7.BÖLÜM

56.5K 2.1K 121
                                    

            Dolunayın bedeni zangır zangır titriyordu.Darbenin etkisi ile dişlerinin kestiği dudağından akan kan hem ağzına doluyor hemde boynuna doğru dökülüyordu.Tokat yediği yanağı yanıyor sanki şiştiğini hissediyordu. Aynaya sertçe çarptığı yüzünün diğer tarafı sızım sızım sızlıyordu. Ama herşeyden daha beteri vücundan yırtılarak çıkarılan elbise idi.

       Dolunay hiç aşşağılanmadığı kadar aşşalanmıştı.Daha önce bırak tokat yemeyi kimse ile doğru düzgün ağız dalaşına bile girmemişti. O herzaman babasının nazlı prensesiydi.Sürekli el üstünde tutulup bir dediği iki olmamıştı.Hoşlandığı hatta aşık olduğunu düşündüğü adam tarafından böyle bir aşşalanmayı yaşamak narin bedenine ağır gelmiş sinir krizinin eşiğindeydi.Ellerinde duran diğer elbiseyi deli bir güçle sıkıyor az önce yaşanılan durumun hayal ürünü olup olmadığını düşünüyordu. Başını yavaşça aynaya çevirdi.Durmadan akan yaşları görüşünü bulanıklaştırsada yüzünü görünce ağzından istemsiz bir çığlık yükseldi.sertçe dizlerinin üzerine çöktü ellerini yüzüne kapadı önce deli gibi kahkaha atmaya başladı.Kahkahaları acı hıçkırıklara dönüşürken ne giyinme kabinine giren Kemâl'i gördü ne endişeyle önünde diz çöküp kendi gibi oturduğunu fark etti.Bir anda sert iki kol tarafından sarılıp kucakladığını hissetti.Korku ve panikle çırpındıkça Dolunayı sımsıkı sarıp gögüsüne bastıran Kemâl'in kolları dahada sıkışıyordu.Dolunay hâlâ çırpınıyor kurtulmaya çalışıyordu. Kemâl'in kulağına fısıldadığı sözleri duyunca âdeta taş kesildi.

"Yine canın yanmasını istemiyorsan rahat dur"

   Aslında Kemâl'in sesi yumuşacık Bir fısıltıdan ibaretti ama bu kelimelerdeki tehdit Dolunaya darbe etkisi yaptı ve ince bedeni sanki mümkünmüş gibi dahada şiddetle titremeye başladı. Titremesi artınca Kemâl onu dahada kendine yasladı.

      Nekadar zaman orada öylece sarmaş dolaş oturduklarını bilmiyordu Dolunay.Adamın bedeninden yayılan ısı ile tüm kasları gevşemişti.Sanki ona hiç zarar vermemiş gibi sanki sevdiği kadına sarılan her türlü kötülükten koruyan bir erkeğin şefkati ile sarılmış bir çocuk gibi kucağına oturtup saçlarını okşayarak sakileştirmişti.Dolunay bu trajikomik duruma kıkırdayınca Kemâl'in saçlarında yatıştırıcı okşamalarla dolanan eli durmuştu.Dolunay bu durumda yine gerilmişti. Kemâl'in parmakları nazikçe çenesinin altından tutup başını hafifçe havaya kaldırmıştı.Dolunay ister istemez Kemâl'in derin kuyulara benzettiği koyu renk gözlerine baktı.Kemâl'in kaşları hafifçe çatılınca korkuyla Dolunayın gri gözlerinden iki damla yaş aktı.Kemal gözlerini kapatıp başını geri yatırdı ve derince bir nefes alıp tekrar Dolunaya baktı.Dolunay Kemâl'in gözlerinde gördüğü hüzünle bir anda boğulduğunu hissetti.

      Kemal alnını Dolunayın alnına yaslayıp

"canın çok yanıyormu? "dedi fısıltı ile sesinde pişmanlık kokuyordu. Dolunay cevap vermedi.

   Kemâl derin bir nefes aldı ve Dolunayın yağmurlu gökyüzünü andıran gözlerine baktı.Bir eli yüzüne yapışmış saçı şefkatle uzaklaştırdı " cevap vermediğin zaman ne hâle geldiğimi biliyorsun. Bir daha canını yakmak istemiyorum lütfen cevap ver canın çok yanıyormu? "

      Dolunay korkudan fal taşı gibi açılmış gözlerle "e..evet "dedi. Sonrada burnunu elinin tersi ile seslice sildi.

      Kemâl Dolunayın hareketi ile gülümseyinp "sümüklü "deyip kıkırdayınca Dolunayın bütün yaşam fonksiyonları adeta donmuştu.Nefes alamadığını Kemâl'in "nefes al güzelim " demesiyle hatırlayınca rahatsızca kıpırdayıp Kızardı. Dolunay kıpırdadığında Kemâl'in buğazından istemsiz bir hırlama dökülünce Dolunay ne olduğunu anlamadan korkuya kapılıp dahada hareket etti.Kemâl gözlerini kapatıp Dolunayın saçlarına yüzünü gömüp derince soludu ve kendini Dolunaya doğru itip pantolonundaki sertliğini Dolunaya hissettirdi.Dolunay panikle kalkmak isteyince Kemâl "hadi seni önce giydirip sonra temizleyelim "dedi.

HUZUR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin