B-5

81.5K 3.2K 850
                                    

Annem Duyarsa Beni Öldüreceği Bir Şeyler

Okuldan nefret ediyorum. Girmek zorunda olduğum saçma sapan sınavlardan da. Bundan 20 yıl sonra çocuğum yanıma gelip pişmiş kelle gibi sırıtarak bana gençliğimin nasıl geçtiğini soracaktı. Ben de ona önce liseye girmek için lanet bir sınava girdiğimi sonra da üniversiteye girmek için başka bir lanet sınava daha girdiğimiz ve üniversitede yüksek lisans yapmak için tamamıyla ayrı -ve daha lanet- bir sınava girdiğimi anlatacaktım. Yarış atlarından farkım yoktu.

"Hobaaa! Lan Bora yine daldın gittin. Hangi felsefik düşüncenin ortasındasın?" Muhittin bir yandan testini kontrol ederken, her doğru cevabında sorunun üzerine kocaman bir tik çiziyor ve hobaaa diye bağırıyordu. Sesi kalın olduğu için bağırdığında ne kadar ürkünç olduğunu anlatmama gerek yok herhalde. 

"Diyordum ki." Çözdüğüm sorunun doğru şıkkını işaretledim. "Hepimiz bir yarış atıysak ben ne atı olurdum?" Muhittin kaleminin kapağını kemirmeye başladı. Son sorusunu da işaretledikten sonra kaşları ciddiyetle çatıldı. 

"Amına koyim 16 soruda 10 doğru. Ve konu YGS konusu. Ben sıçtım." O kendi karamsarlığına gömülürken ben de başımı sıraya yatırdım. Paragraf sorularını okumaktan gözlerim ağrımaya başlamıştı.

"Atlar diyorum." dedim kendi kendime. Çünkü Muhittin beni dinlemiyordu, emindim. "Ben hangisi olurdum?" Aysel hangisi olurdu? diye ekledim içimden. O kesinlikle bir Pegasus olurdu. Zarafetin temsili. Mükemmel kız. 

"Büyük ihtimalle midilli." Efe test kitabıyla birlikte yanımıza gelip Muhittin'in yanına çöktü. Ona yeniden vurmak istiyordum fakat elimi kaldıramayacak kadar yorgundum.

"Sen nesin? Katır?" 

"Çok komik Bora. Ben Arap atıyım. Şu aşırı seksi olanlardan." Efe gururla göğsünü şişirdi.

"Yav he he. Bir kere burada bir seksi varsa o da benim. Pijamalarımdan bile seksilik akıyor yahu." Güldüm. Çocukların benimle dalga geçmelerini, kendimle dalga geçerek ve bunu havalı bir şeymiş gibi göstererek engelliyordum. Bizim kuş beyinliler de bunu hemen yiyorlardı. 

Yaklaşık iki ders daha test çözmeye devam ettik. Son derse giriş zili çaldığında artık bitap düşmüştüm. Kendimi sınıfın camından atmak istiyordum. Ama sınıf zemin kattaydı... Üçüncü katta olsak bile ben bu şansla kötürüm kalırdım, ölemezdim. 

Test çözmekte olan sıra arkadaşımın üstünden zıplayıp zemine sert bir iniş yaptım. Sınıftan 'yuuuuh' sesleri yükseldi. Aysel dönüp bakmadı bile. Fakat onun kızlara karşı dudaklarını oynatarak 'ayı' dediğini görebiliyordum. 

Orospu. 

Üstümde montum, ellerim cebimde bir şekilde dışarı çıktım. Erkekler tuvaletine gidip işedim. Ardından acıktığım için pitos yedim. Benim için sıradan test çözmemiz için bırakılmış ama benim etrafta aylak aylak dolandığım bir son dersti. 

