14. Bölüm (Part 2)

7.6K 532 78
                                    

Kahve bardağını geri bırakırken Alex'in içeri girdiğini gördü. Hızlıca masaların arasından geçip gelerek yanına oturdu hemen. Elindeki devasa kitabı yan sandalyeye koydu. Gözlüğünü çıkarıp masaya bıraktığında Çiğdem'le hiç göz teması kurmamıştı. Çiğdem ise bir kez baksın diye gözlerinin içine bakıyordu.

"Heey?! Orada mısın? Niye bakmıyorsun?" diye sordu başını eğerek. Alex masaya koyduğu telefonunun ekranından başını kaldırıp Çiğdem'e baktığında onun şaşkınca kendisini süzdüğünü gördü.

"Bakmıyor değilim."

Alex durumu geçiştirir gibi omuz silkince Çiğdem iyice kıllandı. Sabahtan beri bir şeyler vardı bu çocukta. Normalde sabah beraber yatakta keyif yaptıktan sonra yemeğe gideceklerdi. Ama Alex resmen "Ya benim bir işim vardı şimdi hatırladım seninle öğleden sonra buluşsak olur mu?" deyip kaçmıştı. Çiğdem buna bir şey diyememiş mecburen kabul etmişti. Bir saat sonra mecburen Starbucks'a gitmek için kalkacaktı ve beyefendi şu kısacık bir saatin içinde göz teması bile kurmaya yeltenmiyordu.

"Pardon bir menü alabilir miyim?" Alex garsona seslendikten sonra çok çok kısa bir an için Çiğdem'le göz teması kurdu. Ve o kısacık arada Çiğdem'in cidden kızgın göründüğünü fark etti. "Alex, asabımı bozuyorsun bak. Sabahtan beri bu halin ne? Dün gece ne kadar güzeldik bir sorunumuz yoktu. Şimdi ne oldu? Hepsi o gördüğün rüya yüzünden. Söyle ne oldu? Ne gördün?"

Alex bir süre tereddüt ederek önüne bakındı. Sonra kitabı yanından alıp Çiğdem'le kendi arasına koydu. Hızlıca sayfaları çevirirken Çiğdem inanılmaz gerildiğini hissediyordu. Nedense görecekleri çok da hoşuna gitmeyecekmiş gibi hissediyordu. Alex kuşe kağıt sayfaları gürültülü bir şekilde hızla geçtikten sonra aradığı yeri bulunca sadece kısacık bir saniye için önündeki resme baktı ve ardından bakışlarını Çiğdem'e çevirdi. Sonra koca kitabı kaldırıp, bakması için Çiğdem'e çevirdi. "İşte bunu gördüm Çiğdem! Resmi görüyor musun? Oturan kadını, arkasında ayakta duran adamı?" diye sordu. Bakışlarını yandaki masalarda gezdirdi kimsenin bakmadığından emin olmak için.

Çiğdem resme dikkatlice bakmaya devam ederken git gide gözleri büyüdü. Çantasından bir ayna çıkarıp hemen resmin yanına koydu ve bir kendisine, bir de resme bakmaya başladı.

Resimde oturan kadın kendisiydi. Arkasında ayakta duran adam ise Alex'in ta kendisiydi!

Aradan geçen uzun saniyelerin sonunda aynasını yavaşça kapatıp çantasına geri koydu ve Alex daha fazla dikkat çekmemek adına kitabı kapatıp tekrar sandalyeye bıraktı. Ve az önce Alex'in tavırlarına ve halet-i ruhiyesine kızan Çiğdem, şimdi birebir aynı vaziyet içindeydi. "Rüyamda bir sürü kesik görüntünün arasında Catherine olduğunu sandığım kadının yerinde senin görüntülerini görünce ödüm patladı. Tüm bunları anlamak için geçmişi biraz öğrenmem gerekiyordu. Ben de kütüphaneye gittim ve biraz araştırma yaptım. Okuduğum yerli yayınlarda hiç Catherine fotoğrafı yoktu. Ben de yavaştan onun hiç resminin olmadığını düşünmeye başlamıştım. Ta ki giderayak bu İngilizce tarihi kitabı bulana kadar. Çiğdem bunlar ne demek oluyor? Nasıl o kadın sana benzeyebilir?"

Çiğdem şaşkın ifadesini korurken arasına yaslandı. Gözleri boşluğa bakar gibi donuktu. "Bir fikrim yok. Nasıl Monica Melodi'ye benziyorsa, bu da onun gibi bir durum bence. Sadece benziyoruz."

Alex 'yapma ama' der gibi kaşlarını kaldırarak Çiğdem'e hayret dolu bir bakış attı. "Benzerliği sen de gördün Çiğdem! Aynısıydı!" Rahatsızca yerinde kıpırdandıktan sonra bacak bacak üstüne attı ve tuhaf homurtular çıkarmaya başladı. "Ne güzel her şeyi unutup yoluna soktum, burada her şeyden ayrı bir hayat kurmayı başardım, şimdi içimdeki bu sıkıntıyla uğraşmak zorunda kalacağım."

FIRLAMA PRENS (1)Where stories live. Discover now