Soğuk

10 1 0
                                    

Takeo kanepe de ellerini başının arkasına koymuş uzanırken, şöminenin içinde çıtırdayan ateşin sesini dinliyordu. Yukarısı soğuk olmalı diye aklından geçirdi.

Kendi kendine, neden onu düşünüyorum ki ebeveyni değilim.

Hem bana karşı olan duygularından oldukça rahatsız oluyor. 

Böyle bir duruma düşeceğim hiç aklıma gelmezdi, ben Kral Uchiba bu zamana kadar hiçbir kadına bağlanmamışken, Muziki olunca işler tam tersi yönünde seyrediyor ve ben buna dur diyemiyorum. Öyle mi... Derin bir nefes çekti, kanepe de doğruldu, başını öne eğerek ellerini saçlarının arasına geçirdi. 

Ondan ayrı kalktığı her dakika onu özlemek de ne oluyor şimdi. 

Of hiç bu kadar kalbimin acıdığını hissetmedim diye düşündüğü sırada, merdivenden ayak sesleri gelmeye başladı. 

Elini başından çekmeden, yüzünü merdivenlere doğru çevirdi ve Genç kız ile göz göze geldi.

"Söyleyeceklerin bitmedi galiba" dedi Takeo.

Genç kız, yorgun sesle "Bitti... çok açıktım, aç olunca uyuyamıyorum" biraz duraksadı ardından sözlerine devam etti. Yüzünden ne kadar mahcup olduğu belliydi. Boğuk sesle, "omzun nasıl oldu." diye sordu.

Takeo'nun buz gibi konuştu. "Gayet iyi, teşekkür ederim kibarlığın için." dedikten sonra bakışlarını şömineye çevirdi.

Muziki, yüzünde suçlu ifadeyle devam etti "sende yemek ister misin"

Genç adam, kibirli bir tavır takınarak, "Kibarlığa devam... çok etkilendim ama teşekkür ederim, sana afiyet olsun" diyerek ayağa kalktı, koltuktan ceketini aldı. Yarası acıdığından ceketini giyerken yüzünü buruşturdu. Kapı açmak için tokmağı tutuğunda... Muziki onu durdurdu.

"Hava karardı nereye gidiyorsun" dedi. 

Takeo, yavaşça başını arkasına çevirip, sadece imalı gülümseyerek, ona cevabını verdi ve dışarı çıktı.

Bu gülümseme Muziki'nin kalbine ok gibi saplandı, gözyaşları akmaya başladı. Elleriyle ağzını kapayıp, ağlamasına devam etti. Güneş diyarına geldiğinden beri sulu gözlü biri olup çıkmıştı kendine ne derse desin ağlamasını durduramadı.

Takeo kapıya yaslanmış, kızın içine çeke çeke ağlamasını dinledi. İçeri girerse kendini tutamaz ona sarılırdı, buna hakkı yoktu Muziki onu sevmek istemiyordu. 

Göle doğru yol alırken, Muziki'nin onun yüzünden ağladığını düşündüğünde kalbi yanıyordu. Göle yansıyan yıldızların görüntüsünü izleyerek kendini rahatlatmaya çalıştı hava da buz gibiydi, nefes aldığında ciğerlerine kadar indiğini hissedebiliyordu. Soğuk hava bedenine iyi gelmişti, kafasını toparladı. Artık eve dönmeliydi, Muziki de rahatça yemeğini yemiştir diye düşündü.

Eve döndüğünde Muziki şöminenin başında uyuya kalmıştı. Ona doğru eğilip baktığında gözlerinde hala yaş izi vardı. Elliyle yaşlarını sildi, onu uyandırmadan kucağına alıp merdivenleri çıkmaya başladı. Odanın kapısı açık olduğundan, yavaşça yatağa yatıracağı sırada Muziki gözlerini açtı. Gözlerinden hala üzgün olduğu belli oluyordu. Takeo'nun kalbi buna ne kadar dayanabilirdi. 

Zorla suratını ciddileştirerek "burada daha iyi uyuyacağını düşündüğüm için seni odaya getirdim. Aşağıya iniyorum, iyi geceler" dedi. 

Ayağa kalktığı an, Muziki onu kolundan çekerek yatağın üstüne oturttu.

"Özür Dilerim...Takeo ben o sözleri seni kırmak için söylemedim"

ArisWhere stories live. Discover now