B-27

60.1K 2.5K 276
                                    

Yazarın notu: Pekala, bölüm yazmam gerektiğini biliyorum. Dün çok hızlı geçti. Yazabilecek durumda değildim. O yüzden yazamadım maalesef:/ Her neyse :D Siz bölümü okumaya başlamadan önce ben küçük bir reklam yapmak istiyorum. Kendi kendimin reklamını :D 
Dün mal mal takılırken birden beynime şimşek düştü. Aklıma güzel bir hikaye fikri geldi. Tabi daha ilk bölümü tamamlayamadım. Fakat konu hazır. Buraya tanıtım kısmını bırakmak istedim. İlgisini çeken olursa paylaştığım zaman tekrar söyleyeceğim. Bir bakarsınız ^^ (Kitabın türü: Bilim kurgu/ Genç Kurgu)

Tanıtım: Arabella gazetecilerin kayıp babasıyla ilgili sorularını cevaplamaktan yorulmuştu. Ağzından laf almak için aile dostu ayağına yatan gazetecilerdense daha çok yorulmuştu. Profesör Abraham Smith de o gazetecilerden biriydi. En azından Arabella öyle düşünüyordu.Ta ki ona yapılan minik bir suikast girişiminden kendilerini Superman ve Batman olarak tanıtan ikiz kardeşler tarafından kurtarılana dek. Hiçbir şeyin onun düşündüğü gibi olmadığını anlaması uzun sürmemişti. Babası ardından kötü ellerin eline geçemeyecek kadar güçlü bir silah bırakmıştı. Arabella silahı bularak yok etmesi için babasına vermeliydi. Tabi önce silahı ve babasını bulması gerekiyordu. Ölmeden.

Her neyse Bora'ya geri dönelim :D 

Bomba Gibiyim Bomba

Bora Düzyatan, yani ben, hayatı boyunca ezik bir tip olmuştu. Küçüklüğümden beri tek ilgilendiğim kız Aysel'di. O olmazsa kimse olmaz diye tutturmuştum. Bu konudaki ısrarım ne kadar gereksizmiş yav. Şimdi anlıyorum. Kim bilir kaç tane kızı Aysel takıntım yüzünden kaybettim. Düşündükçe benimle ilgilenen kızları hatırlamaya başlıyordum. Hepsi bir şekilde Aysel'i öğrenmişlerdi. Sonra da benden uzaklaşmışlardı. 

Konuyu basitleştirecek olursak kızların benden uzak durmasının ilk sebebi Aysel'di. Sonra dehşetimsi soyadım ve mal davranışlarım geliyordu. 

Ulan Düzyatan soyadı büyük büyük büyük babamın aklına nasıl geldi? Engin Altan Düzyatan neyse, adam yakışıklı tipten kurtarıyor. Benim günahım neydi? Hangi manyak kız bu soyadı almayı kabul eder? Nikah masasında boşar hatun beni. 

"Bora evladım yesene kuru fasulyeni."  Annem iki saattir yemeğimi didiklememden rahatsız olmuştu. Gözlerimi ovuşturup ona baktım. Anne oğlun ne geri zekalı işlere kalkıştı bir bilsen...

"Sonra beden derslerini yapamıyorsun Boracığım. İnan bana sen mekik çekemedikçe benim yüreğim sızlıyor." Beden öğretmenim Kerem Hoca halimle eğlenir gibiydi. Haksız sayılmazdı. Ben de kendim gibi mal bir öğrenci bulsam ben de onunla eğlenirdim.

Yine de bir gün seni uykunda öldüreceğim pislik herif. 

Çatalı fasulyete batırdım. Dikkatli bir şekilde dilimin üstüne yerleştirdim. Ben bu saçma hareketleri yaparken bütün aile beni izliyordu. 

"Bora sen... iyi misin?" Babam cümlenin arasında öksürdü. Davranışlarım her zaman anormaldi fakat şu an her zamankinden daha çok anormalleşmişti.

"Bomba gibiyim bomba!" dedim kahkaha atarak.

Pekala, ailemi iyi olduğuma inandırmakta başarılı değildim. Umurumda değildi. Korkudan altıma sıçacak haldeydim. Okyanus'la öpüşmem bütün kişiliğimi alt üst etmişti. 

1- Aysel'e karşı suçlu hissediyordum. Hayır, bana o kız seni sevmiyor demeyin. Biliyorum zaten. Fakat çocukluk aşkınızı öylece kenara atamıyorsunuz.

2-Okyanus'tan hoşlanıyordum. Bu hoşlanma işi ne zaman başladı hiçbir fikrim yok ama hoşlanıyordum işte.

3- Ceylin'le çıkıyordum. Ceylin Okyanus'un en yakın arkadaşıydı. (Görünüşte öyleydi yani) Okyanus'u öptüğümü öğrenince delirecekti. Kalbi kırılacaktı. Kalbi kırılan bir kızdan korkmamak aptallıktı. 

BoraWhere stories live. Discover now