~4~

75 5 2
                                    

Dün eve gelince uyumuştum ve şuanda pek uyku tuttuğu söylenemez. Saat sabahın 07.37'si ve ben kös kös tavana bakıyorum. Telefonumu elime aldım ve Irem'e mesaj yazmaya başladım. Olup biteni anlattım ve yataktan çıktım.

Lavaboya giderek elimi yüzümü yıkadım. Ses çıkarmamaya özen göstererek mutfakta birşeyler hazırlamaya başladım.

Çatallarıda yerine koydummu işte herşey tamamdır. Sırada kızları kaldırmak kalıyor. Biraz erken kaldırcam ama yapacak birşey yok. 10.00'da erken bir zaman degil o kadar oyalanarak yaptım kahvaltıyı. Telefonumda şarkı açarak mutfaktan çıktım.

İlk bizimkileri kaldırmaya başlıyım bari. Dilara'nın odasına girerek ona seslendim. Camları açarken ve perdesini çekerken "hopp Dilara kalk artık." seslenişim ardından bir mırıltı çıktı ve arkasını döndü. Öyle mi Dilara? Sen istedin bunu.

"Valla sen bilirsin birazdan Fatih burda olurmuş. Seni almaya gelicekmiş sen o gelene kadar hazırlanabilir misin bilmem ama seni bu tiple görünce ayaklarını götüne vura vura kaçac-" derken ayağa kalkıp lavaboya gitmesi bir oldu.

Dilara tamam ama en zoru Ela. Ela'yı biriyle kandıramayacağıma göre onu en sona bırakmam gerek. Direk aşağı inerek Yağmur'ların odasına girdim.

"Kızlar kahvaltıya Furkan ve Enes'i çağırdım haberiniz olsun. Sonra bize niye haber vermedin bizi bu tiple görmesine nasıl izin verdin fela-" bunların ki daha kolay oldu diyebilirim. Lafımı tamamlayamadan kalktılar. Hemen lavaboya gittiklerinde bende odadan çıktım.

Onları lavabonun önünde görünce sırıttım. "Üzgünüm kızlar kalkmanız için bu yalanı söylemem gerekdi." dememle bana sinirle bakmaları bir oldu.

"Hey bakmayın öyle ama. Onları söylemem gerekiyordu yoksa kalkmazdınız." ellerimi kaldırıp söylediğim bu cümle üzerine benim peşimden koşmaya başladılar.

Ben onlardan kaçarken ki o üçünden nasıl kaçabilirim? Diğeri Ela galiba lavaboda olduğu için o yok. Olsada uğraşmaz her halde çünkü onu bu yalanla kandıracağım kişi yok. Kendi bu sese kalkmış zaten.

Beni yakaladıklarında hep birlikte gıdıklamaya başladılar.
"Hey ama yapm-" gülmekten konuşamıyordum. Nefes nefese kalmış hatta arada nefesimi geri yutuyordum. Öksürmeye başladığım sırada kapı çaldı. Bizden kimse açmayınca tekrar çaldı.

Ela lavabodan çıkarak kapıyı açtı.
"Çok mutlusunuz galiba? Hastamızda iyileşmiş ama şimdi de gülmekten ölecek." gülerek söyleyen kişiye baktığımda. Didem cadısı olduğunu gördüm.

Ben hala gülerken görüş alanıma Adnan girdi. Hemen ciddileştiğimde üstümü başımı düzelttim. Bana tebessümle baktı. Onun bu hareketlerine biraz alınsamda onun bana karşı birşeyler hissetmediğini biliyordum. Şuanlık.

"Turp gibi Melis maşallah." Didem'e gerçek bir gülücük gibi görünmesini sağladığım gülümsememden yolladığım da Adnan "günaydın." dedi bana bende ona en içten gülümsememle "günaydın." dediğimde bu anı bozan tabikide pis kaşar kız oldu.

"Ee hadi gidelim." dediğinde ne dediğini anlamaya çalışdım. Ona hala mal mal bakarken açıklama yapma gereği duydu.
"Yemek yiyecektik birbirimizi tanımak için" ağzım açık bakarken hazır olmadığımı ve saatin erken olduğunu farkettim.

"Daha çok erken değil mi ya." Adnan bana gülümseyerek baktığında bende tebessüm ettim.
"Bu saat bize uyuyor ama istersen başka bir zamanda yapabiliriz?" Didem Adnan'ın elini tutarak sorduğu soruya sinirle ve sahtelikle cevap verdim.
"Olur canım bugün uyar ben hazırlanıp geliyorum o zaman." yerimden kalkarak hemencecik odama çıktım.

Aşk YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin