~18~

49 3 0
                                    

Telefonumun çalmasıyla sövmeye başladım. Olum bu saatte kim arar beni ya.

Telefonu yastığımın altından alarak bakmadan açtım.

"Ne var?" diyerek gözlerimi kapattım. Abi saat daha yeni yedi buçuk olmuş.
"Ne var mı? Kapatayım ben istersen?" oha lan bu Adnanmış. Yerimden hızla doğrularak kendime çeki düzen verdim.

"Adnan ben bakmadan şey yapınca öyle bir cevap verdim. Sen olduğunu bilseydim valla öyle demezdim. Ya off özür dilerim Adnan-" hızlı hızlı konuşsamda anlaşılır konuşmuştum galiba zaten lafımı da böldü.
"Tamam Melis nefes al bir." demesiyle derin bir nefes aldım.

Bana güldüğünde çıkmamızın ilk sabahında bir insan bu kadar saçmalar mı diye düşündüm. Ya ben insan değildim ya da biz denişik bir çiftiz.

"Ama Adnan ya bu saatte uyandırılır mı bir insan ya. Saat daha yeni yedi buçuk olmuş." diyerek kafamı tekrar yastığa bastırdım.
"Buna alışmalısın canım çünkü ben saat yedide kalkan bir insanım. Evlenince ne olcak sence benden önce uyancaksın yani saat altı, beş buçuk gibi uyanırsın artık benden kahvaltıyı bekleme yani saat yedi oldu mu benim kahvaltım hazır olacak bu bö-" daha fazla konuşurdu da ben dayanamazdım galiba.

"Adnan daha dur bismillah ya ne beş buçuğu ya. Öldürsen uyanamam ben o saatte." diyerek gözlerimi kapattım.
"Çabuk yataktan kalk kahvaltı hazırla geliyorum." dedi ve çat diye kapattı.

Fatih derken Adnan mı oldu. Dilara bana baya bir kızacak galiba.
Hızla yataktan kalkarak banyoya geçtim.

Elimi yüzümü yıkayarak mutfağa hızlı bir geçiş yaptım. Ne hazırlayacağımı düşünürken internetten birşeyler baktım.

*

Masaya bir bakış attım sanki olmamış gibi ama ilk yapış için idare eder.
Zil çaldığında koşarak kapıya gittim. Elinde poşetle gelmişti. Yanağıma sıkı bir öpücük kondurdu.

"Günaydın sevgilim." diyerek elindekileri elime tutuşturdu.

Direk kendini salona attı. Kendimi kocam eve gelmiş gibi hissettim. Simit ve poğaça vardı poşette. Onlarıda kestim ve tabaklara koydum.
"Kahvaltı hazır Adnan." dediğimde arkamı döndüm ki kapının ordan bana bakıyordu.

"Kızlarıda kaldır." dediğinde korkuyla geri çekildim.
"Lütfen bana bunu yapma. Beni keserler." birşey demeden masaya oturdu.
"Kızları kaldır." dedi ve bana yandan bir bakış attı.

"Adnan neden bana eziyet çektiriyorsun. Yapamam ya öldürürler diyorum." sinirle bana yandan bir bakış attı.
Elimi kaldırdım ve onu susturdum.
"Gidiyorum." dedim ve merdivenlere ayağımı çarpa çarpa çıktım.

Derin nefes alarak Dilara'nın odasına girdim. Ama odaya girmemle şok geçirmem bir oldu. Kahkaha atarak telefonuyla uğraşıyordu.

"Dilara?" dediğimde bana gülerek döndü. Gülmekten gözleri dolmuştu.
"Aa günaydın Melis. Ne işin var bu saatte?" dediğinde sinirle soludum.
"Senin ne işin var bu saaatte?" omuz silkerek telefonuna döndü.

"Kahvaltı hazırladım aşağı in." dedim ve kapıya ilerledim.
"Neden?" sinirle döndüm bu sefer. Ne demek neden ya.
"Neden olabilir Dilara. Kahvaltı hazırladım işte uğraştırma gel." dedim ve sinirle çıktım. Bu sinirle Ela'nın odasına da giremem.

Kapıyı yavaşça açtım ilk kafamı soktum. Tabi içerisi tam gözükmüyor.
Yavaşça girdim. Ama sinirlerim yine tavan yaptı. Bunlar niye bu saatte uyanık ya.
"Uyanık olduğuna göre kahvaltıya gel. Size kahvaltı hazırladım." diyerek göz devirdim. Ela elindeki telefonu bırakarak bana doğru güldü.

Aşk YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin