Aris

By sezen16

333 39 100

Muziki salı sabahına gözlerini açtığında, dünya da aldığı nefesin bile yabancı olduğunu hatırlatacak gizemli... More

Tohum
Güneş Diyarı
Ayakashi
Festival
Meşe Ağacı
Kara Bekçi
Kaçış
Siyah Güller
Güneş Ejderhası
Soğuk
Su Ejderhası
Girdap
İyi Geceler Öpücüğü
Yüzleşme
Aşk
Beklenmeyen
Sabah Kokusu
Unutulan Ses

Balo

10 0 0
By sezen16

Takeo ve Muziki kol kola merdivenlerin başına gelince tüm davetlilerin gözleri onlara döndü. Genç kız, meraklı bakışları üstünde hissedince utandı. Takeo bunu fark ettiğinde diğer eliyle Muziki'nin elini sıkıca kavradı. Gözlerine baktığında çarpık gülüşünü görünce içi rahatladı. Takeo kendinden emin tavrıyla genç kızı merdivenlerden aşağıya balo salonuna indirdi.

Çift, herkesi tek tek selamlayarak onlar için salonun başına hazırlanmış masaya doğru ilerlerken, gözleri Daiki'nin sert bakışlarına takıldı. Her iki çift yavaşça başını eğerek birbirlerini selamladılar.

Daiki gözlerini Muziki'den alamıyordu. Beyaz altın karışımı renk ona çok yakışmış, olduğu gibi bıraktığı saçları onu çekici kılmıştı. Takeo'nun yan gözle onu kestiğini farkındaydı. Genç adam, Takeo'nun Muziki'nin kulağına bir şeyler fısıldayıp gülüşmelerine dayanamıyordu.

Güneş diyarı adedi gereği ilk dansı Uchiba ailesinden biri başlatırdı. Bu durum Takeo ile Muziki'nin dansı başlatması gerektiğini içeriyordu. Takeo herkesin sabırsızca onların dansını beklediğini gözlerinden okuyordu. Bu saray da işler karışıktı iki farklı kültüre de yer veriliyordu. Kıyafetleri edo dönemini simgelerken dansları Avrupa tarzı düz bir dans olacaktı. Vals yapamazlardı kimononun etek boyu darlığı buna izin vermezdi. Büyükbabası bu kuralları koyarken hangi düşüncedeydi bilmiyordu ama Takeo artık bu durumu değiştirecekti.

Genç adam yavaşça yerinden kalkıp, elini Muziki'ye uzattığında kız onu görmedi çünkü tabağındaki pudingi mideye indirmekle meşguldü. Takeo hafifçe öksürdü, Muziki yine duymadı, Takeo genç kızı dürtmek zorunda kaldı. Muziki başını hafifçe kaldırdığında genç adamın üzerine sabitlediği bakışlarıyla karşılaştı. Ağzına salkımdan kopardığı siyah üzümden attı. Ağzı doluydu "Efendim kralım" dedikten sonra muzipçe gülümsedi. Genç adam elini, genç kızın ağzının kenarına uzatıp orada kalan puding parçasını alıp yaladı. Muziki bu durum karşısında kızardı, fısıldar gibi "herkesin içinde ne yapıyorsun, sapık mısın sen" dedi.

Takeo kahkaha atarak ona doğru eğildi, "Evet, durdur beni aşkım" dedi.

Muziki, sevişme anını hatırlayınca kızarmaya devam etti.

Takeo bunun üzerine kıkırdadı. "Tatlım, bir geleneği yerine getirmemiz gerekiyor" deyip elini ona uzattı.

Muziki soran gözlerle ona baktı. "Ne geleneği bu" yavaşça elini onun avcuna bıraktı.

"Balo, dansını Uchiba ailesi başlatır canım" genç kızı hafifçe yerinden kaldırıp dans için hazırlanan salonun ortasına götürdü. Takeo, kemancıya hafifçe başını eğerek müziği başlatmasını işaret etti.

