30. BÖLÜM

26.8K 780 173
                                    

Bu bölüm Sevgili Esra'ya gidiyor:))))) Bu bölüm isteğin dikkate alınarak sana ithaf edildi canım. Okuyunca niye böyle dediğimi anlarsın:)))))

Zeynep, cafeye gitmek üzere hazırlanmaktadır. Açılışı yapalı iki ay kadar olmuştur. Mevsimin kışa dönmekte olduğu bugünlerde bile hafta sonu ziyaretçileri ve Urla’nın gençleri sayesinde yüzü gülmektedir. Gülen teyze ve onun bulduğu mahallenin iki gencinin yardımıyla Zeynep, cafeye geç gidebilmekte ve erkenden evine dönebilmektedir.

Hamileliğinin yedinci ayındadır. Bebeği öğrendiği ilk zamanların şoku geçince sakinleşmiş ve oldukça rahat bir hamilelik yaşamıştır. Doktor bebeğin cinsiyetini söylediğinde her zamanki gibi onunla olan Gülen teyzeyle göz göze gelmiş ve annesiyle başlayan bahtsızlığın kızıyla sona ermesini dilemiştir. Bebeğin cinsiyetini öğrendiği ana kadar kız ya da erkek fark etmez diye düşündüğü hâlde bebeğin kız olduğunu duyunca bir yanı hüzünlenirken bir yanı da tarifsiz bir sevince boğulmuştur. 

Her sabah yaptığı gibi kahvaltısının üstüne bir bardak açık keyif çayı koyup mutfağın arka bahçeye bakan masasına oturmuştur. Bir eli, karnını okşarken yine aklında Kerem vardır. Can, onun Seda’yla evlenmediğini ve kendisini aradığını söylediğinden beri hep diken üstündedir. Ancak son bir aydır bir parça ferahlayabilmiştir. Can’ın aldığı önlemlere ilk zamanlar gülse de belli ki onlar işe yaramıştır. Ya da… Ya da Kerem onu aramaktan vazgeçmiştir. Yüreğinin bir yanı bunun doğru olmadığını ona söylemektedir ama Kerem’i gerçekte hiç tanımadığını ve beyninde yarattığı bir hayale âşık olduğunu düşününce bu ihtimal o kadar da gerçek dışı gelmemektedir. 

Bazen çocuğu olacağını öğrenmesinin en doğal hakkı olduğunu ve bunu saklamanın hem Kerem’e, hem kızına büyük haksızlık olacağını düşünmekte bazen de planlanmayan ve Kerem’in istemediği bir bebekle karşısına çıkmanın asıl haksızlık olduğuna inanmaktadır.

Kızını babasız büyütmek onu korkutmasa da baba duygusunu ona hiç veremeyeceğini ve her çocuk gibi onun da kızına âşık bir babayı hak ettiğini bilmektedir. Ama yüreği ne Kerem’i bağışlamakta ne de onu kızının hayatında istemektedir. Bencilce de olsa bu bebek sadece onundur. Kerem’den ama âşık olduğu Kerem’den ona kalan tek varlık… 

Çalan kapının sesiyle hayallerden sıyrılır. Gülen teyze cafeye giderken ona bakmaya gelmiştir. Genellikle sabahları ondan önce dükkâna giden kadın, eğer Zeynep hazırsa onu da alıp birlikte işe gitmeyi alışkanlık edinmiştir. “Bu anne dostu, dünya iyisi kadının hakkını asla ödeyemem, ben!” diye düşünerek kapıya gider.

Gülümseyerek kapıyı açtığında yaşadığı şok nedeniyle bir anda gözleri kararıverir. Düşmemek için kapıya yaslanır. En büyük kâbusu gerçek olmuştur. Kerem, en az onun yaşadığı şaşkınlıkla kendisine bakmaktadır.

-Zey… Zeynep… Sen, aman Allah’ım hamilesin sen!

Onun sendelediğini fark edince derhal hamle yapıp Zeynep’i düşmeden yakalar. Ancak biraz kendine gelen Zeynep, dişlerinin arasından fısıltıyı andıran bir sesle “Dokunma, bana! Bana sakın dokunma!” deyince kolları yanına düşer. Zeynep, titreyen bacaklarını zorlayarak dönüp içeriye yürür. İçeriye girmesin diye mücadele etmenin bir yararı yoktur çünkü bunca zaman sonra onu eliyle koymuş gibi bulan Kerem’i gördüklerinden sonra hiçbir güç içeri girmekten vazgeçirmeyecektir. Ardında gelip gelmediğine bakmaksızın salondaki kanepeye yığılır. Tahmin ettiği gibi Kerem peşinden gelmiş ve hâlâ atlatamadığı şokla ona bakmaktadır. Kanepenin karşısındaki koltuğa öylece ilişiverir.

-Nasıl buldun beni?

-Boş ver şimdi onu? Sen, sen hamilesin… Hâlâ inanamıyorum Zeynep!

-Ne dememi bekliyorsun Kerem? “Mesela bebek senden değil” nasıl?

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin