~11~

63 4 0
                                    

Balonlar güneşin önüne geçtiğinde güneş ışınları balonların içinden geçti. Çok güzel bir renk harmonisi olduğunda hayran kaldım. Ağzımdan "çok güzel." kelimesi kaçtığında şaşkınlıkla elimi ağzıma götürdüm.

"Duydum konuştun! Konuştuuun!" heyecanla bağırdığında sinirle homurdandım.
"Bilseydim bu kadar sevineceğini daha önceden konuşurdum." gözlerimi devirdim ona bakarak. Cidden bu kadar mı gevezeydim? Neden konuşmadan edemedim ki?

"Neyse yemek ısmarlarım sorun değil." diyerek omuz silktim.
"Yemek artı bir günlük hizmetçim. Ah her zaman hizmetçim olsun istemişimdir." elini kalbine götürerek benim taklidimi yaptı.

"Bugün galiba beni sinir etmek için çalışıyorsun Adnan!" sinirle tısladım ve yerimden kalktım.
"Belki de. Her neyse hizmetçiliği istediğim bir gün yaptırırım." dediğinde omuz silktim kendi bilir benim de işime gelir.

Arabaya ilerlediğimde kapıyı açmaya çalıştım ama açılmadı. Ona döndüğümde anahtarları göstererek güldü.
"Aç şu kapıyı." omuz silkti. Konuşmuyordu.
"Açsana kapıyı." tekrar omuz silktiğinde dişlerimin arasından tısladım.
"Açar mısın şu kapıyı arkadaşım." keyifle gülümsedi ve arabayı açtı.

Sinirle bindim ve sertçe kapıyı kapattım. Kapımı tekrar açtı ve bana doğru eğildi.
"O bir Honda civic nazik davran ona."

Ben ona dil çıkardım oda benim burnumu sıktı ve kapıyı nazikçe kapattı. Ah be araba hastalığı yok mu?

"Evine bırakıyorum seni?" emniyet kemerini taktı ve bana döndü.
"Çok iyi olur yoksa ben bugün sinir hastası olabilirim." dediğimde bana cevap vermeden benimde emniyet kemerimi takmak için üstüme uzandı. Ben daha ne kadar koltuğa sinebilirim diye düşünürken bana yandan bir gülümseme attı ve kemerimi taktı.

"Halbu ki ben seni bugün mutlu ettiğimi düşünüyorum?" dediğinde ona baktım.
"Bütün gün sinir edip son anda süprizle beni mutlu edemezsin." kafamı yaslayarak ona döndüm. Henüz arabayı çalıştırmamıştı. Ona bakmayı kestim.

"Her neyse artık gidelim." kafa sallayarak arabayı çalıştırdı.
Bugün neden böyle olduğunu anlayamadım. Sanki çok yakın iki arkadaşız, birbirimizle didişmeden duramayan iki yakın arkadaş gibi.

Ona sinir olsamda bu davranışları aslında çok da hoşuma gidiyor. Yüzümde yamuk bir gülümseme olduğunda hemen kendimi düzelttim.
Kırmızı ışık yandığı için bekliyorduk.
"Yemeğimi ne zaman ısmarlayacaksın?" ona döndüğüm de bana sırıtarak bakıyordu. Omuz silktim.
"Ne zaman istersen." dedim sonra torpido gözündeki telefonumu aldım.

"Bu akşama ne dersin?" ne meraklıymış yemek yemeye be. Tekrar omuz silktim. "Olur."
Vitesi üç'e aldığında bana baktı sonra önüne döndü.
"Sende amma tripçi çıktın. İstemiyorsan ısmarlama yemek." bana tekrar kısa bir bakış atıp önüne baktı.

"Off yok o yüzden değil istemez miyim? Ismarlarım yemek. Ben sana mesaj atarım adresi oraya gelirsin." gülerek kafa salladı.
"Ben alıyım seni ayrı gitmeyelim." kafamı sağa sola salladım.
"Yok benim bir işim var akşama ordan geçerim." bana baktı sonra önüne döndü.
"Ne işi?" boş ver anlamında kafa salladım.
"Önemli birşey değil boş ver." kafa salladı ve sustu.

Evin önü geldiğimizde "görüşürüz akşam." diyerek indim.
Kafamı eve doğru kaldırdığımda birinin telefonla konuştuğunu anladım.

Cebimden anahtarı çıkararak kapıyı açtım. Ayaklarımı çıkararak ayakkabılığa koydum.
"Ben geldiiim." bağırarak içeri geçtiğimde Ela bana sus anlamında baktı bende hemen sustum.
Telefonla konuşan Ela'ymış demekki.

Aşk YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin