20. BÖLÜM

26.1K 697 108
                                    

Sonsuz desteği için Sevgili Uğur Böceğime gidiyor bu bölüm

Kerem, bomboş bakışlarla uzun süre pencereden dışarı bakar. Yakıcı bir öfke duymaktadır. Elini, ayağını titreten, gözünü karartan bir öfke… Köşeye kıstırılmış, ihanete uğramış ve parça parça olmuş hissetmektedir. Ani bir hareketle dönüp çıkar odadan. Kendisine şaşkın gözlere bakan asistanın önünde bir an duraklar. Son derece soğuk ama bir o kadar da sert bir tonla “Ben, çıkıyorum. Yarın öğleden sonraya acil bir yönetim kurulu toplantısı ayarlayın!” Babam artık şirkete gelmeyecek. Ben de toplantıya gelirim.” deyip kızcağızın arkasından ağzı bir karış açık onu izlediğinden habersiz şirketten çıkar. Bir yandan da cep telefonuyla şirket avukatını aramaktadır.

-Emin Bey, ben Kerem Sayer. Babam şirketin genel müdürlüğünden bugün itibariyle ayrıldı. Yarın yönetim kurulu toplantısı yapıp şirket yönetimini devraldığımı açıklayacağım. Babama ait tüm hisselerin bana devrini acilen yapın! Babamı ararsanız söylediklerimi teyit edecektir. Yarına kadar bu işi bitirin.

-Kerem Bey, bir dakika… benim anlayamadığım…

-Bir şey anlamanıza gerek yok Emin Bey, söylediklerimi yapın. İyi günler.

Telefonu kapayıp arabasına atlar. Arabayı amaçsızca deli gibi sürmeye başlar. Nereye gittiği, ne yapacağı konusunda hiçbir fikri yoktur. Çalan telefona yan gözle bakar. Arayan Seda’dır.

-Ne var Seda?

-Kerem, dönmüşsün.

-Evet.

-Konuşmamız lazım.

-Şimdi olmaz. Ben uygun olunca arayacağım seni.

-Kerem ama bak çok önem…

-Sonra Seda.

Telefonu kapayıp yan koltuğa fırlatır. Telefon yeniden çalmaya başlar. Kerem, Seda’nın tekrar aramakta olduğunu düşünüp öfkesini ondan çıkarmak üzere yeniden telefona uzanır. Ancak arayanın Zeynep olduğunu fark edince donakalır. Direksiyonu tutan elin buz gibi terlediğini hisseder. Zeynep’le konuşmasına hele şu an konuşmasına imkân yoktur. Telefonu meşgule verir. Biraz sonra dayanamayıp telefonu alır eline ve tamamen kapatır. 

Sahil yolunda akşamın bu saatinde şaşılacak kadar açık bir trafik vardır. Gaz pedalına biraz daha basarak Samatya’ya doğru yol alır. Geçidin altından sağa dönüp ani bir hareketle salaş bir meyhanenin önünde durur. Koşarak kendisine gelen değnekçiye arabanın anahtarını fırlatıp uzun zamandır gelmediği meyhaneden içeri girer. Dükkânın sol tarafındaki eski tip kasanın ardında oturan yaşlı adam gözlüklerini burnunun üstüne indirip geleni inceler, tanıyınca son derece içten bir sevinçle “Vaayyy, Kerem Bey! Nerelerdesin sen? Unuttun bizleri. Hoş gelmişsin…” diyerek yerinden kalkıp ona sarılır. Saatler sonra ilk kez yüzü güler Kerem’in “Hoş bulduk Sacit Baba! Buralarda değildim.” Yaşlı adam bir elini onun omzuna koyarak dükkânın gerilerinde kuytu bir masaya götürür. 

-Var mı gelecek? Barış Bey filan…

-Yok, Baba, yalnızım bu akşam.

-Sen geç, otur. Ben şimdi hazırlatırım bir şeyler… Ramazan bak oğlum buraya…

-Sağ ol Baba.

-İyi misin sen evlat?

-İki duble atarsam iyi olacağım Baba! 

-Tamam oğlum! Sen bak keyfine, ben uğrarım yine.

-Baba, çocuklardan birini yollasan da bana bir paket sigara aldırsan…

BENİ Geceye TESLİM ETMEWhere stories live. Discover now