23. Bölüm

5.9K 467 158
                                    

"Ölüyorum yorgunluktan!" Günlerdir aralıksız devam ettikleri çekim temposu inanılmaz yormuştu Alex'i. Alışkın değildi bu kadarına. Bir film için başrolde bu kadar uğraşılıyorsa dizi sezonunu hiç düşünmek istemiyordu. Arda nasıl katlanıyordu dokuz ay boyunca o yoğun tempoya, bilmiyordu. Çiğdem elbet alışacağını söylüyordu ama alışma fikri şu an için Alex'e çok uzaktı.

Çiğdem, odanın içinde sadece belindeki küçük havluyla gezinen sevgilisini yaramaz gözlerle süzerken yataktan sarkıttığı ayaklarını sallıyordu. Alex'in yorgunluğunu üzerinden atmasına yaptığı uzun küvet keyfi bile yetmemişti. Bu dünyaya ışınlandığından beri hiç küvete girmemişti. Zaten kızların evinde küvet yoktu ama Alex hep duş olayının güzelliğini dile getirip durmuştu. Küveti tercih etmeyeceğini söylemişti. Şimdi bugünkü yoğun programın üzerine odalarındaki şahane geniş küvet içinde bir saatten fazla keyif yapmıştı. Çiğdem onun gözlerindeki yorgunluğu görünce, ahlaksızca ona katılma teklifi bile yapamamıştı.

"Yemeğimizi yemiş olduğumuzdan ve daha kulübe gitmemize uzunca bir süre olduğundan mütevellit, keşke yorgunluğunu atmış olsaydın diyorum. Küvete bile gelmedim yani sırf sen yorgunluğunu at diye. Burada uslu uslu bekledim. Belki hayatımın aşkı gelir beni ödüllendirir diye," diye mırıldandı Çiğdem eliyle yatağın örtüsünü düzeltir gibi yaparak. Aslında yorganı okşar gibi seviyordu.

Alex ışık hızıyla Çiğdem'den tarafa dönüp dünyanın en enerjik insanıymış gibi gülümsedi. "Senin söylemen yeter prensesim. Hay hay!" Mükemmel bir reverans yaptıktan sonra Çiğdem'i elinden tuttuğu gibi kaldırıp, kendi çıplak vücuduna yapıştırdı. Kollarını sımsıkı ona dolayıp hemen dudaklarıyla onun dudaklarını buldu ve adeta esir aldı. Ne kadar gecelerini onunla beraber geçirse de yoğunluktan onu ihmal ettiğinin farkındaydı. Ona sarılacak takati bile bulamıyordu kendinde. Ve kendi döneminde bir adam kendisini bu kadar işe kaptırıp kadınını ihmal etse, o kadının kıyametler koparacağı kesindi. Ama Çiğdem çok sabırlı bir şekilde bekliyordu.

***

Yatak içerisinde ve yorgan altında yaşanan bol komikli dakikalardan sonra, az önce yorgunluktan şikâyet eden kendisi değilmiş gibi, bir kez daha, hatta iki kez bu işi yapası vardı Alex'in. Hala nefesi düzene girmediği halde Çiğdem'i kendi üstüne çekti. Onun güzel saçlarını okşayarak başını göğsüne yasladı. "Bak gördün mü, şimdi bir kere daha yıkanman gerekecek," dedi Çiğdem dalga geçer gibi. Alex güldü. "Bu sefer yalnız girmem. Ama yine bir saat takılırım banyoda."

Çiğdem başını kaldırıp Alex'in gözlerine baktığında Alex'in kaşları sinsice havalandı. Gene gülüştüler. "Hazırlanıp çıkmamız lazım yavaştan," diye mırıldanırken doğruldu Çiğdem. Alex onu belinden yakalayıp geri çekerken ufak bir çığlık attı.

"Gitmesek bu gece olmaz mı? Hazır üç gün aramız var, yataktan çıkmayalım bence," dedi Çiğdem'i boynundan öperken.

Çiğdem kıkırtılar eşliğinde "Millete söz verdik bu akşam çıkıp eğleneceğiz diye. Yarın bütün gün uyuruz," diyerek ikna etmeye çalıştı Alex'i.

"Ya ben gidip o sıkıcı müzikleri dinlemek istemiyorum," diye sızlandı Alex Çiğdem'i iyice sıkı sıkı tutarken. Şimdi de çıplak sırtını öpüyordu. "Öyle diyorsun diyorsun, sonra seni dans pistlerinden topluyoruz beyefendi."

Alex suçunu kabul ettiği için sustu fakat sırıtmasına mani olamadı. Çiğdem yataktan çıkarken onu tutmadı bile. Onun hazırlanmaya başlamasını izledi.

"Sen böyle geleceksin galiba?" Çiğdem hala yatakta çıplak bir şekilde oturmakta olan Alex'e baktı alaycı bir şekilde. Alex başını evet anlamında salladı. "Herkesin önüne böyle çıplak çıkacağım."

FIRLAMA PRENS (1)Where stories live. Discover now