1.Bölüm ~Yeşil Gözler~

32.6K 870 20
                                    

Gözüme vuran güneşin ışıklarıyla yatağımda kıpırdandım. Yorganı ayaklarımla itekleyip banyoya yöneldim.

 Dün gece yine fazla içmiştim. Ah! Ama elimde değil ki. Bütün günümü nerdeyse barda geçiriyordum. İnsanlarla uğraşmaktan sinirlerim geriliyor, kendimi içkiye veriyordum her zaman ki gibi.

 Bugün cumartesi olduğu için her zamankinden kalabalık olacaktı ortalık. Erken gidip eksik bir şey olup olmadığı kontrol etmeliydim.

 Üzerimdekileri çıkarıp küvetin çeşmesini açtım ve dolmasını beklemeye başladım. O sırada aynada ki yansımama gözüm kaydı. Gözaltlarım morarmış yüzüm solmuş ve biraz da kilo almıştım. Neredeyse 2 senedir bar işletiyordum. Epey yorulmuştum ve bunalmıştım ama işimi seviyordum.

Her ne kadar bütün gece sarhoş insanlarla ve mekânımda ilişkiye giren çiftlerle uğraşsam da!

Çeşmeyi kapatıp küvete girdim sıcak suyun bedenime değmesiyle anında gevşemiştim. Yarım saatin ardından banyodan çıktım. Üzerime rahat bir şeyler giyip aşağıya indim. Salon çok dağınıktı sanırım artık buraları toplama zamanım gelmişti.

Önce yerdeki kıyafetlerimi kirli sepetine attım daha sonra etrafın tozunu aldım ve en son olarak elektrik süpürgesiyle etrafı süpürdüm.

Ah! Çok yorulmuştum. Ev işleri kesinlikle bana göre değildi. Annem hep evde kalacaksın derdi. Çok haklıymış kim alır ki beni?

 Bu koca evi her gün temizlediğimi düşünemiyorum. İki katlıydı alt katta sadece salon ve mutfak vardı üst katta ise iki tane misafir odası ve birde benim odam. Odam oldukça büyüktü içeri girdiğin ilk göze çarpan yatağımdı. Neredeyse odanın yarısını kaplıyordu ve çok rahattı.

 Mutfağa geçip ağzıma bir şeyler attım ve hazırlanmak için yukarı çıktım. Saçlarımı kuruttuktan sonra buklelerimi maşayla belirginleştirdim. Ardından kıyafet dolabıma yönelip kalçalarımın altında biten straplez siyah düz elbisemi giydim. Fazla gösterişe gerek yoktu. Hızlıca makyajımı yaptım. Kırmızı toplularımı giyip çantamı elime aldım ve evden dışarıya çıktım. Kapının önünde ki arabama binip bara doğru sürdüm.

~~

Bardan içeri girdiğimde etrafa bir göz attım kalabalık değil ki bu saatte kimse olmazdı zaten ancak sıkıntısı derdi olan gündüz gündüz içerdi. Barın arkasına kendi odama doğru geçerken barmenlerden bazıları beni fark etmiş olacak ki üzerlerine çeki düzen verip işlerine devam ettiler.

Odadan içeri girdiğimde her zamankinden farklı bir manzarayla karşılaşmayı diledim. Ama ne mümkün (!)

Tuan ve Tuana kavga ediyordu.

 Her gün aynı sahneyi defalarca kez izliyordum. Tuan ve Tuana ikizdi. Birbirlerini çok seviyorlardı aslında ama Tuan fazla korumacı bir abi olduğu için nefes aldırmıyordu Tuana’ya.

 Kendimi koltuğa atarken onlara gülümseyip ortamı yumuşatmayı denedim.

 “Yine neyi problem ettin Tuan?” deyip sırıtmaya başladım. Sinirli bir ifadeyle bana dönüp:

“Ah! Sende mi Zeynep? Şu giydiklerinize  baksanıza ağzının suyu aka aka bakıyor itler!” Tuan adete kükredi bu halinden korkmadım desem yalan olurdu. Umursamazca omuz silkip cevap vermemeye karar verdim. Neyse ki Tuan fazla uzatmamıştı olayı.

 “Her şey yolunda mı?” Tuana sakinleşmiş ve endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Ona gülümseyip evet anlamında kafamı aşağı yukarı salladım.

 Masanın üzerinde duran sigara paketinden bir tane alıp yaktım. Sigarayı dudaklarıma götürüp içime çektim. Ardından dumanı yavaşça bıraktım. Bu oldukça rahatlatıcıydı.

Odamda birkaç saat daha vakit geçirdikten sonra hep beraber içeriye girdik. İçerisi yoğun bir şekilde alkol ve sigara kokuyordu bu kokulara oldukça alışıktım artık beni rahatsız etmiyordu.

 Her zaman ki masaya geçip oturduk. Etrafıma baktığım da bazıları muhabbet ediyor bazıları içiyor bazıları yanındakiyle yiyişiyordu.

 Biramı yudumlarken göz ucuyla Tuanaya baktım etrafta ki erkekleri süzüyordu. Ah bu kız hiç akıllanmayacak.

 Tuan onu görse  kıyamet kopardı herhâlde. Aslında bakılmayacak gibi değillerdi hepsi çok yakışıklıydı zengin piç kurularının.

Karşımda ki masada oturan adam dikkatimi çekti. İçeri girdiğimden beri ortalama olarak 10 dakika içinde 3 kız değiştiriyordu.

Kucağında ki kızı tanıyordum bu Ayça olmalıydı buraya çok sık gelirdi. Çocuk elini yavaşça kızın kalçasına indirip okşamaya başladı. Kafasını kızın göğüslerinden kaldırıp sanki onu izlediğimi hissetmiş gibi yeşil gözlerini bir anda benimkilerle buluşturunca irkildim.

 Ayça’yı kenara doğru ittirip arsızca gülümsedi.

Ayça çocuğun bakışlarını takip ederek beni buldu ve hızlıca çocuğun kucağından indi.

Çocuk afallamış bir şekilde ona bakarken ufak bir kahkaha attım.

 Alışık değildi sanırım böyle olaylara. Kızlar onu bırakmaz o kızları bırakır. Hah! Saçmalık.

Erkek milleti işte.

 Bakışlarımı tekrar yeşil gözlerle buluşturunca bu sefer öfkeyle baktığı fark ettim. Ah işini bozmuştum üstelik kızın onu bırakmasını sağlamıştım.

Gözlerimi devirerek ayağa kalktım ve onun yanından geçerek odama doğru yürümeye başladım. Tam içeri girecekken kolumda hissettiğim parmaklar bedenimi döndürdü ve az önce ki yeşil gözlerle karşılaştım.

Kolumu ondan kurtarıp tek kaşımı kaldırarak

“Bir sorun mu var?” diye sordum. Yüzüne yerleştirdiği piç sırıtışla beraber bir kaç adim daha bana yaklaşıp aramızda ki mesafeyi kapattı Ve ardından elini uzattı:

 “Ben Kerem, Kerem Sayer.”

Yeşil Peri (Peri Serisi 1) ASKIDAWhere stories live. Discover now