34.

13.6K 842 62
                                    

Selammmğ
Bu bölüm içime sinmedi pek ama yine de atmak istedim. Hasta olduğumdan üzerine çok düşemedim. Umarım beğenirsiniz. ❤️


Öpüldünüz 💜

Yüzüne çarpan soğukla titredi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yüzüne çarpan soğukla titredi. Elindeki bavula yürüyen Tufan'ın ardından adımladı.

Rusya gerçekten soğuk ve kalabalıktı. Havalanın çıkış kapısında yığınla insan arasından geçmek, soğuktan korunmak aynı zamanda da Tufan'ı kaybetmemek zordu. Soğuktan parmakları üşümüştü.

Tufan, kiraladığı arabaya ilerlerken ardına baktı. Baran'ın yanakları ve burnu kızarmış, gözleri sulanmıştı.

"Beni kaybedersen seni bulmam. Peşimden ayrılma." Gözlerini devirdi. Tufan siyah arabanın arka kapısını açıp bavulunu attı.

Ardından merakla etrafı inceleyen oğlana döndü.
"Beren nerde? Tak onu, kulakların kızarmış." İnşalar içinde ona dokunmadığından uzak duruyordu. Rusya fazla homofobik bir ülkeydi. Bir yanlış anlaşılmaz da tatilleri bok olabilirdi.

Sıcak arabaya bindiklerinde ellerini klimaya dayadı. Araba havaalanından çıkıp geniş yollara girdiğinde merakla çevresine bakmaya başladı.

Nereye gittiklerini bilmiyordu ama oldukları yeri şimdiden sevmişti Moskova göründüğünden daha soluk görünüyordu. Bunun sebebi ara ara yağan ve tutmayan karda olabilirdi. Şehir merkezine ilerledikçe kalabalık artıyordu. 

"Nereye gidiyoruz?" Yoldan gözlerini aldı. Etrafta sadece ceketle koşan insanları gördükçe istemsizce çenesi titredi. 

"Önce otele gidelim, kardeşimi de görmüş oluruz."

"Daha önce geldin mi?" Gözlerini Tufan'dan ayırmak zordu. Sürekli onu izlemek istiyor, onun hakkında her şeyi öğrenme güdüsüyle doluyordu.

"Evet. Lisedeyken uluslararası bir yarışma için gelmiştim." Sola sinyal vermeden önce Baran'a kısa bakış attı. Kalabalık caddelerden geçerken dışarıdaki hayatı izledi. İnsanlar soğuk havayı pek umursuyormuş gibi görünmüyordu.

"Gitmek istediğin yerler olursa söyle, daha önce detaylı gezme şansım olmadı." Kırmızı ışıkta durdu. Baran'a döndüğünde merakla büyük yapılara baktığını gördü. Daha önce yaşadığı ilin dışına çıkmadığına emindi.

"İnternette Kızıl Meydandan bahsedebiliyordu."

"Oraya da gideriz. Onun dışında seni götürmek istediğim birkaç yer daha var." Dakikalar sonra önlerinde durdukları büyük otele baktı. Bir öğrenci için çok pahalıydı burası. "İn hadi."

Dış yüzeyi beyaz ve kremin hâkim olduğu otel oldukça eski bir yapı gibi görünüyordu. Rusça yazan isme kısa bakış atıp arabadan indi.
Gösterişli ama bir o kadarda nostalji kokan resepsiyona giderken, ağzını açıp hayranlıkla bakmamak için zor tuttu kendisini. Büyük elmaslarla süslenmiş avize tavandan sarkıyor kırmızı duvarların üstüne asılmış olan onlarca tabloyu aydınlatıyordu. Bekleme alanında bir grup genç daha gördü. kendi aralarında gülüyor, sohbetler ediyordu.

Tufan, akıcı bir İngilizce ile giriş işlemlerini yaparken hemen yanlarında duran ve tartışan genç çifte gözü takılsa da hemen gözlerini kaçırmıştı.

Acaba, normal bir yaşam şansı olsaydı ve Tufan'ın elinden tutsaydı nasıl hissederdi?
Özgür bir şekilde yaşama şansları olsaydı, olmak istedikleri kişiler olsaydı?

"Gel hadi." Oğlanın omuzlarından tutup önlerinde yürüyen görevlinin ardında yürüdü. Asansör dördüncü katta durduğunda sol koridora doğru ilerlediler. Kapı kart tarafından açıldığında geri çekilen görevlinin eline biraz para sıkıştırmış ardından da uzatılan kartı alıp içeri girmişti Tufan.

Baran ise oldukça mütevazi olan odayı inceliyordu. Geniş olan tek kişilik yataklar, camın önünde bir koltuk ve sehpa ile hemen duvara asılı televizyon ve onun altında duvara dayandırılmış bir masa.

"Beğendin mi?" Perdeleri çektiğinde başını salladı. Caddede akan trafiği, bir yerlere gitmek için yürüyen insan yığını düştü odağına. Dışarıdaki ses nerdeyse duyulmuyordu.

"Maçın ne zaman?" Yatağın üzerine bıraktı bedenini. Bütün yolculuk boyunca gerginlikten kasları ağrıdığının farkında bile değildi. Uçak korkusu olduğunu anlamıştı bu sayede.

"Üç gün sonra, cumartesi akşamı." Çalan kapıyı açmaya giderken uzanan Baran'a kısa bakış attı

"Duşa gir, sonra yemek yeriz."

İçeri bavulu bırakan genç ile birkaç şey konuştuktan sonra içeri geri girmişti. Saat öğleden sonrayı gösterse de Baran uyumak için hiç de geç olmadığını fark etti.

Tufan, uzanan Baran'ın başında dikildi. Yorgun görünüyordu, kendi elleriyle kestirdiği saçları yine dağınıktı. Okyanus mavileri ise canlı ve parlaktı.

O gözlerde boğulmak ne büyük lütuftu öyle.

Ellerini uzattı. Baran uzatılan elleri düşünmeden tuttu. Odanın içindeki kapılardan birine ilerlediğinde bedeni heyecanla ve beklentiyle karıncalandı.

Uyumadan önce biraz eğlenmekten zarar gelmezdi.

𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁Where stories live. Discover now