Müzik başlayınca, Takeo kızın belinden narince tutup elini kavradı. Genç kızla yavaş hareketlerle dans etmeye başladı. Muziki dans etmeyi bilmiyordu şu an nasıl hareket ettiği aklı basmıyordu. Takeo'nun gözleri kızla buluşunca, Genç adam ona içten sevgiyle gülümsedi. Çift bir turu tamamladığı an diğer çiftlerde dans etmeye başladılar. Muziki, mutluydu Takeo ile dans etmek güzeldi ama bu kimono ile rahat dans etmesi imkansızdı.

Genç kız başını eğmesi için Takeo'ya işaret etti, genç adam kulağını ona yaklaştırdı "Sevgilim, klasik müzik çalınmasına rağmen neden kimono ile dans ediyoruz" dedi. Takeo sıkkın bir ifadeyle "büyükbabamın koymuş olduğu bir kural, balolar da Japon giyimine ait de olsa, müzik batı tarzı olmak zorunda. Ama ben bunu en kısa sürede değiştireceğim canım" dedi. Muziki bu söze gülümsedi, bir an gözü Daiki ve dans ettiği kıza takıldı. Güzel görünüyordu, içinden Daiki'nin de onlar kadar harika bir aşk yaşaması ve hayatına onu mutlu edecek biri olması için dua etti. Muziki ile Karen'in gözleri birbirine çarptığında resmi bir şekilde gülümsediler.

Karen, Daiki ile dans etmekten oldukça mutluydu fakat Daiki'nin gözleri sürekli kral ve yanındaki kızdaydı. Genç kız merak etti, Kralın samimi olduğu bu kız kimdi.

Müzik durduğunda ve başka bir şarkıya geçtiğinde Takeo ve Muziki masalarına doğru ilerken, Genç kız Daiki'nin masaya yakın dikildiğini görünce onun yanında geçerken yanında durdu. Takeo da onunla durmak zorunda kaldı.

"Merhaba Daiki, baloya geldiğin için teşekkür ederim" dedi. Takeo da genç adama tebessümle baktı.

Daiki, Muziki'nin dağ da yaşanan olaydan sonra kendisine dargın olacağını düşünüyordu, tabi ya o Muziki idi ve kimseye kin hissetmezdi. Önce ciddi ifadesini bozmadı ama oyunu kuralına göre oynayacaktı. Gülümseyerek "Merhaba Kral Uchiba" kafasını genç kıza çevirdi, tebessümünü bozmadan "Merhaba Muziki" dediği an yanındaki kızın elindeki kadeh yere düştü ve tuz buz oldu.

Takeo, korumak istercesine Muziki'yi kendine çekti.

Daiki, merak dolu gözler ile Karen'e baktı "iyi misin Karen"

Genç kız kekeleyerek "iiy-iyyim Daiki merak etme" deyip ona gülümsedi. Gözlerini Muziki'ye çevirdi, tatlı gülümseye çalışarak "sizi öldü biliyordum ben, birden karşımda görünce refleks yaptım" dedi.

Muziki genç kızın bu haline üzüldü. "Geri döndüm, her ne kadar öldüğümü hatırlamasam da korkuttuğum için özür dilerim" dedi. Arkadaşça Karen'in elini tuttu.

Takeo, Muziki'yi hafifçe kolundan tuttu "Tatlım, diğer konuklarımıza da merhaba demeliyiz. Daiki yanınızdan ayrılmadan önce bizi hanımefendi ile tanıştırmayacak mısın."

Daiki "Ah, evet özür dilerim, Karen Baker Fujimoto" dedikten sonra kız onlara reverans yaptı. Bunun üzerine Takeo kahkaha atarak "Sevgili Karen, güneş diyarında birbirimize reverans yapmayız. Tanıştığımıza memnun olduk, şimdi diğer bölge sorumlularına da zaman ayırmalıyız" diyerek Muziki'yi Daiki'nin yanından uzaklaştırdı.

