11.BÖLÜM

88.5K 2.1K 102
                                    

   Arkadaşlar bu bölüm +18 içermekte... Duyurulur. Lütfen bölümden sonra yorumlarınızı eksik etmeyin. Siz yazınki kurgu hakkında fikrim olsun...Seviliyorsunuz..ALEX

.............................................................................................................................................................................

     Kemal banyoya girdiğinde usulca kapıyı kapadı. Belindeki havluyu çıkardı. Duşun altına girdi. Hiç sıcak suya dokunmadan soğuk suyu açtı. Soğuk su bedeninden akar ve onun ateşle kavrulan kaslarını soğuturken Kemal,ellerini siyah fayansa dayadı. Başını eğdi ve bir süre öylece kaldı.

       Yanıyordu…Derisi bedenine dar geliyordu…Sanki birazdan gerilen deri yırtılacak ve ortaya olduğundan daha büyük daha gösterişli bir Kemal çıkacaktı. Kızgındı…Sinirliydi ve öfkeliydi. Bu öldürücü üç birleşim Kemalin bedenini yay gibi geriyordu. Bedenini sinsi bir yılan gibi ele geçiriyor ve Kemalde, önüne çıkan her ne olursa olsun yakıp yıkma isteği dolduruyordu.Öfkeliydi Kemal, hemde çok öfkeli… Parmakları kendinden habersiz yumruk oldu.

      “ Aptal” dedi sinirle ve fayansa yumruk attı. “ Aptal….Aptal…Aptal..” her sözcükle beraber yumruk darbeleri fayansa iniyor, parmak boğumları zedelenmeden dolayı şişip kabarıyor ama Kemal bunların hiç birini hissetmiyordu….Öfkeliydi Kemal, hemde çok öfkeli.

      Öfkeliydi …Dolunaya öfkeliydi. Yıllardır içinde kuruyan toprağı eşelemiş ve küçük cılız tıpkı kendisi gibi tohumlar ektiği için öfkeliydi. O tohumları inatla yeşertmek istediği için öfkeliydi. Ve ona izin verdiği için Kendisine daha da öfkeliydi. Bu kızda bilmediği anlamlandıramadığı bir şeyler olduğu için öfkeliydi. Onu gördüğünde karnından başlayıp midesine oradanda bütün organlarını dolaşıp kalbi ve soluk borusu arasında gidip gelen bir yumru oluşturduğu için öfkeliydi. O ne yapsa, nereye baksa , sanki onu takip etmemek günahmış gibi ,durmadan onu izleyen gözlerine öfkeliydi. Yıllardır ilk defa kahvaltı etmek isteyen ve o kahvaltıyı hazırlayan ellerine öfkeliydi.

          Daha önce hiçbir kadını istemediği gibi onu isteyen tenine, bedenne, ruhuna öfkeliydi. Tadını deli gibi merak eden ve bu merak uğruna onu öpen dudaklarına öfkeliydi. Aldığı tatla sarhoş olan zihnine öfkeliydi. Sırf ondan korkuyor diye kızı bir bebek gibi yıkayıp uyutan vicdanına öfkeliydi. Ama en çokta kendisine öfkeliydi Kemal. Beyni ve vicdanı arasında kaldığı için kendine , daha çok öfkeliydi. Böyle olacağını düşünmemişti asla…

          Akşam onu almak aklının ucunda bile yoktu. İşlerden bunalmış şirketten çıktığı gibi arabasına atlamıştı. Önce eve gidip duş almış ardından üzerine spor birşeyler geçirip biraz olsun içindeki sıkıntıyı dağıtmak için bir bara gidip içmek istemişti. Bu sebeple arabasına binmiş ama zihni Dolunayla yediği yemeği ve ona attığı tokadı düşünüp dururken kendisini onun –eskiden kendi evi olan – evin önünde bulmuştu. Birkaç dakika boş boş hayaleti andıran büyük eve bakmış ve daha o beynine emir vermeden telefonunu cebinden çıkartmış ve parmakları uçarcasına tuşlarda dolaşmış Dolunayı aramıştı. Telofan bir süre çalmış ama cevaplayan olmayınca Kemal kaşlarını çatmış telefonu kapamış ve yan koltuğa atıp kontağı çalıştırmış gazı köklemişti.   Daha bir iki metre gitmeden arabayı sertçe durdurmuş, kendisine o kallı bir küfür savururken bir yanda da telefonu çıkarıp ısararla Dolunayı aramıştı. Üçüncü aramasındada yanıt alamayacağını anladığı için arabadan telefon kulağında  inip evin bahçe kapısına varmıştı ki,  bitkin uykulu bir ses “ alo” demişti.  Kemalin o anda gerildiğini bile hissetmediği bedeni gevmeşemiş ve ağzından istem dışı kelimeler dökülmüştü. Evin önünde olduğunu söylememiş” 20 dakikaya seni alırım” demişti. Ve o 20 dakika ona 20 asır gibi gelmişti.

HUZUR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin