"Tüm bunlar kader bence. Demir o kadar insan varken seninle evlendi Hayal. Belki de kendine bile itiraf edemediği duygular hissediyordur." 

Başımı iki yana salladım ümitsizce. "O sadece vicdanını rahatlatmak istiyor." 

Anlayışla başını salladı. Bir süre sonra İlham uyuduğunda iç geçirerek "Neden evliliğe devam ettiğimi düşünüyorsun değil mi?" diye sordum. Bakışlarıyla onayladığında devam ettim. "Korkuyorum Esra, hayatımda sadece sen ve hayranlarım var. Onların bana sırtını dönmesinden korkuyorum. Onurumu korumak istiyorum. Bunun aşk evliliği olduğuna inandırmak istiyorum." Yalan söylemekten ne kadar nefret edersem edeyim bunu yapmak zorundaymışım gibi hissediyordum.

Esra muzip bir şekilde gülümsedi. "Madem evlendiniz neden onu elde etmeye çalışmıyorsun?" diye sorduğunda başımı iki yana salladım. Daha fazla küçük düşmek istemiyordum.

"Ondan ne kadar uzak olursam o kadar iyi sanırım. Hatta başka bir ülkeye gitsem daha iyi olacak." dediğimde Esra büyümüş gözlerle bana bakıyordu. 

"Ciddi olamazsın." diye minik bir çığlık attı.

Üzüntüyle başımı salladım. "Bir süre sonra gideceğim." 

Bir süre sessiz kaldı. Sonra "Gitmesen olmaz mı?" diye sordu hüzünle. O kadar zaman her şeyi paylaşmışken önce evden ayrılmıştım. Şimdi de ülkeden ayrılacağımı söylüyordum. Şok geçirmekte haklıydı.

"Onunla aynı evdeyken Hayal olamıyorum Esra, bambaşka biri oldum sanki. Okuluma yurt dışında devam edeceğim." Esra'nın ellerini sımsıkı tuttum. "Sen de beni ziyarete gelirsin olmaz mı?" 

Hüzünle başını salladı. Kabullendiği bakışlarından anlaşılıyordu. "Madem orada daha mutlu olacaksın, tamam." 

Kollarımı uzatıp ona sarıldım. Onu bırakıp gitmek istemiyordum aslında ama gitmek zorundaydım işte. Hem yakın zamanda belki o da gidecekti. İşte bu ayrılık düşüncesi gözlerimin dolmasına neden olmuştu. Sanki içimden ılık ılık bir şeyler akıyordu.

***

Esra giderken Oya'yı bebeğin başında durması için çağırmıştım. Aşağı indiğimizde Demir salondaydı. Esra'ya "Yine gel." dediğinde Esra bir şey söylemeden yanından geçip gitti. Bense ona bakmamaya çalışıyordum. Esra'yı geçirdikten sonra odama giderken Demir "Arkadaşın neden öyle?" diye sordu.

Demir'e umursamaz bir şekilde baktıktan sonra "Biraz önce gideceğimi söyledim, o yüzden dalgın olmalı." diye cevap verdim. Demir yavaş yavaş yanıma geldi ama aramızda hala küçük de olsa mesafe vardı.

"Sayılı gün sonra buradan gidecekken bir bebeğin sorumluluğunu aldın ama." dedi alayla.

"O zamana kadar annesi iyileşecektir ya da Ömür bir bakıcı bulacaktır buna eminim. Okul açılana kadar bir süre burada kalmayı uzatabilirim sanırım. Tabi beni evinde görmek istemiyorsan o ayrı."

"Saçmalama Hayal neden seni evimde görmek istemeyeyim ki? Zaten bazen varlığından bile şüphe edecek oluyorum. Ruh gibi bana hiç görünmeden dolaşıyorsun evde." Demir'i tanımıyor olsam beni göremediği için üzüldüğünü bile düşünebilirdim ama öyle olmadığını biliyordum ne yazık ki.

"Sizi rahatsız etmek istemiyorum Demir Bey." derken sesimde açık bir alay vardı. 

"Kimseyi rahatsız ettiğin falan yok. Hem etsen de burası senin evin."  dediğinde kaşlarımı kaldırmış ona bakıyordum. İşte bu Demir'den beklenmeyecek cümleler arasındaydı. Az da olsa beni şaşırtmayı başarmıştı.

"Burası senin evin Demir. Ben de sıradan bir misafirim. Zamanı geldiğinde gideceğim." 

Sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Ne düşündüğünü anlayabilmeyi çok isterdim ama ne yazık ki bu mümkün değildi. "Bana olabildiğince yakın olmak istediğini sanıyordum ama az önce de seni öpeceğimi sanıp deli gibi korktun. Aşkın ne çabuk bitti?" derken sesinde alay vardı.

En Büyük Hayalimdin Sen -Tamamlandı-Where stories live. Discover now