0.6; you got me, Sherlock!

224 38 194
                                    

Keyifli okumalar!


Günümün fevkalede geçmesini elbette beklemiyordum ancak bu denli berbat olması da absürttü

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Günümün fevkalede geçmesini elbette beklemiyordum ancak bu denli berbat olması da absürttü. Dangalak herif masamıza yaklaştıkça bir Mingyu'ya bir de göğe, spesifik olmak gerekirse tanrıya bakıp yardım dileniyordum. Her an kaçmaya hazır bir ceylan gibi, bana doğru gelen aslanı izledim ve çantamı elime aldım.

"Mingyu," sızlanarak iyice yaklaşan adama baktım. "Bana bir iyilik yapmalısın." Ve Eunwoo masamıza ulaştığında elimi karnıma yerleştirdim.

"Bayan Lalisa, sabah olanlar hakkında..."

"Oh, Tanrım, tuvalet, amanın, tuvalet gitmek lazım, lazım tuvalet." Denyo suratıma şaşkınlıkla bakarken baharatlı yediğim zamanlarda hissettiğim karın ağrısını çağrıştırdım zihnimde. O anı hissetmeye çalışarak sesime bir dolu acı kattım. "Dün baharatlı, ben... Tuvalete gitmeliyim. Sonra görüşürüz."

Rolümü inandırıcı kılmak için anlamsız cümlelerle destekledikten sonra karnımı tutmaya devam ederek belimi biraz büktüm ve ayağa kalktım.

"Bayan Lalisa, iyi misiniz?"

Mingyu, Eunwoo'ya üzülerek baktı. Ağzındaki sigarayı, yüzükle süslenmiş parmaklarının arasına aldığında hızlıca, eliyle gitmemi işaret etti. Başımı yere eğerek onayladım.

Ve koşarak kaçmaya başladım.

Çevredekilerin bir komedi seyreder gibi beni izlediğini tahmin edebiliyordum ancak bu heriften gerçekten sıkılmıştım. Karakterim gereği birinden hoşlanmazsam, gerçekten kabalaşabiliyordum ve bir eğitimciye düşman olmak okul hayatım için çok da iyi bir adım sayılmazdı. Sükunetimi bu nedenle koruyordum.

Fakülte binasına girdim ve tuvalete ilerledim. Dersin başlamasına az kaldığından insanlar yavaş yavaş koridorları ve sınıfları doldurmaya başlamıştı. Bu geniş ve yankıya müsait alanın uğultusu içeriye girdiğim andan itibaren sinirlerimi bozacak derece yoğun bir şekilde zihnime birikiyordu ve bunun sonucu ciddi bir baş ağrısı olabilirdi. Neyseki hızlı adımlarla, makyajını tazeleyen birkaç kişinin bulunduğu ferah tuvalete girdiğimde sesler kesildi.

"Selam, Lalisa." En solda ellerini yıkayan sınıf arkadaşım Aisha, Türkçesini telaffuz edemediğimizden böyle bir kolaylık sağlamıştı bize, gülümseyerek bana baktı ve ellerini musluğun altından çekip kurutucuya uzattı. "Günaydın."

"Günaydın," dedim gülümseyerek. Ardından gözlerim, Aisha'nın yanında küçük bir çocuk gibi onu izleyen kadına kaydı. Aisha, sanıyorum ki Türkçe olarak kıza bir şeyler söyledi ve ardından bana dönerek açıklama yaptı. Kuruttuğu elleriyle dalgalı, uçları maviye boyanmış saçlarını düzeltiyordu.

"Bu Türkiye'den yakın arkadaşım, Atlantis. Korece bilmiyor ancak İngilizcesi çok iyidir."

"Memnun oldum, Atlantis." Gülümseyerek, güzel bir gülümseyle elini bana uzatan kıza baktım. "Sen de mi değişim öğrencisisin?" Atlantis, ellerimiz ayrıldığında neşe saçan bir gülümseyle başını iki yana salladı. Pürüzsüz, henüz bakımdan çıkmış gibi görünen parlak saçları iki yanda dalgalandı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 09, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Perfect Liar Where stories live. Discover now