1.5 ☯ I know

516 65 94
                                    

Obsessed ayarlarımı kaydırdı bu kitabın yazım şeklini unuttum amk

---

"Techno?"

Technoblade, irkilerek arkasından gelen uykulu erkek sesiyle oraya dönerken, Dream açılmış kapının ardındaki bedenle soğuk terler akıtmaya başlamıştı bile. "Oh, George, günaydın," dedi zoraki gülümsemesiyle Dream.

George, Technoblade'e sorgulayıcı bakışlar atarken Dream'e cevap verdi; "Sana da günaydın..."

"Technoblade'in burada oluşu kafanı karıştırdıysa bizi merak edip gelmiş."

Dream'in panikle aklına ilk gelen bahaneyi dile dökmesiyle Technoblade'in 'cidden mi?' dercesine bakışları ona döndü. Dream, Technoblade'i umursamamaya çalışarak bakışlarını tekrardan George'a çevirdi.

İnanmış gibi gözüküyordu. Yüzünde yer edinen eşsiz gülümsemesi de bunu kanıtlar nitelikteydi. Tuttuğu nefesini gülümsemeye çalışarak bıraktı.

"Technoblade'in bizi merak edeceğini asla düşünmezdim," diyerek yavaş adımlarla Dream'in yanına oturup göğsüne kurulduktan sonra meraklı bakışlarını Technoblade'e çevirdi George.

"Phil yok mu?" Sesine yansıyan endişeyle konuştu. Technoblade paniğin verdiği etkiyle gülümsemek istedi, fakat normal Technoblade'in böyle bir soruya gülümsemeyeceğini düşünüp mimiklerini sabit tuttu. George'u kaybetmek demek, hedefi için kestirme yolu kaybetmekle eş değerdi.

"Evinde birkaç köylü buğdayları çalan endermanlere savaş açmış ve endermanler karşılık vermiş. Onlarla ilgilenmesi gerektiği için birkaç gün bizimle olamayacak."

George duyduklarıyla kaşlarını çatarken, Dream fark ettirmemeye çalışarak tek eliyle yüzünü sıvazlayıp bıkkın bakışları eşliğinde arkasına yaslandı.

"Oh.." George şüpheyle mırıldandı. "İyiymiş."

"O kahve makinesiyle ne yapıyorsun?"

Quackity, arkasından gelen sesle irkildiğinde elindeki neredeyse düşmek üzere olan bardağın dengesini son anda sağlayabildi. Kalbi anlık korkuyla hızlanmaya başlamışken sinirli bakışlarını onu şüpheyle süzen Ranboo'ya çevirdi.

"Yokluk çekiyorum, götüme sokacağım."

Quackity sinirle konuştuktan sonra bakışlarını tekrardan kahve makinesine çevirip sert kahveyi bardağına doldurmaya başladı.

"Hmm.." Ranboo küçük bir mırıltı bırakıp ona doğru yaklaştı ve kalçasını tezgaha dayadı. Gözleri Quackity'nin boynunda herhangi bir morluk görebilmek için gezindi.

"Sen aseksüeldin değil mi?" Diye sordu kırmızı, öpülesi dudakları incelerken.

Quackity, kahvesine üfleyip küçük bir yudum alırken göz devirdi. "Bu bugün bunu kaçıncı soruşun orospu çocuğu? Ezberlemeye bu kadar meraklıysan siktir git alnına, koluna, bir yerine yaz işte."

"Hmm.." Ranboo, olmayan sakalını sıvazladı. "Demek aseksüelsin. Peki daha önce hiç cinsel ilişkiye girdin mi?"

Quackity'nin mimikleri yavaşça gergin bir hâle bürünürken Ranboo kaşlarını çatıp gelecek cevabı bekledi.

"Evet, annenle."

Güneş yavaş yavaş alçalırken, Punz elindeki mızrağından destek alarak yavaş adımlarla ay ışığının aydınlattığı soğuk okyanus suyundan çıktı.

Islanmaması için çıkarttığı netherite zırhlarını tekrardan giyecekken, gözüne çarpan silüetle duraksadı.

Merakına yenik düşüp nemli kuma sırt üstü uzanmış bedene doğru adımladı. Siyah silüet henüz onu fark etmemişken, kim olduğunu anladığında istemsizce ağzından küçük bir şaşkınlık nidası çıkarıp gencin dikkatini üzerine çekti.

"Punz?" Sapnap, şaşkınlıkla doğruldu.

"Oh, Sapnap..." Punz geriye doğru küçük bir adım atıp mızrağını istemsizce sıktı.

Bunu fark eden Sapnap, derince bir iç çekip gülümsemeye çalıştı. Eliyle yanını patpatlayarak oturmasını işaret ettiğinde ise, bu; Punz'ın içinde şüphe tohumlarının yeşermesine neden oldu. "Yanıma gelsene, uzun zamandır konuşamıyoruz."

Punz omuz silkip mesafeyi koruyacak bir şekilde yanına oturdu. Fakat bu mesafeden rahatsız olan Sapnap bedenini ona yakınlaştırarak mesafeyi bozdu.

"Ne istiyorsun?"

Punz yerinde rahatsızca kıpırdanarak sordu. Sapnap omuz silkti. "Bir latte fena olmazdı."

Punz yüzünü sinirle sıvazladığında bir süre sessizlik oluştu. Bakışlarını güneşin artık yerini tamamen aya bıraktığı gökyüzüne çevirip sakinleşmeye çalıştı, elinde olmadan çok çabuk sinirleniyordu.

"Ben aslında Karl'dan hoşlanmıyorum." Punz sessizliği bozup tereddütlü bakışlarını Sapnap'e çevirdi. Fakat Sapnap'in zaten ona baktığını fark ettiğinde kaşlarının çatılmasına engel olamadı.

Sapnap gülümsedi. "Biliyorum, ben de."

"Efendim?"

---

Kitabın bu kadar ciddiyetsiz yazılması hoşunuza gitmiyor belki ama ben yazarken çok eğleniyorumIDJFOSJSKDJEK

Kitabın bu kadar ciddiyetsiz yazılması hoşunuza gitmiyor belki ama ben yazarken çok eğleniyorumIDJFOSJSKDJEK

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
No Mercy || DreamNotFoundWhere stories live. Discover now