4. BÖLÜM

36.5K 943 51
                                    

Kapının çalındığını duyan Zeynep, mutfaktan çıkar; kapıyı açmadan önce yandaki kameraya göz atar. Kerem kapının dışında bir eli cebinde duvara yaslanmış durmaktadır. Dudakları gergin ve yüzü asıktır. Zeynep, birkaç saat önceki telefon konuşmasından sonra onun hâlâ sakinleşmediğini fark eder. Kapıyı gülümseyerek açar. Kerem onun gülümseyen yüzünü görünce soru sorarcasına kaşlarını kaldırır ve ağır ağır doğrulup içeri girer. Tek kelime etmemiştir.

Zeynep söze nereden başlayacağını kestirmeye çalışır. Kerem, çözemediği bakışlarla onu izlemektedir. Ellerini nereye koyacağını bilemez Zeynep; terleyen ellerini, hafifçe kotuna silip mutfağı işaret eder.

-        Aç mısın?

Kerem, hâlâ konuşmamaktadır. Zeynep hafifçe kızardığını hisseder.

-        Ya, bak; ben… makarna yaptım. Açsındır diye düşündüm de…

Kerem, Zeynep’in tavrındaki pişmanlık izlerini kapıyı açtığı anda sezmiştir ama açıkçası yemek yapmasını da beklememektedir. Aldığı kararı kendine bir kere daha hatırlatır.

-        Ben bir duş yapacağım, sen keyfine bak!

-        Ya, öfff deli etmesene adamı! Yemek yiyecek misin, diyorum?

Kerem, cevap vermeden üst kata yönelir. Zeynep’in arkasından yavaşça “öküz” dediğini duyar. Yüzüne bir tebessüm yerleşir. Yine de çevirmez başını ve yukarı çıkar.

Zeynep aşağıda ne yapacağına karar vermeye çalışmaktadır. Telefonu kapadıktan sonra bir süre homurdanmıştır kendi kendine ama sakinleşince aslında aşırı tepki verip ortamı gerenin kendisi olduğunu fark eder.

“Haksız mı adam? Merak etmedin mi evli mi değil mi diye? Merakından sormadın mı? O, anlayınca bu kadar sinirlenip tepki verdin. Yoksa akşam yemeği, bahane… Yok, ben senin misafirin değilim, yok ben o yemeğin parasını ödeyemem… Sırf hır çıkarmak için yapmadın mı? Kerem, onunla ilgilendiğini, onu merak ettiğini anladı diye trip yapan sen değil misin? Adama gıcık diyorsun da asıl eşeğin önde gideni sensin, kızım!”

Aklına Yağmur gelir. Hayattaki tek dostu… Neredeyse bir yıldır görmediği Yağmur… Ona her zaman “Kirpi gibisin Zeynep, her tarafın diken… Kim elini uzatsa delik deşik üstelik sen de kan içindesin!” demez miydi? Evet, işte bu defa da kirpi ona yardım elini uzatan adamı delik deşik etmişti. Pişmanlık ağır ağır sarmaya başlar yüreğini. Ama o, kolayına özür de dileyemediğinden en iyi yaptığı işlerden birini yapmaya karar verir. Madem Kerem onu yemeğe götürmek istemiş, kavga oradan çıkmıştır. O hâlde Zeynep, yemeği ona getirecektir.

“Makarna yaptım.” demiştir Kerem’e ama onun eli değince makarna bile özel bir yemek olup çıkmaktadır. Özenle yemek yapmış, hatta sofrayı da hazırlamıştır. Ama Kerem, öyle pat diye affedecek gibi görünmüyordur. Mutfağa gider ve son hazırlıklarla uğraşır. “Bütün gece banyoda kalacak hâli yok ya! Bir şekilde ikna ederim!” diye düşünür.

Uzun zaman geçmiş ama Kerem aşağı inmemiştir. Zeynep ona seslenmekle seslenmemek arasında kararsız kalır. “Ne duşmuş, kardeşim! Bitemedi bir türlü…” diye söylenirken ayak seslerini duyar Kerem’in.

Kerem, duş bahanesiyle kendini yukarı atar. Eve gelirken aldığı kararı nasıl uygulayacağını düşünmektedir. Gülümseyen Zeynep… Yemek yapan Zeynep… Her şeyden mühimi ürkek, çekingen gözlerle kendisine bakan Zeynep… Yukarıda olduğu sürece o bakışlar gitmez gözünün önünden… Ona “Git!” demenin yolunu nasıl bulacağını düşünür. Aslında “Git!” demeyi gerçekten istiyor mudur? Aklı “evet” derken içinden giderek büyüyen bir ses ısrarla “Hayır” diye bağırmaktadır. “Yapamam, ben ona ’git’ diyemem, ama hayatıma da sokamam. Ne yapacağım Allah’ım! Ben ne yapacağım?” cevabı gelmez sorularının. En sonunda aşağı inip her şeyi akışına bırakmaya karar verir. “Belki, Zeynep de düşünmüştür, belki o da gitmek istiyordur, belki ben söylemeden o “gideyim” der, her şey hallolur.” diyerek iner aşağı.

BENİ Geceye TESLİM ETMEWhere stories live. Discover now