B-11

68.8K 2.9K 324
                                    

Yazarın notu: 11K mı? Cidden mi? Evde halay çektim :D Böyle bir şey beklemiyordum bile :D Hepinizi buradan öpüyorum :D Okuyucalarım, siz bir tanesiniz :D Ve siz kesinlikle 'bildiğimiz okuyucu'lardan değilsiniz :D Bora nasıl 'bildiğimiz erkekse' siz de öyle bir 'bildiğimiz okuyucu'sunuz. Yani hepiniz tatlılıktan yıkılıyorsunuz! 

Kitapla ilgili not: Kitabın tüm gidişatını belirledim. Ancak kitabın asıl dönüm noktasına gelene dek olan bölümleri yazmakta biraz sıkıntı çekiyorum. Her ne kadar 1 bölümü yazmak en fazla 20 dakikamı alsa da kurgu işi zor, bilirsiniz. Sabrınız ve destekleriniz için çok teşekkür ederim :D 

Günlük, Kız Arkadaş ve Diğer Erkeksi Sırlar

Çoğu zaman söyleyecek fazla bir şeyim olmuyor. Günlük yazmama sebeplerimden üçüncüsü (ilk sebep buna üşenmem, ikinci sebepse bunun çok kız işi olması) yazacak bir şeyim olmaması. İnsanlar, özellikle de kızlar, olayları her açıdan yorumlayarak günlük sayfalarını ayrıntılar ve hayallerle süslüyorlar. Bense odunun önde gideniyim. Hayalim falan da yok zaten. Öyle yaşayıp gidiyorum. Günlük yazıyor olsaydım ve bunu arkadaşlarımdan biri okusaydı yerin dibine girerdim. Efe başta olmak üzere bütün oğlanların dalga merkezleri olurdum. 

Düşüncesi bile korkunç. 

Günlük ne alaka mı? Şimdi ona geliyoruz. 

Dün gece bayağı hastalanmıştım. Hatta halüsinasyon görmüştüm. Aysel'in bana yemek yedirdiğine dair hoş bir şeydi. Tabi bunun gerçek olmadığını öğrenince yıkılmaya vakit de bulamamıştım. Çünkü evde kusmuştum. (Efe tişörtüne kustuğum için beni yemek tepsimle dövdü) 

Hastalığımı bahane ederek beden dersinden sıvışmıştım. Şimdi herkes aşağıda eziyet çekerken ben yukarıda keyfime bakıyordum. Yanımda sıcacık kaloriferim ve çayım, önümde YGS test kitabım... Bildiğiniz akıyordum yani. 

Sonra aklıma Aysel geldi. 

Tamam, o aklımdan zaten çıkmıyordu ama bu sefer onun benimle ilgili ne düşündüğünü tamamıyla öğrenmemi sağlayacak bir plan aklıma yerleşivermişti. 

Günlük. 

Onun günlük tuttuğunu biliyordum. Evde bırakamazdı çünkü annesi okurdu. Çantasında olmalıydı... Bir kızın çantasını karıştırmak doğru değil, elbette ki bunun farkındayım. Ancak Aysel'in benimle ilgili ne düşündüğünü bilmemin tek şansı buydu. 

Yerimden kalkarak kapıya yürüdüm ve koridoru kontrol ettim. Ne gelen ne giden vardı. Akciğerlerimi havayla doldurarak stresten uzaklaşmaya çalıştım. Ama bu pek yardımcı olmadı. Yavaş yavaş onun çantasının olduğu yere yürüdüm. Kendini hemen belli eden pembe süslü bir şeydi. Titreyerek fermuarı çektim ve çantayı karıştırmaya başladım.

Çok yanlış bir şey yapıyordum. Fakat o günlük benim son şansımdı.

Biraz kurcaladıktan sonra günlüğü buldum. Çanta gibi günlük de pembe ve tüylüydü. Sayfaları kurcalamaya başladım.

Belki inanmayacaksınız ama 15 dakika içerisinde bütün günlüğü okumuştum.

Benden bir satırda dahi bahsedilmiyordu. Berna'nın adı pek çok yerde geçmişti ve ona şantaj yapabileceğim bilgiler öğrenmiştim. Ama keyiflenecek halim yoktu. Aysel'in özeline tamamıyla girmek yaptığım en aptalca şeylerden biriydi. Bana karşı bir gram bile ilgisi yoktu. Günlükte Ogün'ün sivilceleri olmasaydı acayip taş bir şey olacağından bile bahsedilirken benden hiç bahsedilmemişti. Tuncay-bizim Muhittin- ona ilgi gösterirse karşılık vereceğini yazmıştı. Tanımadığım bir milyon daha erkeğin ismi geçiyordu. 

Ancak Bora yoktu. 

Beden öğretmenimizin ne kadar seksi olduğunu yazdığı kısmı okurken sinirden günlüğü fırlatmamak için kendimi zor tutuyordum. 

Sınıfın kapısı aniden açıldı. Günlük elimden kayıp yere yapıştı. Gelen kişi ne yaptığımı anlamasın diye bir şeyler yapacak oldum ki gelenin Ozan olduğunu görünce rahatladım. Günlüğü yerden alarak çantaya geri koydum. Ardından kaloriferimin yanına döndüm. Ozan ne yaptığımı anlamıştı. Ellerini eşofmanına sürdü.

"Kötü haber?" Cebinden çubuk kıraker çıkarıp bana uzattı. Reddettim.

"Aysel var ya. Gram umurunda değilmişim." Önüme çöktü.

"Beni de bir sürü kız reddetti be oğlum. Dünyanın sonu değil ya."

"Ama o Aysel, sıradan bir kız değil." Minik bir kız çocuğu gibi ağlamaklı konuşmuştum. Yo, hayır. Şimdi zırlayamazdım.

"Sen onun özel olduğunu düşünüyorsun çünkü takıntı yaptın. Küçüklükten beri birliktesiniz. Herkesin ilgisini çeken bir kızın senin de ilgini çekmesi gayet normal. Ama Bora o sıradan bir kız. Hiçbir özelliği yok. Yalnızca erkeklerin ilgisini çekecek türden bir kız." Burnumu çektim. Ozan'ın sözleri beni etkileyememişti. 

"Birini sevmiş gibi konuşuyorsun." dedim dalga geçerek. Ozan'ın suratı ciddileşti.

"Sevdim." Bana yanıtı kısaydı.

"O?" diye sordum merakla. Şu Ozan'ın mükemmel kızını merak ediyordum.

"Sevdi." Ağzım merakla açıldı. Ozan'ın sevgilisi mi vardı şimdi?

"Çıkıyor musunuz?" 

"Hayır."

"Neden?"

Sustu. Yüzünün rengi daha da açılmıştı. Dudakları titreye titreye bana cevap verdi. "Çünkü o öldü." 

"Nasıl?" Ağzımdan kaçıverdi. Ozan'ı üzmek en son istediğim şeyi. Ama çeneme hakim olamıyordum işte.

"İntihar etti."

Konuşmamız orada bitti. 

BoraOnde as histórias ganham vida. Descobre agora