1.6 ☯ Plan

472 72 85
                                    

Bölüm isimlerini kaldırdım aq isim bulana kadar götüm tutuşuyor

---

"İçine bir şey katmadın değil mi?"

Quackity, elindeki 'alkolsüz' kokteyle şüpheli bir bakış atıp sorgulayıcı bakışlarını onu gergince süzen Ranboo'ya çevirdi. "Ne katabilirim ki?"

"Bilmiyorum," diyerek elindeki kan kırmızısı içecekten küçük bir yudum aldı Quackity. Aldığı yudumla Ranboo'nun gözlerinde beliren sevinç kırıntıları dikkatinden kaçmamıştı.

"Tanrım, sende beni iyice şeytan yerine koydun. Şuna bak!" Ranboo, iki elini yanaklarına bastırıp dudaklarının büzülmesini ve ortaya oldukça tatlı bir görüntünün çıkmasını sağladı. "Ben sadece sıradan, melez bir endermanim. Sana ne kötülüğüm olabilir ki?"

Quackity göz devirdi. "Şeytan da bir melekti, Ranboo."

"Quackity."

Ranboo, arkasından gelen derin, çatallı sesle irkilerek oraya döndü. Karşılaştığı beden dudaklarından küçük, sessiz bir küfrün dökülmesine neden olurken, Quackity gözlerini kaçırıp rahatsızca yerinden kıpırdandı.

"Quackity, neden bugün işe gelmediğini sorabilir miyim?" Schlatt tehditkâr sesiyle konuştu.

Ranboo soğuk terler dökmeye başlamışken Quackity gülümsemeye çalıştı. "Üzgünüm bay başkan. Bugün kendimi biraz rahatsız hissediyordum."

"Hmm, demek öyle." Schlatt sert bakışlarını Ranboo'ya çevirip Quackity'e hitaben konuştu. "Benimle gel, seninle konuşmamız gereken birkaç şey var."

"Ama efe-"

Ranboo, bileğini sıkan Quackity'le susarak bakışlarını ona çevirdi. Quackity, Ranboo'nun bileğinden destek ayağa kalktı ve ona şaşkınca bakan gencin kulağına doğru fısıldadı; "Sarhoşken yaşanılanları hatırlayabiliyorum, Ranboo. Eğer gerçeği öğrenmek istiyorsan, evet, duydukların tamamen doğru. Peki yardımını istiyor muyum? Hayır, kesinlikle hayır!"

Ardından Quackity, şokla ona bakan Ranboo'dan ayrılıp onu kaşları çatık bir şekilde süzen Schlatt'le "iletişim evi"nden ayrıldı.

"Ranboo! Ranboo!"

Aradan geçen sessiz dakikaların ardından Fundy'nin sesiyle irkilerek etrafına bakındı Ranboo. Sesin yanından değil, kulaklığından geldiğini biraz geç kavrayabilmişti.

"Ah, evet, evet buradayım. Ne oldu?"

Diye konuştu panikle parmağını kulaklığa bastırırken.

"Karışımım işe yaradı mı? İçti mi? Sarhoş oldu mu? Sarhoş olduysa bir şey söyledi mi? Ananı sikeyim, cevap ver!"

"İyi haber, evet, karışımı içti ve her an etkisini gösterebilir. Kötü haber, şu an benimle değil, Schlatt'le."

"Hasiktir."

"Efendim?"

Punz, işittiği kelimelerle gülümsemeye çalışırken istemsizce yana kayarak Sapnap'ten uzaklaştı.

Bu Sapnap'in küçük bir kıkırtı bırakmasına neden oldu. "Diyorum ki, hoşlandığım kişi hiçbir zaman Karl olmadı." Bakışlarını ona şaşkınlıkla bakan Punz'a çevirdi.

"Ve onun da hoşlandığı kişi hiçbir zaman ben olmadım. Sadece 'benden hoşlanıyor olabilir' mantığıyla beni kıskandırmaya çalışıyordu, benden bir hamle bekliyordu."

"Kıskanmıyor... muydun ki?"

Punz bakışlarını kaçırdı. Eğer aklından geçen ihtimal gerçekleşirse nasıl bir tepki vereceğinden emin olamıyordu.

"Oh, hayır, kıskanıyordum. Kıskanmak ne kelime, sevdiğim insanın beni kıskandırmasını sağlayan kişiyi öldürmeyi defalarca düşündüm."

Punz korkuyla açılan bakışlarını ona çevirdi. Karşılaştığı şeytani irisler, ürpermesine neden olurken hâlâ işittiği kelimeleri kavramaya çalışıyordu.

"Evet, Luke. Eğer aranızdaki ilişki sahte olmasaydı şu an muhtemel olarak Karl'ın mezarında ağlıyor olurdun."

"George, seninle bir şey konuşmam gerekiyor."

George, Dream'in stresli sesini işittiğinde elindeki çatalı tabağa bırakıp rahatlatıcı bakışlarını ona çevirdi.

"Benimle istediğin her şeyi konuşabilirsin Clay."

Dream'in gözü anlık olarak salonda iksir yapan Technoblade'e kaydı. Onun evine dönmüşlerdi ve ardı kesilmeyen iksir sesleri oldukça rahatsız ediciydi, diyeceklerine odaklanamıyordu.

"Biliyorsun, eğer bir savaş olursa kaybetmemiz olası bir durum."

George güldü. "Açıkçası Sen, ben, benim keskin zekam, Techno, Techno'nun witherları ve köpek ordusu varken kaybedeceğimizi sanmıyorum Clay. Ah, ve tabii Philza ve mükemmel motive edici sözlerini unutmayalım."

Dream gergince gülümsedi. "Evet, George, haklısın. Fakat ben ve Techno bir savaş olmaması taraftarıyız."

George kaşlarını çattı. "Sen ve Techno mu..? Peki o nasıl olacak?"

"Ve işte burada sen devreye giriyorsun."

Küçük bir kıkırtı bırakarak meyve suyundan bir yudum aldı George. "Açık ol."

"Herkes senin buraya zorla getirildiğini düşünüyor -ki ilk başta öyleydi fakat konumuz bu değil. Yani demek istediğim, hâl böyleyken bundan yararlanmamız gerekiyor değil mi?"

"Benden ne istiyorsun Clay?"

"SMP'ye ajan olarak sızmanı ve Schlatt'in aleyhine bir kanıt bulmanı istiyorum, George. Aksi takdirde yüksek mahkeme de hapsi boylarız."

---

VE HOP AHA DA BURDA BAŞLI BAŞINA BİR KANIT OLAN QUACKITY DEVREYE GİRİYOR

Tabii kabul ederse

Ayrıca bu kitap git gide uzuyor ben böyle planlamamıştım amk

No Mercy || DreamNotFoundHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin