~24~

11 3 0
                                    

Melis'in odaya alınmasının üstünden üç gün geçmişti ama hala hiç tepki vermemiş, verilen ilaçlara da yanıt vermiyordu. Bitkisel hayattaydı resmen. Kalbi atıyor ama gözlerini açamıyordu. Bense başından bir an olsun ayrılmıyordum. Her gün elini tutuyor, olup biteni anlatıyordum, alnından öpüyordum. Ve her gün düzenli olarak Ela ve Dilara tarafından odadan atılıyordum. Yine yanındayım yine elini tutuyordum.

"Artık uyan güzelim. Minik gözlerini görmeye ihtiyacım var. Bende nefes almakta güçlük çekiyorum. Uyanman gerek. Kendin için değilsede benim için, ailen için, kardeşlerin için uyan." kapının açılmasıyla baygın bakışlarımı kapıya çevirdim.

"Çık dışarı." bu sözleri söylemekten bıkmamıştı galiba. Ayaklanarak Melis'e yaklaştım ve her gün yaptığım gibi alnından öptüm. Uzaklaşmadan önce de "özledim seni uyan." demiştim. Ela homurdandığında gözlerimden uyku akarken kapıdan çıktım.

Ela'dan

Melis'in yanına ilerlediğimde Adnan'da kapıdan çıkıyordu. Melis'in gözleri kapalıyken daha da sıktığını görünce yanına koştum.

"Melis! Kardeşim uyandın mı? Uyan! aç gözlerini yanındayız." biraz daha sıktıktan sonra gevşetti.
"Doktor! Melis kendine geliyor." yatağının başlığında ki hemşire çağırma düğmesine bastım.
"Burdayım canım kendine gel." elini tuttuğumda elimi sıktı. Gülümsedim. Melis güçlüydü biliyordum.

"Bir sorun mu var?" doktor içeri girdiğinde gülümsedim. Doktoruda yakışıklı he.
"Elimi sıktı ve gözlerini kıstı. Ama hala açmadı gözlerini." Melis'e baktığımda yanına oturdum.
"Biz bir bakalım." diyerek beni arkaya ittiler resmen.

Yakışıklı dedik böğrümüze bastık be bir de itiyor.
"Tepki vermeye başlamış, bizi duyuyor da olabilir ama kendine gelmesi biraz daha zaman alabilir." diyerek odadan çıktılar. Duyuyor olabilir dedi.

Adnan'ı duymuş olabilir. Ne demişdir diye düşünüyordum ki elimi tutan eli gevşedi. Ara sıra mı tepki veriyon kızım? Odadan çıkarak Dilarayı aradım. Kıyafet almaya gitmişti eve.

"Ela?" nefes nefese kalmış sesi kulağımı doldurdu.
"Nerde kaldın kızım?" kafamı sağa çevirdiğimde Dilara'yı gördüm.
"Geldim." demesiyle yanımda bitmişti.
"Melis tepki verdi." yeşil gözleri yerinden çıkacakmış gibi pörtledi.
"Nerde şuan uyandı mı?" Dilara'nın konuşmasıyla doktorlar tekrar geldi. Bize birşey demeden odaya girdiklerinde bizde telaş yapıp odaya girdik.

"Melis?" şaşkınlıkla ağzımızdan Melis'in ismi döküldü.
"İnanmıyorum." Dilara da konuştuğunda doktorlar bizim önümüze geçti.
"Adnan nerde? Onu görmek istiyorum." Melis yerinde debelenirken doktorlardan biri onu tutmaya çalışıyordu.

"Sakin olur musun Melis. İşimize engel oluyorsun." Melis kolunu çekerek kısık olan sesiyle bağırmaya çalıştı.
"Adnan nerde dedim!" öksürmeye başlayınca doktor hemen havayı taktı ağzına.
"Boğazınız tahriş oldu ve bağırmanız çok sakıncalı." havayı çıkardı Melis.

"Ela Adnan nerede?" gözler bana dönünce dudağımı büzdüm.
"Ne biliyim ben. Gelmedi buraya." Dilara çaktırmadan beni dürttü.
"Neden yalan söylüyorsun?" omuz silkerek önüme döndüm.
"Yalancı! Burdaydı yanımdaydı elimi tuttu, alnımı öptü. Sesini duydum." ses tonu kırılmış geliyordu. Bir ihtimal benim dediklerime inanmış olmalı.

Melis'den

Kafamı sallayarak gözlerimin dolmasına engel oldum.
"Bana doğruyu söyleyin. Yanıma geldi mi?" konuşurken bile boğazım acıyor bense bağırıyorum.
"Melis gelmedi diyorum doğru söyleyini mi var bunun?" inanmıyorum. Hayal değildi. O burdaydı. Onu hissettim. Hep yanımdaydı.

Aşk YenidenTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon