0.9 ☯ Friend

593 73 59
                                    

Gece olduğunda Technoblade, diğer üç odayı ailesi için ayırdığını ve başka insanların kokusunun o odaları sinmesini istemediğini söyleyerek ikisini de tek bir odaya tıktı.

George, gece boyunca Dream'in dokunuşlarına maruz kalmış; ertesi sabah burnuna dolan kimyasal kokularla uyanmıştı.

"Ne kokusu bu?" George yarı açılmış gözleriyle uykulu bir sesle konuştu yavaşça doğrulurken. Dream küçük bir mırıltı bırakıp George'u tekrar kendine çekerek sarıldı.

"Siktir et."

"Techno'ya bir şey olmuş olabilir." George gözlerini tamamen kapatıp başını Dream'in göğsüne yaslarken konuştu. Sesi endişeli çıkmıştı fakat rahatını bozmak da istemiyordu.

"Techno muhtemelen iksir yapıyordur, George, endişelen-"

Dream'in sözünü içeriye dalan Technoblade kesti. "Siz hâlâ uyuyor musunuz?!"

George gözlerini şokla açarak doğrulup Dream göz devirirken Technoblade hızla onlara yaklaştı ve üzerlerindeki battaniyeyi sertçe çekip aldı.

"Biraz daha..." George mızmızlanarak doğrulduğu yere tekrar uzanmak istedi. Fakat kapıya yaslanmış, onları gülümseyerek izleyen Philza'yla duraksayıp ağzının şaşkınlıkla aralanmasına izin verdi.

"Philza?!"

"Schlatt'in her an, her saniye kapıya dayanabilme ihtimali zirvedeyken gelip burada yaylanmaya hakkınız yok! Nether'a gidip iksirler için Nether wart getirmeniz gerekiyor."

Technoblade, Dream'in yanağını uyanması için parmaklarken konuştu.

"Yanağımdaki o parmağını bir taraflarına sokarım Technoblade."

"Eğer kazmamı dişlerinin arasından geçirmemi istemiyorsan deneme bile Dream."

Dream bu sözlerin üstüne hırsla doğruldu ve işaret parmağını Technoblade'e doğrultarak konuştu; "düello?"

Technoblade heyecanla gülümsedi. "Düello."

"Siz delirmişsiniz."

Tommy, yaklaşık 10-15 çocuğu etrafına toplamış büyük ağabeyi Technoblade'le yaşadığı anıları heyecanla anlatıyordu.

"Bir keresinde Bedwars oynarken ben daha ne olduğunu bile anlayamadan İspanyolca konuşarak beni tekte öldürmüştü. Görmeliydiniz, çok havalıydı. Karşılık bile verememiştim. Ve bir keresinde de..."

Tommy'i fark eden Tubbo, gülümseyip yanına giderek ona eşlik etmek istedi.

Fakat dün öğlen vakitlerinde Technoblade'i neredeyse öldüreceğini hatırladığında gülümsemesi soldu ve gözlerinin dolmasına engel olamadı.

Yavaşça yanındaki ağaca yaslanıp titrek bir nefes aldı Tubbo.

"Toby."

Tubbo, ona seslenen Wilbur'la irkildi.

"Oh, Will, sen miydin.."

Tubbo'nun neşeli çıkarmaya çalıştığı sesi Wilbur'un yanındaki mavi koyunu fark etmesiyle sorgulayıcı bir hâl aldı.

"Bak, Tubbo, bu Arkadaş."

Wilbur, yanındaki mavi koyunu işaret ederek konuştu.

"Ve Arkadaş arada sırada beni ekip Tom'un o aptal ineği Henry'le takılır. Fakat yine de günün sonunu beraber, gülerek ve eğlenerek getiririz çünkü dostlar arasında her zaman kötü olaylar yaşanır."

Tubbo gülümsedi.

"Seninle bile konuşmak için zar zor yüz buluyorum, Wilbur. Tommy'le nasıl konuşabilirim ki? Ah, Tanrım... Ya benimle tamamen bağlarını koparırsa ve artık ona 'Tomathy', hatta daha kötüsü 'Innit' diye seslenmeye başlarsam?"

Wilbur, Tubbo'nun Tommy'e bakarak kurduğu kötü durum senaryolarına karşı küçük bir kıkırtı bıraktı. Ardından elini Tubbo'nun omzuna koyarak dikkatini kedisine vermesini sağladı.

"Tommy anlayışlı bir insandır, Tubbo."

"Ben... bilmiyorum..." Tubbo bakışlarını yere çevirip mırıldandı; "Bu teselli edici sözlerin için teşekkürler Will ama ben Schlatt'in oğluyum. Ve durum böyleyken biz asla eskisi gibi olamayacağız."

Ardından akan gözyaşlarının fark edilmemesi için koşar adımlarla oradan uzaklaştı.

---

Yine bir geçiş bölümü yine bir ben

Yine bir geçiş bölümü yine bir ben

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
No Mercy || DreamNotFoundWhere stories live. Discover now