Geleceğe doğru - 37

24.4K 2.2K 319
                                    

Bu bölümden sonra, alıştığımız çağa geri dönüyoruz. Umarım, hikaye beklentilerinizi karşılıyordur. Varsa, eleştiri ve önerilerinizi duymak isterim. Ayrıca okuyan ve destek veren herkese gönülden teşekkür ederim...İyi okumalar, umarım bu bölümü seversiniz :)


Depoda yankılanan nefeslerin içinde dahi, onun nefesini ayırt edebiliyordu. Kanepede yavaşça dönüp, gölgelerin arasında, soğuk zemindeki incecik bir örtünün üzerinde uyuyan bedene baktı. Siyah tişörtünün altındaki karnı aldığı solukla belli belirsiz kalkıp iniyordu. Daha uzakta, duvara dayanmış iri adam, garip bir şekilde rahatsız edici olmayan horultularla kendinden geçmişti. Uyumaya karar vermelerinin üzerinden üç saat geçmiş ve güneş yüzünü ufuk çizgisinden göstermeye başlamıştı. Bir dakikalığına olsun uykuya dalabilmek için çırpındıysa da uyku tutmamıştı. Kollarındaki küçük çocuğa sarılıp, deponun kapısındaki çatlaklardan davetsizce giren rüzgarın huzur verici uğultusunu dinledi. Bu gece yeni bir yıl doğacak, diye düşündü. İlk geldiği zamanlar daha dün gibiydi, ne var ki bütün hayatı iki binli yıllarda geçmiş gibi hissediyordu.

"Uyuyamadın mı?"

Deniz'in sesiyle birlikte, yüzdüğü uzak hatıralardan uzaklaştı.

"Pek sayılmaz." diye mırıldandı.

"Ne düşünüyorsun?" Düşündüğü pek çok şey vardı; onu uykusundan eden, beynini bir adet kelepçe gibi yakalayıp sıkan, huzursuz eden...Ama çoğunu paylaşmaya hazır değildi.

"Buraya geldiğim ilk günleri." dedi. "Bu gece tam bir yıl olacak."

"Sesindeki hüzün canımı acıtıyor."

"Üzgünüm..." diye mırıldandı. Sesi hala hüzünlüydü.

Deniz, tavana bakan gözlerini, kanepede yatan kızın yüzüne çevirdi.

"Fark ettim de..." dedi. Yabancının rahatsızca kıpırdandığını ve horultularının öfkeli bir hal aldığını duyunca, sesini biraz daha alçaltarak devam etti. "Aramızda artık bir yaş var."

"Nasıl yani?" Deniz'in sesiyle birlikte sakinleşmiş, göz kapakları kapanmaya başlamıştı.

"Deliklerde zaman kavramı yok." diye açıkladı. "Dünya'da geçirdiğin bir yıl boyunca, benim için zaman durmuştu."

Hira, ister istemez gülümsedi. "Bu da artık bana büyüklük taslayamayacağın anlamına gelir." dedi. Sesindeki hüzün silinmeye yüz tutmuş, neredeyse neşeli bir hal almıştı. Deniz'in bu konuyu bilerek, onu neşelendirmek için açtığını fark etti.

"Bir yaş, bir yaştır." dedi ciddileşmeye çalışarak. "Hala benden küçüksün."

Güneş deponun derme çatma kapısındaki çatlaklardan içeri süzülmeye başlayana dek ortalıkta sessizliğin uğultusu dolaştı.

"Bugün güzel yerlere gitsek ya." dedi Hira kanepeden doğrulup, Deniz'in gün ışığı altındaki yüzüne, gözlerini kısarak bakarken.

"Nereye gitmek istersin?"

"Yılbaşını kutlayalım." dedi. "Burada insanlar, bu geceyi sevdikleriyle birlikte kutluyor. İlk geldiğimde çok özenmiştim." Geldiği ilk gün, kafenin camlarının ardında gördüğü, birbirine gülümseyen parlak yüzleri düşündü. "Hem ben ısmarlarım!" dedi kanepenin yanındaki çantadan bir aylık maaşını çıkarırken.

"İşte o zaman olur!" dedi yabancı uykulu bir sesle. Deniz,

"Beleşçi." diye mırıldandı. Hira, kendi dönemlerinde var olmayan bu kelimeyi, Deniz'in nerede duyduğunu merak etti.

KOLYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin