DOKUZUNCU BÖLÜM / 2.KISIM

6.8K 564 58
                                    

SEVGİLİ KIZIM ESRA'YA...ÇİZDİĞİN GÜZEL RESMİ KİTAP KAPAĞI OLARAK  HEDİYE ETTİĞİN İÇİN TŞKRLER...


                         DOKUZUNCU BÖLÜM / 2.KISIM

ELA

Salondaki yemek masasına iki kişilik servis açılmıştı, ama Kerim ortalarda yoktu.Etrafa bakındım.Büyükçe ekran televizyon ve ona bağlı oldukça karışık ve heybetli görünen sinema ve ses sistemleri dışında, buradaki eşyalar da aynı zevkin ürünü gibiydi, gösterişten uzak ve rahatlık ön planda tutulmuştu.Doğal taştan yapılmış gibi görünen şöminede neşeli bir ateş, serinlemiş havayı yavaş yavaş ısıtıyordu.

Ellerinde ekmek sepeti ve su sürahisiyle içeriye giren Kerim ve beraberinde gelen orta yaşlı bir kadın, taşıdığı çorba servisini masaya yerleştirdi.

"Ela, bu Fatoş abla, en güzel yemekler ondan sorulur."

Kerim'in şakacı takdimi kadının mahcup bir şekilde kızarmasına yol açtı:

"Sağ olasın Kerim, ama bu akşam biraz aceleye geldi.Kusura kalmazsınız artık."

"Aşk olsun Fatoş abla, gördüm, döktürmüşsün yine." diye güldü.

"Hoş gelmişsiniz Ela hanım.Yayla çorbası sever misiniz?"

Gülümsedim:

"Evet, hem de çok.Ellerinize sağlık."

Kerim'le yerlerimizi aldığımızda, Fatoş hanım çorbalarımızı tabaklarımıza koydu ve "Afiyet olsun" deyip çıktı.

"Evin çok güzel, tabi görebildiğim kadarıyla." dedim sessizliği kırmak adına.

"Ben de çok seviyorum, dedi Kerim, aslında dağ evi niyetine almıştım, yazın sıcağında kaçıp kafamı dinlemek için, ama ne mümkün...Aşağıda yarı bodrum bir kat daha var.Orayı stüdyo olarak düzenledim,sözüm ona kendim için.Gerçi Can'ın İstanbul'daki villasında tam donanımlı bir stüdyo var, ama çocuklar burayı çok seviyorlar.Yeni albüm hazırladığımız zamanlar buraya kapanıyoruz.

Fatoş abla bize yemek yetiştirecek diye helak oluyor."

Yemekte zorlanıyordum.Kerim ise oldukça acıkmış görünüyordu.Yine de kadının bize sürekli taşıdığı köfte, pilav, salata ve börekten azarcık da tatsam, doyduğumu hissettim.Basit şeylerden konuşup, yemeğin sonunda Fatoş hanıma teşekkür ettik.

Masadan kalkınca Kerim elimden tutup sabırsız ve muzip bir gülümsemeyle:

"Gel, sana bir şey göstermek istiyorum." dedi.Sanki yeni oyuncağını bir an önce paylaşmak isteyen bir çocuk gibiydi ve bu hali beni yine gülümsetti.Ne kadar sık gülümsüyordum bu adamın yanında...

Salonun bitişiğindeki daha küçük bir odanın kapısını açtı.Tam karşıdaki pencerenin altında bir divan ve onun önünde, üstünde laptop bulunan bir sehpa vardı.Ama odadaki tüm eşya bunlardan ibaretti, çünkü bütün duvarlar cam vitrinlerle düzenlenmişti.Rafların bir kısmı kitaplarla kaplıydı, ama daha büyük bir kısmı adeta bir CD hazinesi gibiydi.Zengin film koleksiyonunun yanı sıra, raflar sonu gelmez müzik CD'leriyle taşıyordu.Burada her tür müzik vardı.

"İnanılmaz..." diye mırıldandım hayranlıkla: "Bu kadar çeşit, müzik mağazalarında bile yoktur.Rock yaptığınız halde bütün bunları dinliyor musun gerçekten?"

"Evet, dinliyorum.Müziğin sonu ve sınırı olmamalı.Ayrıca her türün kendine has güzelliğini keşfetmek ayrı bir zevk."

Söyledikleri beni büyüledi.Bu sözler kendi fikirlerimin yankısıydı adeta:

ELA'YA  KARŞI  ELA  ("YÖRÜNGE" SERİSİ  1) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin