Aşk

14 0 0
                                    

Daiki, cuma akşamı baloya gitmeden önce, Edo dönemine uygun, güzel lacivert kimono, üstüne uzun kimono ceketini giymişti, kenarları turkuaz mavisi süs işlenmişti. Ayna'nın karşısına geçtiğinde saçlarındaki örgüyü çözdü, cebinden büyükbabasının som altın kaplama köstekli saati açıp baktı. Saat kapağında Muziki'nin resmi vardı, bu gülümsemeyi Daiki'ye ilk kek yaptığında yakalamıştı. Hafifçe arkası dönük tebessüm ederken. Genç adam Muziki'yi sadece o zaman öpmüştü. Bu tadı damağında kalan ilk ve son öpüşüydü.

Muziki, evlendikleri gece ona isterse evlilik kutsallığını sunabileceğini söylemişti. Daiki, onun bedenini tabi ki arzuluyordu ama gerçek de istediği kızın aşkıydı.

Balayı gecesinde Muziki, geline yakışacak şekilde düğünden sonra güzel bir banyo yapmış, saçlarını taramış, sade bir gecelik giyerek yatağın içinde Daiki'yi beklemişti. Genç adam kapı da görülünce elleri ile yatak örtüsünü çenesine kadar çekmişti. Genç adam yavaşça ona yaklaştığında örtüyü sıkmadan parmak boğumları beyaza bürünmüştü. Daiki tebessüm ederek yanına yaklaştığında başını eğerek örtü de sabitlemişti. Genç adam yanına hafifçe oturmuştu. Onun yanağını okşayarak çenesini kaldırıp yüzüne bakmasını sağlamış, genç kıza güven veren gözler ile bakıp "Kalbin ve bedenin benim için hazır olduğunda sana dokunabilirim" demişti. Muziki, üzgün bakışlarını ona çevirip, özür diler gibi ona bakmış ardından, örtüyü yüzüne kadar çekip hıçkırıklara boğulmuştu. Daiki o zaman anlamıştı, genç kız o an yanında sadece sevdiği adamı istiyordu, Takeo'yu.

Ayna'nın karşısında düşüncelere daldığını fark ettiğinde, iç çekerek alnında parmaklarını gezdirerek masaj yaptı. Geçmiş anılarından silkelenerek uzun adımlarla odasından çıktı.

Babası kapıda onu bekliyordu. George Evans da baloya uygun giyinmişti.

Daiki, babasını görene kadar baloya Karen ile gideceğini söylemeyi unuttuğunu hatırladı. Babasının yanına geldiğinde, durumu izah etti. George oğlu adına mutlu olmuştu, Karen güzel bir kızdı.

Karen Heyecanla pencere önünde Daiki'nin gelmesini bekliyordu. Odası Siyah Gül sarayının üçüncü katındaydı. Genç kız son kez olarak aynanın karşısına geçip üstüne alıcı gözle baktı. Zümrüt yeşili kimono gitmiş üstüne, altın varaklarla işlenmiş küçük kelebekleri olan kimono ceketini giymişti. Saçlarını yukarıdan hafifçe toplamış edo dönemine uygun olması için zümrüt taşlı saç tokası ile tutturmuştu.

At arabasının sesini duyunca hızlı adımlarla cama koştu. Daiki'nin yavaşça arabadan inişini izledi, yakışıklı bir prens gibi duruyordu. Yanaklarının kızardığına emindi. Karen'in anlamadığı bir konu daha vardı, yirmi birinci yüzyılda olunmasına rağmen neden on sekizinci yüzyılda gibi at arabası kullanıyordu, hiç anlamıyordu. Güneş diyarının kralının emri olabilirdi. Onu hiç görmemişti, cidden Muziki'nin Daiki'yi değil de o adamı sevmesini anlamıyordu. Onların hikayesini hizmetçi ve diğer ayakashilerden dinlemişti.

Karen'in odasının kapısı hafifçe vuruldu, içeri girmelerini söyleyince uşakları Yuma "Daiki Evans, sizleri bekliyor hanımefendi" dedi. Genç kız teşekkür ederek odasından çıktı. Nefesini kontrol etmek için iki kere derin nefes alıp verdi. Yavaşça merdivenlerden ona doğru inmeye başladı.

Daiki başını çevirip genç kıza doğru baktığında büyülendi, Karen güzel bir kızdı ve genç adam ona karşı duygularının olduğunun farkındaydı. Bu davetinin onu umutlandırmamasını diledi, Daiki'nin Karen'e verecek bir aşkı yoktu. Genç kızın ona gülümsemesi o kadar içtendi ki karşılığını vermemek elde değildi. İçinde bir kıpırtı hissettiğinde bunun erkeklik iç güdüsü olduğuna emindi.

ArisWhere stories live. Discover now