2.

35.7K 1.9K 486
                                    

Keyifle okuyun😘


Günler birbirinin üzerine devrilirken Tufan sessizliğini bozmamıştı. Eski rutinine dönmüş, arkadaşlarını döve döve bayıltmayı bırakmıştı. Bunu isteyerek yapmasa bile Rıfkı'nın sert uyarıları ve tehditlerine karşı koyamamıştı. En son onu salona almamakla tehdit etmişti. O da sakinleşmek ve duygularına, aklına ses vermek amacıyla kendisini geri çekmişti. Bu durum salondaki herkese derin nefes aldırmış, rahat bir şekilde çalışma imkânı sunmuştu.

Bayılanlar ise Tufan'a kızmamış, bir derdi olduğunu anlamış ve ona destek vermişlerdi. Ne yaşandığı bilmeseler de ağır bir şey olduğunu biliyorlardı. Tufan, küçük anlamsız şeylere sinirlenecek bir adam değildi sonuçta. O da herkesten özür dilemiş ve gönüllerini almıştı.

Elindeki kalemi çevirmeyi bırakan Tufan son sınavının son sorusunu yapmanın verdiği rahatlıkla derin bir nefes verdi. Yaşadıkları üzerinden uzun denilebilecek zaman geçmemişti ama kendini toplamayı başarmış hislerine kulak vermiş, dostlarından yardım almıştı.

Burada Fatih'in desteği çoktu. Dostunu çoğu zaman yalnız bırakmamış hatta bazı günlerde yeni ev arkadaşı olmasına rağmen çocuğu evde kalmaya zorlamıştı. Doğrusu ev arkadaşı olan Semih sessiz sakin, kendi derdine düşmüş biriydi. Yaşadığı her neyse kafasını çok meşgul ettiği belliydi.

"Evet çocuklar, son 10 dakikanız. Bitiren yavaşça çıkabilir. Arkadaşlarınızın dikkatini dağıtmadan." Arka sıralarda dolanan gözetmen duyurusunu bitirmeden ayağa kalkmış, kağıdını masanın önünde duran ikinci gözetmene vermiş ve sınıfı terk etmişti.

İki haftadır sınavlar yüzünden adam akıllı uyumamıştı. O kadar zamandır derslerini boşluyordu ki, sınavda soruları yapması bile mucizeydi. Çoğu konuyu tam olarak çalışmadan gelmişti.

Mühendislik fakültesinden çıkıp, uzun ağaçlı yolu yürümeye başladı. Geniş alana yayılmış olan kampüs birçok fakülteyi içinde barındırıyordu.

Kampüs durağına geldiğinde durdu. Derin düşüncelere kapılıp gitmemek için bulduğu yeni yönteme odaklandı. Şarkı söyleme, sesi çok güzel değildi. Bu da önemli değildi zaten bir tek kendisi duyuyordu.

Gelen kampüs otobüsüne atladı. Çıkış kapısına kısa sürede vardığında ara sokaklardan eve gitmeyi düşünüyordu. Şu an da ter kokan otobüsleri çekemeyecek kadar büyük bir baş ağrısı ve uyku yoksunluğu çekiyordu. Eve kadar yürüyecekti. Böylece azda olsa yorulacak ve duş alıp hemen tatlı bir uykuya dalacaktı.

Karşı caddeye geçip ara sokağa girdi. Labirent gibi olan sokaklar dar ve pis kokuluydu. Genelde evsizlerin ya da keşlerin takıldığı yerlerdi. Hatta buralarda bir yerde bir bar kapısının çıkışı olduğunu bile hatırlıyordu. Aklı olan bu sokaklara girmezdi ki Tufan'da pek mantıklı düşünen biri değildi.

Sokaktan sola döndüğünde duyduğu sesle duraksadı. Gideceği yolun aksine dönüp ilerlediğinde bir çıkmaz sokak ve köşeye yığılmış yığınla çöp vardı. İşte o zaman gördü, çöplerin üstünde hareketsiz şekilde uzanan çocuğu.

"Siktir!" Öne atılıp genç adamın önünde durduğunda şaşkınlığı daha da artmışı.

Yüzünde sayısızca yumruk izi vardı. Üzerindeki tişört parçalanmış, göğsünde ki izleri gösteriyordu. Fena bir şekilde hırpalanmıştı.

