B-29

57.7K 2.4K 209
                                    

Yazarın Notu: Veee uzun zamandır bahsettiğim Ozan'ın Bora'yla tanışmadan önceki hayatıyla ilgili olan hikayeyi yayımladım! (uuu bayağı uzun 1 cümle oldu askdjaf) 
Profilimde hikayeyi bulabilirsiniz ^^ 

Öpüldünüz :*

Mümkünse

Kusmuk içindeyken düşünme yetinizi kaybediyorsunuz. Çoğu zaman düşünme yetim yerinde olmuyor gerçi. Benim için fazla fark etmedi.

"Yeter." Sesim tüm salonda yankılandı. Irak salonu yarım yamalak aydınlatan ampulun tam altında durdu. Gözlerini pörtletti.

"Bu sikik bize mi bağırdı?" Kendi kendine konuşur haldeydi. Demir kollarını kavuşturdu. Yerinden sıçradı. Birkaç esneme hareketi yaptıktan sonra kolunu Irak'ın boynuna attı. "Sevgilisi az önce üzerine kustu, siniri normal."

Pekala, bu sevgili olayı sinirimi bozuyordu. Eğer Demir ve Irak benim 2 katım olmasalardı onlara iyi bir ders verebilirdim. Bu minyonlukla onlarla güreşebileceğimi sanmıyorum. Ben daha hareket edemeden onlar beni yere yapıştırmış olurlardı.

"Ozan, yürü gidiyoruz." Kusmuk onu sersemletmişti. Söylediklerimi sorgulamadan merdivende bir basamak çıktı. İkinci basamağı çıkamadan dengesini kaybetti. Kusmukla kaplı kıyafetlerimle Ozan'a sarıldım. Kusmuk, onun kusmuğuydu. Ozan'ı yukarıya doğru taşırken arkamdan yapılan esprileri duymamazlığa geliyordum.

Ozan'ın arkadaşları fazla neşeliydiler. Bu kadarını beklemiyordum. 

***

Bütün yol boyunca Ozan'ı sürüklemem, taksiye kucaklayıp bindirmem -o öküzü taşıyacak gücü nereden bulmuştum acaba- şoförün kusmuklu kıyafetime ve bana olan bakışlarını çekmem gerekse de sonunda bay sarhoşu eve ulaştırmıştım. Bana çocukluğunda köpeğiyle yapıktıklarını anlatıyordu. Bir ara kızın tekinden bahsetti. İki kızdan bahsetmiş de olabilir. Onu dinlemiyordum.

Okyanus balkonda bekliyordu. Kapıyı çalmama gerek kalmadan açtı. Ozan hala kendinde değildi. Merdivenleri bana yaslanarak çıktı. Kötü koktuğumla ilgili söylendiğinde onun kafasını koparmamak için kendimi zor tuttum.

Okyanus kusmuklu halimize -Ozan'ı taşırken onun üzerine bulaştırmıştım- küfür etti. Abisini çabucak evin içine çekti. Kıyafetlerinin kusmukla hallederine değmeden Ozan'ı odasına götürdü. Eve böyle kusmuklu gidemeyeceğimden içeri daldım.  

Salon terk ettiğim gibi pis değildi. Odadaki her şey toplanmıştı. Öylesine güzel temizlenmişti ki oda parfümü kokusu benim iğrenç kokumu bana unutturdu. 

Yarım saat sonra, ben odanın içinde mal mal daireler çizerken, Okyanus elinde eşofman altı ve yeni bir kapanla geldi. Eşyaları elinden kibarca almayı planlamıştım. Ama o kafama fırlattı. 

"Teşekkür ederim!" Odanın ışık hızıyla çıktığında arkasından bağırdım. Oralı olmadı. Geri zekalı. 

Kusmuklu kabanımı ve kusmuklu pantolonumu çıkarıp fırlattım. Eşofman altını giydim. Bana büyük gelmişti. Bu şaşırılacak bir durum değildi. Ozan 1.80 falandı. Kıyafetleri ona bile uzun gelirken bana uzun gelmemesi olanaksızdı. 

Doğruca Ozan'ın odasına gittim. Kafamı içeriye soktum. Okyanus abisini örtüyordu. "Sonunda." diye mırıldandı. Başını kaldırdığında beni gördü. Tepkisiz kaldı. Derin bir nefes alarak konuşmaya hazırlandı. Nerede olduğunu fark edince eliyle dışarıyı gösterdi. 

Koridorda geri geri yürüdüm. Okyanus'un ne diyeceğini merak ediyordum. 

Hışımla odadan çıktı. Kapıyı kapattı. Alçak ses tonuyla konuşmaya başladı: "Sen ne bok yediğini zannediyorsun?"

