Loş odadaki garip tanışma - 2

75.9K 4.3K 382
                                    

Doğu Malikanesi'ne ilk kez gittiğinde, ılık bir perşembe gecesiydi. Malikanenin en üst katındaki yıldızlara bakan terasta, ışıltılı elbiseler ve boyalı yüzler arasında, üzerinde fazlalıkmış gibi ellerini nereye koyacağını bilememişti. Açık dekolteler içinde, boğazına kadar tamamen kapalı yakası; uçuk mavi, yavruağzı, koyu pembeye kaçan renklere sahip ipek gibi kadın saçları içinde, kendisinin simsiyah ve olabildiğince sade olarak aşağıdan toplanmış saçları; kabarık eteklerin içinde kendi koyu renkli elbisesi - eski kitaplarda tasvir edilen rahibelerin elbiselerine benziyordu ona göre -, onda saklanma isteği oluşturmaktan başka bir işe yaramıyordu. On altı yaşına yeni basmıştı ve Batı Malikanesi'nden üçüncü çıkışıydı. Bu tarz insanları ve elbiseleri, yengesine ait çipleri gizlice aşırıp kafasına yerleştirdiğinde de izlemişti elbet ama gerçekte görmek, gerçekten içinde olmak başkaydı. Dayısının kendisine baktığını gördüğünde toparlandı ve yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirdi.

"Söylesenize, yoksa sonunda küçük taşıyıcı ile tanışacak mıyım?" dedi Doğu Malikanesi'nden tanımadığı orta yaşlı bir adam, doğrudan gözlerinin içine bakarak.

Dayısı kızın yerine cevap vererek "Evet, sanırım öyle." dedi, rahatsızca. Yengesi, bu tanıştırma faslını en az kocası kadar sıkıcı buluyormuş gibiydi. Parmakları, masanın beyaz örtüsünün üzerinde sıkıldığını belli edercesine tıkırdıyordu.

"Memnun oldum küçük hanım, umarım deden kadar iyi bir taşıyıcı olursun." diye cevap verdi adam, hala kızın gözlerinin içine bakarak. Taşıyıcı kız, ağzını açarsa yanlış bir şey söylemekten korktuğundan cevap olarak hafifçe başını öne eğmekle yetindi.

İlgisi terasın aşağı katından gelen gürültülü müzik seslerine ve kahkahalara kayıyordu devamlı. Kendi yaşıtlarının aşağıda bir yerde eğlendiklerinin farkındaydı. Ancak dayısının cesedini çiğnemeden aşağıya inemeyeceğini de biliyordu. Bu yüzden izin istemeyi aklına bile getirmedi, hem gitse bile aşağıda olmanın, terasta kalmaktan daha az rahatsız edici olacağını sanmıyordu.

O sırada, şaşırtıcı bir şekilde, az önce kendisiyle tanışma girişiminde bulunan adam, dayısına döndü ve:

"Küçük hanımı aşağı göndersenize, Taylan Bey." dedi. "Bizim yanımızda kalmak ona sıkıcı geliyordur, eminim."

Fakat adam, Taylan Bey'in bakışlarındaki ani soğumayla birlikte laf değiştirdi:

"Tabii, işinize karışmak gibi olmasın, öneriydi sadece." diyerek düzeltti. Dayısı zoraki bir ifadeyle yeğenine döndü ve:

"Gitmek ister misin?" diye sordu. Bakışları daha çok, hele bir dene der gibiydi. Yine de aşağıdan gelen sesler o kadar coşkulu ve davetkar geliyordu ki kız şansını zorlayarak:

"Aslında, bir gidip baksam..." diyecek oldu. Dayısı olumlu anlamda hızlıca başını sallayarak, yönünü misafirlere doğru çevirdi.

Masadan ayrılıp merdivenlere doğru yürürken, gecenin temiz havasından derin bir nefes aldı. Eve gittiğinde bunun bedelini ağır ödeyeceğinin farkındaydı ama bunu düşünmemeye çalıştı. Zaten neredeyse anında aklından çıktı çünkü dik ve işlemeli taş merdivenlerden aşağı inerken, müzik ve konuşma sesleri kulaklarında uğuldamaya başlamıştı. Kapalı salonda deli gibi dans eden - kimileri o kadar tozutmuştu ki, birbirlerinin boyunlarında kollarında geziyor gibilerdi - gençlere bakarken cesareti kırıldı ve vazgeçecek oldu. O anda kırmızı saçlı bir kız kolundan tutup çekmeseydi geri dönecekti.

Kolunu kurtarmaya çalıştı ama kızın kolları o kadar kuvvetliydi ki ardından neredeyse sürüklendi. Kendini bir anda dans edenlerin arasında bulduğunda başı dönmeye, midesi bulanmaya başladı. Hızla akan bir akarsuda boğuluyormuş gibi hissediyordu. Kolundan tutan kırmızı saçlı kız, bir yandan kolunu tutup bir yandan dans ederken bağırarak:

KOLYEWhere stories live. Discover now