Yüzünü buruşturup çocuğa doğru eğildi ve nefesini dinledi. Kulağına değen nefesle bedeni gevşedi "Şükür Allah'ıma." Çocuğun alnına dökülen uzun saçlarını çekti.

"Ufaklık, beni duyuyor musun?" Çocuğun omuzuna korkuyla dokundu. Kemikli parmaklarının altında gerilen bedeni hissettiğinde, "Şşş, sana zarar ermeyeceğim. Gözlerini aç."

Bu sözleri bekliyormuş gibi aralanan gözlere baktı. Karşısında dipsiz bir okyanus duruyordu. Uzun kirpiklerinin sarmaladığı mavi gözleri lacivert tonlarıyla karışmış gibiydi.

"Ben... ufaklık değilim." İstemsizce güldü Tufan. Şu an da yerde ölü gibi yatan o değilmiş gibiydi.

"Tamam, değilsin, hadi seni kaldıralım." Ellerini omuzlarına sarıp tek seferde ayağa dikildiğinde,  dudaklarının arasından acı dolu inleme dökülmüştü.

"Tamam, sorun yok." Ayakta durmakta zorlandığından bedenini Tufan'a yasladı. Tufan üzerine geçirdiği hırkayı zorlukla çıkardı. Hem çocuğu tutmak hem de hırkayı çıkarmak zordu. Kim ne istemişti ki bu adamdan?

Kendisinin 1.89 boyunun aksine çocuğun boyu kısaydı. Başı tam boyun çukuruna düşüyordu. Hırkayı omuzlarına bıraktı. Yükselen kokudan uzaklaşmak istiyordu. Bu koku çocuktan mı çöpten mi yükseliyordu belli değildi.

"Evin nerde bakalım?" Başını kaldırmadan bir şeyler mırıldandığında Tufan geri çekildi. "Ne?"
"Telefonum... arka cebimde. Şifrem... 8754, notlarda evimin... adresi var." Tufan bir anlık duraksa da omuzlarına sardığı ellerinden birini beline sabitledi. Diğeri ile ön cebinde olan telefonu aldı.

Hızla şifreyi girip notları açtığında karşılaştığı sınav tarihleri, birkaç telefon numarası, doğum tarihlerini geçip üzerinde ev adresim yazan nota tıkladı. Ev Tufan'ın bulunduğu semte 20-30 dakika kadar uzaktaydı. Ama çocuğu bu şekilde taşıyamazdı. Ayrıca hastaneye uğramaları gerekiyordu. Zorlukla konuşması, düzensiz nefesleri endişelendiriyordu. Ki polise de gitmeliydi belli ki biri öldürmek istemese de en azından buna teşebbüs edecek kadar dövmüştü.

"Önce hastaneye gidelim, sonra da seni bırakırım evine."

"Hayır, hastane olmaz, lütfen." Kesik kesik konuşuyordu. Başı hala Tufan'ın boyun çukurundaydı. Orada nasıl nefes alıyordu acaba?

"Çok kötü görünüyorsun ufaklık, tedaviye ihtiyacın var." İki eli de çocuğun belindeydi. Uykusu çoktan açılmış baş ağrısı ise daha da artmıştı.

"Hayır, eve götürebilir misin?" Geri çekilmeye çalıştığın da izin verdi Tufan. Ellerini bellinden ayırmadı. Biliyordu ki çektiği ilk an düşecekti "E-evde kendim hallederim." Sol gözünün kanlandığını ve sağ gözünün de yavaş yavaş kapandığını fark etti. Kaşı, dudağı patlamış, elmacık kemiklerindeyse  çürükler vardı.

"Tamam. Sıkı tutun bana, caddeye çıkana kadar dayan." İçinde bir şeyler kırılmıştı çocuğu böyle gördüğünde, kimse bunu hak etmezdi. Daha küçüktü, kaç yaşındaydı acaba? Bir ailesi var mıydı? Bunu ona kim yapmış olabilirdi ki?


Mavi gözlü ufaklığın ağırlığını üzerine verdi. Yaşı küçük olsa da spor yaptığı belliydi. Kaslı bir vücuda sahipti. Dar ve pis kokulu sokakları yavaş adımlarla ilerlediğinde düşündü Tufan, bir kez de hayatına aksiyon olmadan devam etse, sessiz sakin geçseydi ya.



Nasıldı? Kısa bir başlangıç bölümüydü. Umarım beğenmişsinizdir

𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁Where stories live. Discover now