Karen, Genç adama dikkatle bakıyordu, arkalarından Kral ve Muziki'yi izlediğini görünce kalbi sızladı. Hala onu seviyordu, başkasına ait olduğunu bile bile Muziki'yi seviyordu. Takeo ile Muziki'nin aralarında olan aşkı görmemek için insanın kör olması gerekirdi. Derin bir çekti, Daiki'nin de onu sahiplenmesini ve Takeo gibi sevdiği kadını koruduğu gibi korumasını isterdi. Bu düşünceyi kafasından uzaklaştırmak için dikkatini dans eden çiftleri izlemeye verdi.

Daiki genç kızın bu halini görünce canı sıkıldı, kızı eğlendirmek için getirmişti ama kişisel sorunlarıyla yüz yüze bırakmıştı. Elini Karen'e uzattı, "bu saray güzel güllerle çevirili cennet bahçelerine sahiptir, görmek ister misin" diye sorduğunda genç kızın gözleri sevinçle parladı.

"Lütfen... Evet." Dedi, birlikte bahçeye doğru ilerken, Takeo eski dostuna baktı, ona kızgın olsa da eski hatırlar kral için önemliydi.

Güllerin olduğu çardak bu gece için daha fazla aydınlatılmıştı, Karen buraya hayran kaldı. Daiki biraz olsun onun yüzündeki hoşnutluğu görünce mutlu oldu.

"Daiki" dedi çekimser ifade ile Karen "Muziki ile eskiden evli değil miydin"

"Evet, Karen bu geçmişte kaldı." Biraz duraksadı "Muziki ikinci doğuşunda bu hak düştü." Dedi genç adam dalgın ifadeyle.

Çatlak bir sesle "Onu hala seviyorsun." Dedi Karen

Daiki inkâr etmedi, "Evet ve aynı zamanda bunun sana acı verdiğini de biliyorum" dedi genç kıza sevecen baktı.

Genç kız çatlak sesle devam etti. "Kalbinde Muziki'den başkasına yer olmayacak mı... sonsuza kadar"

Daiki, keskin ve yumuşak bir ifadeyle "uzun bir süre olmayacağı kesin, o benim çocukluk aşkım Karen."

Karen o an genç adama haykırmak istedi. -sende benim ilk aşkımsın Daiki- diye ama tabi diyemedi.

Yaşları akmak için gözlerini yakıyordu. Daiki kıza baktığında gözlerinde akmak da olan yaşları görünce kalbinde derin bir üzüntü hissetti. Elini kızın yanağına uzatıp, gözyaşlarını baş parmağıyla sildi. "Lütfen ağlama Karen, inan bana hiçbir erkek göz yaşına değmez" dedi.

Karen, işittiği söze sinirlendi. Gözlerini genç adama sabitledi "Ben değecek bir erkek için gözyaşımı döküyorum" dediğinde Daiki suçluluk duygusuyla onu kucakladı. "Tatlım, ben senin gözyaşlarını hakketmiyorum. Özür dilerim Karen" Genç kız başını Daiki'nin göğsüne gömüp gözyaşı kimonosunu ıslatana kadar başını çekmedi. Daiki kımıldamadan kızın sakinleşmesini bekledi. Genç kız yüzünü kimonosundan çekip ona baktığında, Daiki'nin tebessümle ona baktığını görünce içi ısındı. Başı eğik bir şekilde "Seni kırdım özür dilerim ve..." ıslanan yakasını da işaret edip "bunun içinde özür dilerim" dedi.

Genç adam, Karen'in çenesi tutup yukarı kaldırdı. "Farkında mısın bilmiyorum ama çok fazla özür diliyorsun tatlım" deyip genç kızı dostça yanağından öptü. Karen'in hissettiği üzüntüsü anında geçti.

Daiki, kolunu ona uzattı "hadi gel, sana göstermek istediğim özel bir yer var. Belki Uchiba bile sarayındaki bu yeri bilmiyordur" diyerek gülümsedi.

Genç kız, Daiki'nin yüzünde ilk defa içten bir tebessüm görüyordu hep bu şekilde gülümsemesini diledi. Sarayın kuzeyine doğru yol aldılar, her yer ağaçlıktı, genç adam kızın elinden tutup onu minik bir köprünün üstünden geçirdi ve derin yamacın ucuna gelene kadar da elini bırakmadı. Karen gözlerine inanamadı uzansa samanyoluna dokunabilirdi. Gökyüzü ne kadar da berraktı.

