B-32

53.1K 2.5K 107
                                    

Evvet gençler :D Yeni bölümü koyayım dedim. Önümüzdeki 2 hafta yeni bölüm gelmeyebilir. Sonra da sınavlar başlayacak... Yetişebilirsem yeni bölüm gelir yoksa maalesef uzun süre yeni bölüm olmayacak. 

Her neyse. 

Sizi seviyorum ^^ Beğenen, yorum yazan, okuyan herkese koskocaman öpücükler :*** 

Nasihatlar 

Geçen sene olsa ilk dönemin son sınavının bitiş zili çaldığında kendimi rahatlamış hissederdim. Kağıdımı verir, derin bir nefes çeker ve 15 tatilin gelmesini beklerdim.

Ama bu sefer aynı şey olmadı. Birinci dönemin bitiyor olması sınavın yaklaştığını gösterirdi. YGS konularını bitirememiştim. LYS konuları zaten başlı başına bir dertti. Bunların üzerine kendi kişisel sorunlarım da eklenince kafayı yememek için kendimi zor tutuyordum. 

Zamanımın çoğunu herkesten kaçarak geçirmiştim. Yeni yılda Ozan kendi arkadaşlarıyla dışarı çıkarken beni de davet etmişti. Gitmemiştim. Her yıl yaptığım gibi Efelere de gitmemiştim. Yaptığım şey oturup test çözmekti. Ailem beni bir anda saran bu ders çalışma aşkı karşısında şoka girmişlerdi. Haksız sayılmazlardı. 12 yıllık öğrencilik hayatımda hiç bu kadar çalışmamıştım. 

Hoca kağıtlarımızı topladı. Kağıdını veren kafasını sıraya gömmüştü. Öğretmenlerimiz kapanışı matematik sınavıyla yaparak bizden bütün dönemin acısını almıştı resmen. Efe masanın üzerine tırmandı.

"GİRDİ MİİİĞ?" diye böğürdü. Bu çocuğun anormal davranışlarına alışmıştık. Matematik sınavları mevcut beynini sıvılaştırınca anormallik kat sayısı artıyordu. Normalde mutlaka sınıftan biri ona sataşırdı. Fakat kimse ağzını açmadı konuşacak durumda değildik.

Ön sıraya atladı. Yatmakta olan kız minik bir çığlık koparttı. Sıranın altında LYS Biyoloji kitabını çıkarıp Efe'ye vurmaya başladı. Efe dayak yerken sınıf canlanmıştı. 

"Biri şunu siksin." Ogün kulaklarını tıkadı. Çocuğun suratı dayak yemişten farksızdı. Matematiği bu sınavdan sonra 1 kalacak olduğundandır belki. 

Muhittin kendini olaylardan soyutlamış sınıf başkanına soru çözdürmeye çalışıyordu. Hakan ona moralinin pek iyi olmadığını söyleyip başından savmaya çalışsa da başarılı olamadı. Çocuğun durumuna acıyıp yanlarına gittim. Muhittin'i ondan uzaklaştırırken bana minnetle baktı.  

"Bir sorun mu var?" dedim yavaşça. Hakan mükemmeldi. Kelimenin tam anlamıyla öyleydi. O çocuğun sorunları olmasını beklemezdim.

Omuz silkti. "Bildiğin şeyler."  

Göz ucuyla Muhittin'e baktım. Ogün'ü rahatsız ediyordu. Fırsatı değerlendirerek Hakan'ın yanına çöktüm. 

"Bir şey danışacağım." Etrafa bakınıp kimsenin bizi dinlemediğinden emin oldum. "Kızlarla ilgili."

Güldü. "Bana mı?" 

Tek kaşım istemsizce yukarı kalktı. "Kızlarla sorunun mu var?" Hakan başını öne eğdi. Gözlerim faltaşı gibi açıldı. Mükemmel Hakan'ın kızlarla sorunu mu vardı?

"Sorun ne tam olarak?" Hakan bana cevap vermeden önce arka sırada uyuyan arkadaşının hala uyuyup uyumadığını kontrol etti. Uyuduğunu görünce konuşmaya başladı.

"Beni seven bir kız var." 

"Eee"

"Çok seviyor. Gerçekten çok seviyor. Ama yapamam, olmaz. Önümüzde bazı engeller var." Yüzü düştü.

"Ne gibi engeller?" diye sordum.

İlk önce cevap vermedi. Sonra kısaca "Anlatamayacağım şeyler." dedi.

"Sen kızı seviyor musun?"

Gözlerinin içi parladı. "Evet."

"Eeee koçum o zaman sorun ne? Birini seviyorsan her türlü engeli aşabilmeniz gerekmez mi?" 

Hakan gülümsedi. "Sanırım aşabilmemiz gerekir. Senin sorunun neydi?" 

"Kız meselesi be abicim." 

"Engeller mi var?"

"KE SİN LİK LE." diye durumumu izah ettim. Hakan kollarını kavuşturdu.

"Kızı seviyor musun?"

"Şimdi... Eee... Yani... Sanırım... Biraz... Tamam seviyorum." 

Konuşamayışım Hakan'ın hoşuna gitti. Elini omzuma koydu. "Bana verdiğin tavsiyeyi uygula. Seviyorsan her türlü engeli aşabilirsin." 

BoraWhere stories live. Discover now