49.

7.5K 483 112
                                    

Sizi çok beklettim biliyorum ama Prens Elmayı Yedi için şu bir kaç günde çalışmam gerekiyordu. Üç günde üç bölümlük bir kurgu bitirdim. Kendimle gurur duyuyorum ve bir kez daha başarılı bir yazar olduğumu kendime kanıtlamış oldum. sdhdshhdjkfssdkjla

Kendimi övdüğüme göre gidebilirim. Keyifle okuyun... 💜💜✨

(Düzenlemedim. Hata varsa da kusura baymayın.)


Evin içine girdiğinde avucundaki acı nerdeyse yok olmuştu. Sızıdan başka bir şey hissetmiyordu. Üzerindeki montu çıkardı.

"Yarın sabah karakola ifade vermeye gitmelisin." Mutfaktan elinde bir bardak su ile çıkan adama baktı. Bardağı ona uzattığında minnetle yudumladı. Kelimler soluk borusuna saplanmış gibiydi. 

Baran farkında olmasa da rengi solmuş, gözlerinden ışığı çekilmişti. Saatler önce ölümle karşı karşıya gelmişti.  O bıçağın karnını delip geçtiğini düşündükçe bedeni titriyordu. İkili salona girdiğinde koltuğa çöktüler.

"Senin stajın ne zaman başlıyor?" Tufan, geldikleri süre boyunca staj hakkında konuşmamış ya da başlayıp başlamayacağını bilmiyordu. Bu sön dönemiydi ve okulu bitiyordu.

"Okul başladığı an başlayacak. Zaten bütün yıl saha da olacağız." Oğlanın saçlarını okşadı. Baran'ın okyanusları dingin ve yorgun görünüyordu. Sargılı elini de çok kullanmıyordu. "Uyu biraz, ama önce şu formayı çıkar."

Gözleri üzerindeki formaya düştü. Yeşil formanın karın kısmı kana bulanmıştı. "Duşa girsem iyi olur." Kan kokusunu alabiliyordu. 

Bu olayı çabuk atlatırdı. Çok şey yaşamış ve üstesinden gelmişti. Eğer iyi bir doktor olacaksa bu gibi şeyleri görmezden gelse iyi olurdu.

Ayağa kalktı. Üzerinde olan gözlere bakmadan hızla banyoya girdi. Kapıyı kapatıp klozete çöktü. Üzerindekileri çıkarırken aklında dönüp duran tek şey bıçağın karnını delmesiydi.

Suyun altına girdiğinde su değdirmemeye elinden geldiğince dikkat etti. Su bedeninden akıp gidiyor, beraberinde düşüncelerini de götürüyordu.

Duştan çıkıp beline bir havlu bağladı. Islak saçlarını ve bedenini umursamadan odalarına girdi. İkisine ait yatağa kısa bakış attı. Dudakları kıvrılırken yine ikisinin kokusunu taşıyan dolabı açtı. Hızla üzerine bir kazak geçirdi.

Kapıda dikilmiş ve onu izleyen adamın farkında olmadan iç çamaşırını ve eşofmanını geçirdi üzerine. Tufan, ona yaklaştığında fark etti adamı.

"İyi misin?" Baran'ı belinden tutup çekti. Elleri onun ıslak saçlarına daldırırken okyanus mavisi gözlerden ayıramıyordu gözlerini. "Yüzün solmuş, gözlerindeki ışık gitmiş."

Baran, gülümsedi. Bu adamın yanındayken mutsuz olmak bir şeyleri aşmak o kadarda zor olmuyordu.

"Çok iyim, biraz uyusam daha iyi olacağım." Tufan, göz çukuruna bastırdı dudaklarını. Onun bu solgun gözlerini sevmiyordu.

"Bir saat sonra çıkmam gerekiyor ama sen uykuya dalana kadar yanında kalabilirim." 

"Nereye?"

"Staj için şirkete belge vermem gerekiyor." Başını salladı. Yüzünü adamın boynuna gömerken kollarını sardı beline. Bir süre ayakta sarılı durdular. Baran üzerindeki gerginliği atarken, Tufan ise ona yalan söylemenin verdiği suçlulukla okşuyordu saçlarını.

𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁Where stories live. Discover now