Daiki, genç kızı yamaçtan biraz uzaklaştırdı. "Sana bir şey olursa baban, bana gün yüzü göstermez" deyip kıza takıldı. Daiki, yavaşça kendini yeşil çimlerin üzerine bıraktı, başının altına tek kolunu koydu. Gözlerini yıldızlara dikti ruhunu da gecenin boşluğa bıraktı. Saray da burayı ilk keşfeden Daiki idi. Buraya Muziki ile değil de Takeo ile gelmeyi daha çok severdi. Bir keresinde bu yamaçtan denize atlamışlardı. Takeo güneş ejderhası olduğundan, su da boğulmak üzereyken onu nasıl dışarı çıkardığını anımsadı. Kendi kendine güldü. Aptal Takeo'nun gözleri gri renk almıştı. İlk defa o zaman anlamışlardı Daiki'nin ejder ruhunun sudan geldiğini. Gülen gözlerle yıldızlara bakmaya devam ediyordu.

Karen, genç adama baktığında yüzündeki gülümsemeyi görünce rahat bir nefes aldı. Daiki yattığı yerden ona elini uzattı, genç kız uzanan eli tuttu, Daiki yavaşça onu yanına çekti. "Yanıma uzan, gökyüzü bu açıdan çok daha güzel" dedi. Genç kız dediğini yaptı. Yıldızlar üstüne yorgan olup serilmiş gibiydi. Karen gözlerini Daiki'ye çevirdi hala mutlulukla gülümsüyordu kızın izlediğini fark ettiğinde, genç adam kafasını ona çevirdi. Karen'in gözlerinin içi gülüyordu, bu tablo karşısında genç adamın içini bir sıcaklık kapladı. Daiki'nin gülüşü iyice yüzüne yayıldı. Tek koluyla doğrulup genç kızın yüzüne doğru eğildi, burunları neredeyse birbirine değecek kadar yakınlaşmışlardı. Daiki, Karen'in yüzünün her bir karesini inceliyor ve büyülenmiş gibi bakıyordu.

Kısık sesle, "Gözlerin..." dedi durdu. Orta parmağını zarifçe kızın gözünün yanından gezdirerek kulak memesine oradan alt dudağına kadar indirdi. Daiki, genç kızın göz renginden büyülenmişti, gözleri dudaklarına gitti. Yumuşak ve dolgun gözüküyordu bunu daha önce fark etmemişti. Genç adam, Karen'in yüzüne baktığında utancından kızardığını gördü. Bu hoşuna gitti, Daiki gözlerini kıza sabitledi, bir elini kızın başının altına yerleştirdi diğer eliyle omuzunu tuttu. Kafasını iyice eğerek kızın dudaklarına yaklaştı, sıcak nefesini yüzünde hissediyordu. Duraksadı, Daiki durduğunda sanki dünya durmuştu. Dudaklarını istemsizce kızdan uzaklaştırdı. Yavaşça ayağa kalktı, elini uzatıp Karen'i yerden kaldırdı. "Baloya dönmeliyiz, ziyafeti kaçırmayalım" deyip uzun adımlarla kızdan uzaklaştı. Karen adımlarını hızlandırıp ona yetişti, güllerle dolu bahçeden geçip beraberce saraya girdiler.

***

Takeo kolunda Muziki, Hachiro ile konuşuyordu, General, genç kızla konuşurken yüzünün kızarmasına engel olamıyordu. Muziki'nin derin mavi gözleri capcanlı insanın içine işliyordu. Tek bir kılıç darbesiyle iki adamın birden kellesini uçuran adam kızın karşısında ilkokul öğretmenine aşık öğrenci gibi durmasına gülmemek elde değildi, Takeo gülmesini öksürüğüyle bastırmaya çalıştı. Muziki'ye baktığında yüzündeki endişeyi gördü "korkma tatlım, şarap genzime kaçtı" diyerek genç kıza göz kırptı. Muziki onun herkesin yanında rahat davranmasını anlam veremiyordu. Gözlerini kısarak genç adama sabitledi. "Öyle mi hiç fark etmemiştim kral Uchiba" dedi. İlgilenmiyormuşçasına kafasını yana çevirdiğinde Daiki ve Karen'in arka arkaya kapından içeri girdiklerini gördü. Takeo'ya baktığında çoktan onları gördüklerini anladı.

