Tohum

80 13 44
                                    

Muziki, yolu yarıladığında bisikletini almadığı aklına geldi, okula doğru koşarken ayağa aniden taşa takıldı, sert bir şekilde yere düştü. Doğrulup eteklerini düzeltti, eline baktığında tırnağının kırılmış olduğunu gördü. Bir kıza yakışmayacak şekilde küfür savurarak koşmaya devam etti. On beş dakika sonra nefes nefese sınıfın kapısına dayandı. Kapıyı hafifçe tıklatıp kafasını içeri uzattı suratına yapmacık tebessüm yerleştirdi. Öğretmeni Takarada, kızın bu dağınık ve soluksuz halini görünce, burundan soluyarak iç çekti... 

"Kobayashi lütfen yerine geç" dedi.

Muziki, geç kalmayı alışkanlık haline getirmişti, daha içten gülümsemesi gerektiğini bildiğinden, teşekkür ederek yerine geçti. Tahta da yazılı olan konuyu açtı. Bugün ilk ders kimyaydı, bu dersten pek hoşlanmıyordu aslında resim ve beden dersi haricindeki hiçbir ders ona çekici gelmiyordu. Matematik, edebiyat gibi dersler onun için zaman kaybıydı. Konuyu dinlerken dikkati dağıldı, yan gözle pencereden dışarı bakmaya başladı. 

Hava kapalıydı bazı insanların neden kasvetli havalardan hoşlanmadığını anlamıyordu. Bu havalar Muziki de bir rahatlama sağlıyordu. Kara bulutlar gökyüzünü kapladı ardından sağanak başladı.

Camdan yağmurlu manzarayı izlerken, önünden jet hızıyla birinin geçtiğini sandı, üçüncü kattaydı, bu kadar yükseklik de birinin ancak uçarak geçmesi gerektiğini düşündü. Birini gördüğüne neredeyse emindi, kim olduğunu ya da ne olduğunu anlayamadı gözlerini kırpıp tekrar baktığında göremedi, ne olduğuna dair en ufak bir fikri bile yoktu.

"Sanırım hayal gücüm benimle oyun oynuyor "diye homurdanarak, sesli düşündüğünü fark ettiğinde artık çok geçti.

Başını omzunun hizasından yukarıya doğru baktığında öğretmenin çatık kaşları ile karşılaştı. Öğretmene tatlı bakarak suçunu bastırmaya çalıştı ama öğretmeni bu bakışa kanmadı. Bunun üzerine Muziki "özür dilerim Bay Takarada" dedi.

Takarada'nın kişiliği belliydi, ciddiyetsizliğe tahammülü olmayan, gözlüklü tıknaz bir adamdı.

Öğretmen, "Muziki hemen dışarı çık!"

"Derse geç gelip, dikkati dağıtıyorsun, yetmezmiş gibi her zamanki gibi kendini derse vermiyorsun!"

"Aklın hep hayal dünyanda!" dedi.

Muziki'nin yanakları utangaçlıktan kızardı, öğretmeninden böyle bir tavır beklemiyordu. Muziki okulun onur öğrencisiydi, atletizm de okuluna şampiyonluk kazandırmış ve okul yönetimi tarafından takdir görmüş bir kızdı. Nasıl olur da böyle küçük düşebilirdi. Ağzından "ama..." çıktı fakat sözünü tamamlamasına bay Takarada izin vermedi.

Sert bir şekilde kapıyı işaret ederek, "Muziki...dışarı çık!" diye bağırdı.

Muziki gözyaşlarını tutamayarak ayağa kalktı, sertçe kapıyı açıp sınıftan çıktı.

Dışarıda yağmur oldukça hızlı yağıyordu. Buna aldırış etmeden, nefesini tutarak koştu. Soluğu kesilmişti, köprüye geldiğinde durdu. Nefesini tutup koştuğundan ciğerleri alev gibi yanıyordu. Elini boğazına götürdü, köprünün demirine yaslandı. Nefesini biraz kontrol altına almayı başardı. Biraz soluklandıktan sonra eve gitmeyi düşündü. 

Gözü yeşillikler ile çevirili ormana kaydı. ağaçlar onu çağırıyordu, kendini ne zaman çıkmaz da bulsa evlerinin yakınındaki ormana giderdi, bugün de aynısını yapacaktı.

Patika yolu seçti yağmur nihayet şiddetini azaltmaya başladı. Bu yol bile Muziki'yi sakinleştirmiyordu. Halbuki en çok yürüyüş yapmayı sevdiği yerdi. Yol boyunca karşılıklı kiraz ağaçları sıralanmış, rüzgâr estiğinde pembe çiçeklerin etrafında dans etmesini severdi.

ArisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin