9. Bölüm

6.3K 504 109
                                    

Selen'in parmakları amfiye bağlamış olduğu elektrogitarının klavyesi üzerinde yağ gibi kayarken mükemmel bir solo atıyordu. Geçen hafta evlerine büyük bir karşılama töreniyle gelmiş olan piyanonun başında da Alex vardı. Önündeki nota ve akorlara göre Selen'in çaldığı parçaya eşlik etmeye çalışıyordu. Normalde şarkıda piyano yoktu ama müzik konusunda kendini geliştirmek ve alışmak için bir haftadır piyano geldiğinden beri Selen'e eşlik ediyordu. En azından tamamen bugünün müzik kültürünü yakalamak istiyordu. Sevebilmek istiyordu. Ne kadar gürültülü gelse de alışacağına inanıyordu. Hoşuna giden tınılar olduğunu kabul etmek zorundaydı.

Eğer mutfakta oturuyor olmasaydı Çiğdem'in kapı zilini duyması mümkün değildi. Müzik o kadar yüksekti ki, televizyondan gelen orijinal şarkı bir yandan, Selen'in gitarı bir yandan, Alex'in piyanosu bir yandan...

"Adam geldi, sen hala şamatadasın Alex," diye çocuğuna söylenen bir anneymişçesine gidip kapıyı açtı. Kapıyı açar açmaz, günışığı gibi ışıldayan Kerim'le yüz yüze geldi. Gelen gürültüye onun da biraz şaşırmış olduğu halinden belliydi. "Merhaba! Guitar Hero partisi mi veriyorsunuz evde? Ne güzel hiç hatasız çalıyor kim çalıyorsa," dedi neşeli ve enerjik bir şekilde. Çiğdem nazikçe gülümseyerek sinsice "Yok. Onur piyano, Selen gitar çalıyor altyapının üzerine. Bence bu iltifatınızı onlara da söylemelisiniz çok mutlu olacaktır," diyerek geç de olsa arabada basılmalarının intikamını Selen'den almış oldu.

Fakat Çiğdem Kerim'in gözlerindeki o heyecan pırıltısını bir saniyeliğine görse de, pırıltı kayboluverdi. Alex yaptıkları konuşmadan kızlara bahsetmemişti. O yüzden Kerim'in çat pat Selen'den ümidi kestiğinden haberi yoktu Çiğdem'in. Alex ilk defa bir şeyleri kızlara söylememişti. Şimdilik Kerim'le aralarındaki arkadaşlığın kendine özel olmasını istiyordu. Burada o anlamda çok yalnızdı. Selen bir erkek arkadaşın sağlayacağı her türlü şeyi sağlasa da, neticesinde o da bir kızdı. Her şey bir yere kadardı.

"Gerçekten güzel çalıyorlarmış. Selen Hanım'ın böyle gitar çaldığını bilmiyordum," diye mırıldandı Kerim nazik ama kırgın gülümsemesini korurken. Çiğdem ise sinsi ifadesini bozmadan "İçeri geçmek ister misiniz? Onur hazır aslında ama isterseniz size içecek bir şeyler ikram edebiliriz?" diye sordu. Kerim reddetmek için dudaklarını araladı fakat sonra otomatikman kapandı dudakları. Bir süre durduktan sonra "Kısa bir süre için olabilir, sonra sete gitmeliyiz," dedi. Ayakkabılarını çıkarmaya yeltenirken Çiğdem hemen "Gerek yok buyurun," diyerek kapıdan çekildi. Kerim biraz tereddütle kızların evine girdi. Salona adım attığında Selen kendinden geçmiş bir halde gitarı öttürüyordu. Gitardan öyle sesler çıkarttırıyordu ki, sanki ciyak ciyak bağırıyordu. Tüm dikkatini gitara vermiş olduğundan Kerim'in salon kapısında olduğunu görememişti. Alex'in de arkası dönüktü.

Şarkının bol senkoplu* sonundan sonra bitimi bir hayli şanlı oldu. Selen keyifle "İşte budur bebeğim!" diye bağırarak başını kaldırdı. Kerim'i görünce gitarı, kırk beş derecelik açıyla havaya bakar vaziyette donakaldı. Alex de mutlulukla sırıtarak arkasını döndüğünde, Kerim'i görünce hemen ayaklandı. "Aaa geldin mi?! Hiç duymadık, kusura bakma. Biraz pratik yapıyordum da. Çok bekletmedim değil mi? İstersen hemen çıkalım?" dedi art arda.

"Yok, yeni geldim zaten. Ancak birkaç saniye sizi dinleme şansına erişebildim. Çok güzel çalıyordunuz. Daha önce hiç piyanoyla Joe Satriani çalındığını duymamıştım."

"Piyanoyla her şey çalınır. Selen geliyor musun, hadi, toparlan," dedi Alex kaş göz yaparak Selen'e. Selen dondurması verilmemiş çocuklar gibi surat asarak gitarını koltuğa bıraktı ve "Ben bugün gelmeyeyim Onur. Yarınki çekime gelirim. Çalışmam lazım hem," diye bahane sundu hemen. Alex Selen'i şöyle bir süzdükten sonra "İyi, sen bilirsin. Ben eşyalarımı alıp geleyim Kerim," diyerek içeri gitti. Çiğdem de kapının önünde ayakkabılarını giyerken Selen sabırla Kerim'in salon sınırlarını terk etmesini bekliyordu.

FIRLAMA PRENS (1)Where stories live. Discover now