Daiki, kibar olmayan bir davranış sergilediğini anladığında iş işten geçmişti. Karen'in ona yetişmek için nefes nefese kaldığını gördü. Kızcağız kimono eteğinin darlığını rağmen arkasından koşturmuş Daiki de kendi egoistliği yüzünden bunu görememişti. Bu duruma canı sıkıldı, adımlarını yavaşlatıp Karen'e döndü. "Eve dönmek ister misin" diye kabaca sordu.

Karen, Daiki'nin hızlı değişen ruh haline şaşırdı, bu düşüncesi yüzüne yansıdı. Başını yana çevirdiği an çemberine Muziki girdi, Gözlerini genç kıza kilitledi, olanları hep onun yüzünden yaşıyordu. Neden ikinciye doğuşu gerçekleşmişti ki, şu an hayatta olmasa Daiki onun olabilirdi. Karen kendi düşündüklerine inanamadı, aşk insana böyle duygular besletebiliyor muydu? Düşüncelerini Muziki'den çekti, yüzünü Daiki'ye çevirdiğinde gözleri genç kızı sorgularcasına bakıyordu. "Gidelim" dedi. Genç adam ona kolunu uzattı, Karen elini koluna koydu beraber geldikleri kapıya yöneldiler.

Muziki, onların gittiklerini gördüğünde elini kaldırıp, arkalarından seslenecekti ki Takeo kolunu tutup aşağıya indirdi. "Yapma sevgilim."

Genç kız üzgün yüzünü Takeo'ya çevirdi, Genç adam elini kızın omzuna koyup sıktı. "Gel biz balomuza geri dönelim" dedi. Muziki kafasın olumlu anlamda salladı. Kafasını tekrar çevirip baktığında Daiki ve Karen çoktan sarayı terk etmişlerdi.

Daiki at arabasına önce Karen'i yerleştirdi, kendisi de kızın yanına oturarak aralarındaki mesafeyi korudu. Arabacıya önce siyah gül sarayına gideceklerini söyledi. Camdan dışarıyı izliyor sanki yanında Karen yokmuş gibi davranıyordu. Kendi düşüncelerine dalmıştı, yamaç da az kalsın kızı öpecekti. Kalbi sadece Muziki için yemin etmişken nasıl böyle davranmıştı. Sıkıntılı ruh halini ele veren, derin bir iç çekti. Karen'i umutlandırmak istemiyordu, kızın ona karşı duygusu var diye onu öpmek ne demek oluyordu. Kendini kontrol etmeli ve amacını unutmamalıydı, an itibari ile Karen ile arasına sağlam bir duvar örecekti, bunu yapacaktı Daiki Evans genç kız hayallerini süsleyen bir prens değildi... olmayacaktı da. 

Continue Reading

You'll Also Like

198K 8.2K 15
"MARDİN'DE AŞK" Birbirlerine olan aşklarını ifade etmek için konuşmaya gerek yok . Belki de sessizlik, kalplerinin birbirine daha da yakınlaşmasına...
195K 16.1K 42
Av oyunlarını bilir misiniz? Hani bir ormana hayvanları salarlar, en hızlı avcıyı bulabilmek için. Avcılar için bir zevk ve güç gösterisi olan bu oyu...
3.8M 312K 86
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyor...
341K 5.5K 28
Kocam ve arkadaşımın inlemeleri koridorda yankılandı. Gabriel, "Bir saniye bekle burada," dedi, kapıyı açtı. Öne doğru hamle yapmak istedim, koluyla...