Beklediğim tepki bu değildi. Kendime savunma hazırlamaya çalıştım. Fakat Okyanus'un beni dinlemeye niyeti yoktu. 

"Önce seni öptüğümde karşılık veriyorsun, bana ilgi gösteriyorsun. Sonra birden 'ah böyle bir şey olamaz' ayaklarına yatıp siktir olup gidiyorsun. Ben bunları hazmetmeye çalışırken telefonuma mesaj atıyorsun." Cebinden telefonunu çıkardı. Mesajı okurken ses tonu yükselmişti, aşırı yükselmişti. "Nefret etmeni istemiyorum. Benden nefret etmen bu dünyada en son istediğim şey. "

İşin doğrusu ne istediğimden emin değildim. Hiçbir zaman olmamıştım. İsteklerim sürekli değişirdi. Bir düşüncede uzun zaman takılı kalmazdım. Tutarsız davranıyordum. 

"Cevap vermeyi düşünüyor musun?" diye sordu. Dişleri titriyordu. Elleri gibi. Bütün vücudu gibi. Tipik bir sinir krizi geçirdiğinde karar kıldım. Ozan Okyanus'un sinir krizlerinden bahsederdi. Birazdan mutfaktan bıçağı kaptığı gibi gelip beni doğrayacaktı. 

Okyanus'un anlattıklarına döndüm. Okyanus'u istiyordum. Sonra istemiyordum. Sonra yine istemiyordum. Bir ara yine istedim. 

Şu an ne istediğimi bilmiyorum.

"Eee...." Saçmala bir şeyler. "Ya bak...." Hadi Bora ilk defa yapacağın bir şey olmayacak. "Okyanus bak..."

"Dinliyorum." Kollarını kavuşturdu.

Dinlediğini biliyorum yalnızca benim söyleyecek bir şeyim yok. 

"Ben bir erkeğim." Aferin Bora, çok zekice bir tespit yaptın.

"Emin değilim." Okyanus duvara yaslandı. Dalga mı geçiyordu ciddi miydi anlayamadım. Sözleri kaşlarımın çatılmasına sebep oldu. 

"Nasıl emin değilsin?"  

"Erkek. İstediğin şeyden emin olman gerekmez mi?" Doğru bir noktaya parmak basmıştı. Ancak bilmediği şey erkeklerin gerçekten ne istediklerini bilmedikleriydi. Biliyormuş gibi davranırlardı. Fakat bilmezlerdi. Biri erkeklere 'sen erkeksin ne istediğini biliyorsun' dediğinde hepimiz 'tabi ki' derdik. Nah biliyoruz. Hiçbir bok bildiğimiz yok. Erkek kelimesi sadece bizi gaza getirirdi. Özellikle beni. Okyanus'un yapmaya çalıştığı şey tam olarak oydu. Beni gaza getirmek.

Lanet kaşar başarmıştı.

Duvarda onu sıkıştırdım. "Ne istediğimden eminim."

Büyük ihtimalle Okyanus'u öpmek içeride abisi varken pek mantıklı bir hareket değildi. Ama yapmıştım. Gaza gelince ne yapacağım belli olmuyordu.

Bir günde 2 kez. Vay canına.

 Geri çekilmemle aklımın yerine gelmesi bir oldu. Harika, Ceylin'e ne diyecektim. 

Okyanus alnını benimkine dayadı. Titremesi durmuştu. Gözlerinin içine baktım. "Okyanus..."

"Evet?" Böyle sessiz konuşunca acayip güzel bir şeye dönüşüyordu.

"Ceylin'den ayrılamam." 

Suratıma bir tane yapıştırdı. 

Bunu hak etmediğimi söylemiyorum. 

"Aaaaaağğğ" Yanağımı avuşturdum. "Acıdı." 

"Sen ne dediğinin farkında mısın?" Odasına kaçmaya çalıştı. İzin vermedim.

"Beni dinlemiyorsun bak."

"Ceylin. Ceylin. Ceylin. Anladım." Göğsüme yumruk attı.

"Dur bir yahu, bitirmedim." 

Durdu. Kendini yeniden tamamıyla duvara yasladı. Saçına dokunmak istedim ama izin vermedi. 

"Ondan ayrılamam. " Suratını buruşturdu. "İlk ilişkimi mahveden ben olmak istemiyorum."  

Okyanus beni itekledi. Devamını dinlemeden odasının kapısını açtı. Girmeden bana son bir kez baktı. "Bora sen düşündüğüm gibi biri değilsin. Mümkünse siktir olup git. Bir daha suratını görmek istemiyorum." 

BoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin