6.BÖLÜM AŞK BÖYLE ÇARPARMI Kİ?

59.3K 2K 158
                                    

  

            Aşk kimine göre gözde başlar kalbe iner...Kimileride aşkın mideden başlayıp kalbe gittiğini söyler...Kimileri aşk kimyasal bir olaydır der...Kimileri ise aşk yoktur der..Kimileri aşkı bedende yaşar geceler boyu başka tenlerde bulur aşkı...Kimileride ruhunu kaptırır olmayacak birine uzaktan uzağa,,görür aşkın en dibini....Kimileri elindeki aşkı kırar parçalar yok eder...Kimileride bir yudum aşk için çöllerde dolaşır...Kimileri görmeden dokunmadan kokusunu almadan dağları deler...Kimileride kavuştuğu aşkının aslında hayal olduğunu düşünür...Her neye her kime aşık olursak olalım sonunda dediğimiz tek cümle şudur ;Buda geçer "YA HU...."

   Aşk ve nefret arasında öyle ince bir çizgi vardırki ve aşk öyle bir çarparki geçiş hızını sen bile ayarlayamazsın......

Dolunayın kapıldığı şey neydi.?

     Aşkmıydı? yoksa hayalmiydi?

    Genç kız terlemiş alnını eldivenli eliyle sildi.Başını masmavi gökyüzüne kaldırıp bir süre baktı içine derin bir nefes çekip işine döndü.Eve geldiğinden beri ölmüş bahçeyi yeniden cankandırmaya çalılıyordu.Her sabah erkenden kalkıp kahvaltısını yapıyor sonra iş tulunumu giyip eldivenleri eline geçiriyor ve bedeni yorgun düşüne kadar sıcağın alnında bir işçi gibi çalışıyordu.Aslında çalışmak Dolunaya iyi geliyor biran olsun Kemâl'den düşüncelerini uzaklaştırıyordu.İstemsizce gözü yine hiç çalmayan telefonuna kaydı.Sonra sinirle homurdanıp işine döndü.

       Dolunay tamam 3 haftadır Kemâl'i unutmamıştı.Her seferinde kendine kızıp bağırıp küfretsede hep geldiği nokta onu gördüğü yer oluyordu.Onu aramayı defalarca ama defalarca düşünsede inatla aramıyordu.

      Yanına korumalar ve babasından sonra yaklaşan ilk erkekti Kemâl... Hiç öpülmemiş dudaklarından ilk busesini çalandı.

     Delirdiğini düşünüyordu bazen Dolunay .Aslında Kemâl diye birisi yoktu ve kendi kendine öyle bir hayal kurmuştu ki gerçek olduğunu sanmıştı.Böyle anlarda koşarak telefonuna bakar ve gerçek olduğunu gördüğünde içi mutlulukla dolardı.

      Dolunay aşka aç bir kızdı.Ne çocukluğunda ne ergenliğinde nede genç kızlığında bu duyguyu yaşamamıştı.Yaşıtları kimbilir kaçıncı sevgilisini eskitirken kendisi Kemâl'e kadar hiçbir erkek gözlerine aşkla bakmamıştı.

    Dolunay aşkı kitaplardan ve izlediği filimlerden tanıyordu.İlk görüşte aşk denilen şeyi hep sevdiği karakterlerde görmüş ve doğruluğunu sorgulamıştı.İçinde yeşermeye başlayan bu duyguların ise aşk olup olmadığını bilmiyordu.Bildiği tek şey bir defada görmüş olsada onu düşünürken içinin kıpır kıpır olduğuydu.

      Kemâl'in aramasını hem istiyor hemde istemiyordu.Babasının yaşadığı hayat genç kızı bir çıkmazın içine çekiyordu.Babası asla tek başına dışarı çıkmasına izin vermiyordu.Dışarı çıkmak istiyorsa ya bir koruma ordusuyla yada babasıyla çıkıyordu.Konuşup dertleşeceği bir arkadaşı bile olmamıştı.

        Anne sevgisini bile hiç tatmamıştı Dolunay.Annesi Dolunaya hamile iken aklını oynatmış birdaha da düzelmemişti.Özel bir klinikte hiçkimseyi tanımadan hiç konuşmadan öyle bitki gibi yatıyordu.Bu Dolunayı üzsede elinden gelen birşey yoktu.Babasına defalarca annesini eve getirip bakımını kendi üstlenmek istediğini söylesede her seferinde Hikmet Karayel tarafından şiddetle reddediyordu.

      Şu anda annesinin yanında olması için herşeyini verirdi.Başını dizine yaslayıp anne kokusunu içine çekip derdini tasasını yaşadığı ikilemi anlatıp tavsiye almak istiyordu.Ama imkansızı istemek ne kadar doğru ise annesini istemekte okadar doğruydu.

HUZUR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin