faruk,asık bir suratla arabaya binerken Yavuz, arabaya binmeden hemen önce başını Lale'nin odasına ait olduğundan emin olduğu pencereye uzattı. Gözleri,hafif bir karartı gördü önce, sonra da perdenin kıpırdayışını...

Dudakları iki yana hafifçe kıvrılırken ön koltuğa,Faruk'un yanına yerleşti.

--

Arabadan inip Faruk'un onları getirdiği yere baktığında dudağının köşesi yana kıvrıldı."Meyhane ha?" diye mırıldandı.İçeri girip bir masaya oturduklarında Faruk yanlarına gelen adamdan üçer şişe istedi.Yavuz gülerek Faruk'a baktı.

"B*kunu sele mi vereceksin oğlum?"

Yavuz'a karşılık Faruk "Anca keser," diye mırıldandı mahsun mahsun.

Adam,şişeleri getirdiğinde ise hem içti hem derdini anlattı.

"Altı abisi varmış lan!" dedi sitemle.Sonra devam etti."Altı ne?Türeyiş Destanı'nın muadilini falan mı yapmaya çalışmışlar anlamadım ki anasını satıyım?Birini atlatsak diğeri engel oluyor,"

Zaman aktı,dakikalar geçti Faruk,hiç susmadan anlattı da anlattı,döktü içini.Yavuz onu yarım yamalak dinlerken aklı birkaç saat öncedeydi.

Ufacık ya!

Gözlerinde küçücük bir heves görseydi keşke.Bu kadar koymazdı.Ağzını açıp onlar için olumlu olacak tek kelime etmemişti.Derin bir soluk alıp dudaklarına götürdüğü bardağı tek dikişte bitirdi.Açılmış şişeden bardağa biraz daha dökmek istedi,dökülmedi.İkinci şişeyi de açıp bardağı doldurdu.Faruk'un kafa gitmişti,kendisinin de gitmek üzereydi.Faruk en sonunda sustuğunda gözlerini ; yeşil gözleri dalıp dalıp uzaklara giden Yavuz'a çevirdi.

"Ee?" dedi. "Sen anlat,"

"Ne anlatayım?"

"İçini,"

Yavuz derin bir nefes verdi.Bardağı tekrar tepesine dikip doldurdu sonra da ayık olsa asla yapmayacağı şeyi yapıp konuşmaya başladı.
"Biri var," diye mırıldandı.Faruk'un gözleri, işittiğiyle hevesle açıldı.Yavuz gülümseyerek devam etti.

DİLDÂR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now