Pitosumla beraber arka bahçe dediğimiz okulun arka tarafı ve tel örgülerle donatılmış duvarımızın arasında kalan 2 oda büyüklüğündeki yere gittim. Pencerelerden burası net görülmezdi. Genelde öğrencilerin ve öğretmenlerin sigara yerleriydi. Öğrenci ve öğretmen dayanışmasını gözlemlemek isterseniz sizi de arka bahçeye beklerim. 

Rahat rahat oturup telefonumdan karikatür okuyabileceğim için buraya gelmiştim. Son derste sayısallar öküz gibi test çözerken eşit ağırlıklar basket ya da futbol oynarlardı. Kızlarsa oturup birbirlerini çekiştirirlerdi. Burası son dersler boş olurdu. Ve sessiz.

Okul binasının içinden geçip arka bahçeye ulaştım. Kendimi banklardan birine bırakacaktım ki duvara yaslanmış bir şeyler koklayan çocuğu fark ettim.

"Heey!" Çocuk elindeki şeyi cebine sıkıştırdı. Sonra da cebinden sarkan bereyi kafasına geçirdi. Ah, Ozan'mış.

"Hey." Sesinde tuhaf bir şey vardı. Kelimeyi yayarak ve oldukça yanlış bir biçimde telaffuz etmişti. Gözlerimi kıstım.

"Uyuşturucu mu o?" Susmam için işaret yaptı. 

"Öyle. Kimseye söyleme. Hiç kimseye." İlereyip bankın tepesine çıktı. "Dışarı gelmek ister misin?" 

"Oradan tırmanmak mı? Sağ ol almayayım." Kollarımı kavuşturdum. Ozan gözlerini devirdi.

"Bebeklik etme. O kadar da zor değil. Yalnızca pantolonunu yırtıp mor boxerını insanlara gösterme. Yine." Sırıttı. Ona kızmak istedim fakat sırıtması Efe'nin ya da diğer çocuklarınki gibi değildi. Uyuşturucu kullanan psikopatın teki olsa da iyi birine benziyordu. Uyuşturucu ve iyi sözcüklerini bir arada kullandığımı annem duysa beni evlatlıktan reddederdi herhalde.

"Bekle çantamı alıp geliyorum." Koşturarak sınıfa gittim ve çantamı aldım. Birkaç dakika içerisinde aşağıya geri inmiştim. Sınıftan kimse beni umursamamıştı. 

Pitosumdan bir ısırık aldıktan sonra çantamı sırtıma attım. "Hadi gidiyoruz." 

Önce Ozan çıktı. Gayet başarılıydı. Hiçbir yerini yırtmadan tel örgüyü geçti. Ardından da aşağıya zıpladı. Yere düşüşünü duymuştum. 

Hay Bismillah, diyerekten ben de bankın üstüne çıktım. Zorlanarak da olsa telin oraya vardım. Pantolonuma zarar vermeden telin diğer tarafına geçtim. Yalnızca duvardan atlamak kalmıştı.

Becerememiştim.

Kıçımda müthiş bir ağrıyla kaldırımda oturuyordum. Caddedeki insanlar bana bakıp güldüler. Hızla ayaklandım fakat bu popomdaki ağrıyı daha da kötü hale getirmişti.

"Beceriksizlikte dünya markasıyım. Since 1996." 

"Fena değildi." Sırtımı sıvazladı. "Hadi gidelim."

"Duuur!" Telefonumu çıkardım. Ozan'ı yanıma çekip birkaç poz fotoğraf çektim. Retrica bile beni kurtarmıyor anasını satiyim.

"Bu ne içindi şimdi?" Ozan gözlük camlarını düzeltti. Soğuktan titredim.

"Okuldan kaçtığımın kanıtı. Annem duyarsa ölürüm ama evde kız kardeşime fena hava atıcam." ve Aysel'e. Kanıt fotoğraflarından hepsini kullandığım sosyal paylaşım sitelerine ekledim. İnstagram'da anında bir beğeni ve yorum geldi. 

Beğeni: Tncy96 
Yorum: KıreyziboyEfe: Nasıl çıktın la dışarı????? 

BoraWhere stories live. Discover now