~26~

28 1 0
                                    

Adnan camdan içeri giriyordu.
"Mal mısın Adnan?" kafasını bana çevirdiğinde sinirli olduğunu anladım. Sen neden sinirlisin abi?
"Sen ne diye kafandan senaryolar kurup kendi kendini depresyona sokuyorsun salak?" kaşlarımı çatarak Adnan'a bakıyordum.

"Ne anlatıyon sen ya? Ne seneryosundan bahsediyorsun? Aklımdaki şeyin gerçek olduğunu sende bende ve o Didem cadısı da biliyoruz." elini çalışma masama vurarak bağırdı.

"O aklındaki şeyin gerçek olmadığını biliyorsun!"  yataktan fırlayarak karşısına geçtim. Fatih gitmişti belki ama kızlar hala evdeydi.

"İnanmıyorum sana! Sen Didem'le birlikte oldun ve bu düşüncemin tersini kanıtlayacak bir delilin yoksa boşuna ağzını yorma Adnan!" kafasını iki yana sallayarak bana doğru gelmeye başladı.

Korkutucuydu ama geri adım atmayacaktım. Hem beni aldatıp hemde bana sinirlenemezdi.
"Ben Didem'le birlikte olmadım Melis!" hala üstüme gelirken tam burnumun dibinde durdu. Kafamı kaldırıp yüzüne bakmak istesem kafası eğik olduğundan dudaklarımızın değmesi muhtemel. Geri adımda atmak istemiyorum. Hızla onu ittirdim. Sadece hafifce sendelemişti.

"Beni delirtiyorsun! Bana inanmıyor musun? O zaman inanma! Sen yorulduysan bende yoruldum. Sevgime inanmıyorsun söylediklerime inanmıyorsun o zaman bizim birbirimizle geçirecek günlerimiz buraya kadarmış Melis! Kendine iyi bak!" kapı açılınca neredeyse taşacak gözyaşlarımı durdurdum.

"Neler oluyor burda ne bağırışıyorsunuz?" Dilara içeri girince arkasından Ela'da girdi.
"Yine mi sen?" ikisinide takmadan Adnan'a geri döndüm.

"İyi! Sende kendine iyi bak Didem'le mutluluklar." kollarımı birbirine bağlayarak ona dik dik baktım.

"Beni sen gerçekten tanıyamamışsın. Yalan söylemeyeceğimi ya da bir konuda bu kadar ısrar ettiğime göre doğru söylediğimi bilmen gerekirdi."

"Sende bana gitmeden önce bir kere şans verseydin bu zamanda yada geçmişde o zaman anlardın seni ne kadar sevdiğimi neden öyle yaptığımı anlardın. Ama her şey için çok geç değil mi Adnan?"

Ben kendi kendime söz verdim Adnan için akan bu gözyaşlarımın hesabını bir gün ödeyecek diye. Bunu da beni severek ödeyecek Adnan hemde beni çok severek. İçimden kendime verdiğim bu sözü hatırlatarak sözümü tutmaya devam ettim.

"Geçmiş veya gelecek. İkisinde de sen bana yalan söylediğine göre dinleyecek pek de birşey yokmuş. Yalandan başka." kafamı iki yana salladım.
"Yalan olmayan güzelliklerse benim dilimden dökülenlerde değil gözlerimdeydi. Sen benim gözlerime aşkla baksaydın beni seviyor olsaydın yalanı değil aşkı görürdün. Sevmeyen birine tabi bunları söylemekse benim cahilliğim."

"Belkide sevginde yalandır." bu sefer sinirlerime hakim olmam zor olacak.
"Sen kimsinde benim sana olan sevgimi sorguluyorsun be! Benim sevgim yalan olsa her gün seni düşünmezdim. Her gün yeniden sana aşık olmazdım. Sen başka kızlarla gezip tozarken ben yine seni seviyordum senin bunu anlaman bu kadar güçse beyninde sorun vardır demek ki! Ben seni seviyorum Adnan! Beni bir başkası öptü diye senden özür dilemek için seni ararken sen başka kızların koynundasın ama ben seni hala seviyorum neden biliyor musun çünkü ben hala safım. Saf aptalın tekiyim!" gözümden akan yaşı silme gereği duymadan odadamdan dışarı hızla çıktım.

Vanslarımı giyerek hızla koşmaya başladım. İlacım yoktu, ağlıyordum hatta koşuyordum tekrar krize girme olasılığım %85, cebimde param da yok, telefonum yanımda değil birini arayamam ve ben hala saf gibi koşuyordum. Şurda düşüp ölsem kimsenin ruhu duymaz. Artık ölmeyi de umursamıyorum. Kendime verdiğim sözü tutamadan öleceğimi bilmek üzüyor sadece beni.

Aşk YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin