10.

23.5K 1.6K 283
                                    




Baran, koltukta tekrar döndüğünde aklında odada olan adam vardı. Saatler önce yemek yemiş, biraz salonda vakit geçirmişlerdi.

Ardından ise Tufan, onun için koltuğu hazırlamış ve dinlenmesi gerektiğini söylemişti ama bir türlü uyuyamıyordu. Aklında sürekli Tufan'ın gülümsediği kadın geliyordu.

Kadının ne kadar güzel olduğu geldi aklına, gri tonlarına boyadığı küt saçları, bembeyaz teniyle hayran bırakıyordu kendine. Tufan onu sevmiş miydi acaba?

Tufan gibi adamların yanında da öyle kadınlar olurdu zaten. Doğruldu.
Ateşi düşmüştü ama hala bedenindeki yorgunluğu atamamıştı, ayrıca koltuk boyuna küçük geliyordu ve sığmaya çalıştığı zaman beline ağrı giriyordu.

Başını cama çevirdi. İçeride dışardan gelen loş bir ışık vardı. Saat gece yarısına yeni gelmişti. Uyumalıydı ama yarının pazar olacağını düşündüğünde bunu önemsemedi.

Başını koltuğun sırtına yerleştirdi. Aklına annesi ile konuşması geldi. Kadın onun için endişelenmiş, babası ve amcasının onu yine hırpaladıklarını düşünmüştü.

Oğlu için endişeleniyordu. Eşi sığ bir adamdı. Oğlunun yönelimini öğrendiğinde evde kıyamet kopmuştu. Kocası evde kırılmadık eşya bırakmamıştı. Oğlunu ise hastanelik etmiş, günlerce hastanede kalmasına neden olmuştu.

O günler onun için cehennemdi. Kocası ile oğlunun arasında kalıyordu. Kocasının sözünden çıkamıyordu, oğlu için elinden geldiğince bir şeyler yapıyordu ama kardeşi ve kocası bir olduğunda ise güçsüz kalıyordu.

"Uyuyamadın mı?" Gelen sesle irkilerek gözlerini açtı. Tufan kapıda dikilmiş, elinde bir bardak suyla dikiliyordu. 

"Hayır" sesindeki yorgunluk hastalıktan değildi. Ruhsal olarak yorgundu. 

"Sorun ne? Bir sıkıntın var" Hızla genç adamın yanına çöktü. Ağırlığı ile çöken koltukta, oğlana doğru kaydı Baran.

Tufan, elini alnına koydu ama ateşi yoktu. Okyanus mavisi gözleri kızarmıştı.

"Baran?" İsmini ilk kez duymuyordu ağzından ama derinden gelen sesi içindeki canavarı dürtüyordu.

"Yorgunum. Koltuk benim için çok dar." Başını çevirip oğlana baktı. Onun yüzü loş ışıkta parlıyordu. Saçları yine alnına dökülmüş, bir kaç günlük sakalı kemikli yüzünde asi bir hava katmıştı.

"Kalk hadi." Oğlanın kolundan tutup ayağa kaldırdı.

"Ne? Ne oldu?" Şaşkınlıkla doğruldu. Tufan bardağı sehpaya koyup oğlanı peşinden sürükledi.

Kendi odasına girdiğinde, "Burada uyu, yatak geniş" Tekrar salona dönüp yastığı alıp geri geldi. "Hadi, merak etme, ırzına geçmeyeceğim." Arsız bir sırıtışı Baran'ın yanaklarını kızartmıştı.

Baran gülüp yatağa girdiğinde, aslında kendisinin onun ırzına geçeceğini düşünüyordu daha çok.

"Bir yerden rahatsızlık duyuyorsan sesini çıkar. Yerini değiştir." O da yatağa uzandı. "Sessiz kalmak bir çözüm yolu değildir."

Baran, tavana diktiği gözlerini, Tufan'a çevirdi. O da tıpkı onun gibi tavanı izliyordu.

Yan dönüp, oğlanı daha rahat izledi. Şu an da hiçbir rahatsızlık hissetmiyordu. Çok fazla huzurluydu. Kendi evinde bile bulamadığı huzuru genç adamın yanında buluyordu.

"Teşekkür ederim." Okyanus mavisi gözleri minnetle parladı. Odanın içinde nerden geldiğini anlayamadığı bir ışık vardı. Şu an her şeyi rahatlıkla görüyor ve seçebiliyordu.

Tufan, gözlerini tavandan alıp oğlana çevirdi. Okyanus mavisi gözleri minnetle parlıyor, hafif dalgalarını göz pınarına taşıyordu.

"Teşekkür etmen gereken bir şey yok. Yapmak istedim, yaptım" Genişçe gerindi. Yatakta ikisi arasına bir kişi daha girebilirdi "Bana minnet duyma, canımın istediğini yaptım sadece."

"O kadın?" Hafif boğazını temizleyip ona bakan gözlerden kaçırdı gözlerini "Ondan neden ayrıldın?"

"Bana ihanet etti, yalan söyledi." Sesi buz parçasıydı. "Benim masamda yemek yiyen biri bana ihanet ediyorsa bir daha o kişiye o masaya oturma şansı vermem." Gözlerini yeniden tavana çevirdi. "Kim olursa olsun."

Başını sallayıp, gözlerini onun yan profilinde gezdirmeye devam etti. Dakikalar birbirinin üzerine devrilirken, Tufan derin bir uykuya dalmıştı.

Baran, yatakta yana kayıp biraz daha yaklaştı oğlana, dudaklarını dişlerken yaptığı şeyin utancından çok heyecanını yaşıyordu.

Tufan'ın özel alanına girdiğinde oğlan hala sırt üstü uyuyordu. Başını omuzuna yaslayıp. Kolunu karnının üzerine attı. Tufan'ın düzensiz nefesini hissettiğinde gözlerini yumdu ve nefesini düzene sokmaya çalıştı. Kalbinin ritimsizliği göğsünü parçalıyordu.

Tufan, şimdi onu itecek ve arkasını dönüp uyuyacaktı ama hiç bir şey olmadı. Oğlana bakmış ve uyumaya geri dönmüştü. Dudaklarından geçen gülümseme gözlerine yakamozları düşürdüğünde, Tufan'ın kolu belini sarmış oğlanı daha da yakınına çekmişti.





Tufan'ı yumuşatmam lazım kdnxkdmdkd
Okuduğunuz için teşekkür ederim 🙏
Diğer bölümlerde kaos olacak jxndkdldl  en sevdiğim mzmxkxmdkd

𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin