47.

8K 517 72
                                    


Araba durduğunda yanında oturan adama döndü. Baran, merakla etrafa bakıyor ve buraya daha önce gelmenin verdiği heyecanı hissediyordu.

"Hazır mısın?" Tufan'a döndü. Adamın yüzünde gezinen gözlerinde geçen parıltılarla gülümsedi. Sürekli ona karşı bu kadar ilgili olması, hiç sönmeyen bir ateş taşıması muazzam bir histi.

"Hazırım." Arabanın kapısı açıldığında dışarda esen soğuk hava içeri akın etmiş, bedenini titretmişti.

"Soğukmuş." Dün gece yağan kar hala durmamıştı. Her yer bembeyaz bir örtüye bürünmüştü. Tufan'ın yanında durduğunda adamın gözleri daha önce geldikleri yoldaydı.

"Yolu açmışlardır umarım." Baran'a döndü. Oğlanın okyanus mavileri beyazlar içinde ışıl ışıl parlıyordu. O gözlerde geçen her bir parıltı Tufan'ın kanını kaynatıyordu. Eğilip soğuktan kızarmış dudaklarına bastırdı dudaklarını. Geri çekildiğinde yanakları kızaran oğlanla gülümsedi.

Kimsenin yanında gülümsemeyen bu adam bu çocuğun yanında dudaklarının kıvrılmasına engel olamıyordu.

"Hadi gidelim." Baran'ın boşta duran elini tutup kendi eliyle uzun paltonun cebine attı. Boşta kalan elleriyle beresini düzelti.

İkiside karların temizlediği yolda ayaklarındaki botların çamura bata çıkmasıyla tepeye varmışlardı. İnsanlar soğuk havayı umursamadan sandalye banklarda çökmüş keyifli sohbetin içinde kaybolmuşlardı.

Tufan, köşedeki banklardan birinde oturan arkadaşlarına ilerledi. İki kişi banklarda sakince oturmuş önlerine konulan çayları yudumluyordu.

Dün sabah sözleştikleri gibi tepede buluşmuş, akşamda içlerinden birinin veda partisi için eğlenmeye gideceklerdi.

"Geldiniz sonunda." İsmail, saçlarında biriken karı silkelerken ters bakış attı ikiliye. Bu gece bekarlığa veda partisi vardı ama yakın arkadaşı yüzünden geç kalacaktı.

"Kar yolları kapatmış." Karşılarında üzerine minder konulmuş banklara oturdu. Tufan minderi ters çevirmiş ve kuru yere oturmuştu. Baran hala elini bırakmayan adamın yanına çöktüğünde kapanın içinde giydiği kat kat kıyafetlerin onu ısıtmadığını hissedebiliyordu.

"Nerde yapılacak bu parti?" Parti kısmına bastırmıştı. Kalabalıktan ve gürültüden hoşlanmadığı için ortamı sevmeyeceğinden emindi ama İsmail, Fatih'ten sonra en yakın arkadaşıydı. Onu reddetmezdi.

"Evde yapacağız, Tülin salmıyor. Asla bara gidemezsiniz diyor." Poyraz kahkahalarla gülerken, Baran'da kıkırdamadan edememişti.

"Şimdiden hanımcılık başlamış."

"Öldürür beni." Gülerek söylese de nişanlısının kıskançlığı bazen boyut atlıyordu. Ama sevdiğini de inkâr etmeyecekti.

"Yani bizi buraya getirmenin nedeni eve götürmek mi?"

"Hayır. İki çay için, şu manzaraya bakın." İsmail yavaşça gözlerini önlerinde uzanan Urfa'ya dikti. Bembeyaz kar uzakta olan şehrin üzerini perde gibi örtmüştü.

"Eminim evde de çay içerdik." Tufan Baran'a döndü. Cebindeki elleri sıcak olsa da soğuktan yanakları ve burnu kızarmıştı. Beyaz tenli olduğu için bu hemen göze çarpıyordu.

Yanakları birkaç günde sürekli yemek yediklerinden dolayı daha da tombullaşmıştı. Fiziği hala sağlam olsa da aldığı kilolar fazlalık yerine bedenine tam oturmuştu.

"Üşüyor musun?"

"Çok değil." Kar onların üzerine usulca yağarken cebindeki elleri sıktı. Yüzü ifadesiz gözleri ise boştu.

𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁Where stories live. Discover now