Sevgiyle Harmanlanmış Bedenle...

By redndyellow

439K 48.2K 23.9K

"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü. "Tutku'yla Harmanlan... More

TANITIM
RÜZGAR DEVRAN Ön Bölüm
ACAR&ELVİN: "Bazı yaralar..."
ADEN LİNA DEVRAN Ön Bölüm
Aden Lina Devran Yayımlandı!
TUNA DEVRAN Ön Bölüm
Rüzgar Devran "Tanıtım" 54 Kelime
TUNA DEVRAN YAYIMLANDI! + Açıklama
Tutku DEVRAN| Başlangıç
1.BÖLÜM: "Eve Dönüş"
2.BÖLÜM: "Kaçış"
3.BÖLÜM: "Elektrik"
4.BÖLÜM: "Uyarı"
5.BÖLÜM: "Yangın"
6.BÖLÜM: "Denge"
7.BÖLÜM: "Unutulmaz"
8.BÖLÜM: "Karanlık Yüz"
9.BÖLÜM: "Şeytanla Dans"
10.BÖLÜM: "8 Saat"
11.BÖLÜM: "Kelebek"
12.BÖLÜM: "İhtiras ve İhtiyaç"
13.BÖLÜM: "Kulak Misafiri"
DUYURU: "SEZON FİNALİ/YENİ BÖLÜM TARİHİ"
14.BÖLÜM: "Yalan"
15.BÖLÜM: "Yanımda Kal."
SEZON FİNALİ/16.BÖLÜM: "Son Bakış"
-Yeni Sezon Alıntı-
17.BÖLÜM: "Öldürmeyen Acı"
18.BÖLÜM/ALINTI
18.BÖLÜM: "Kırık Kanatlar"
19.BÖLÜM: "Yeni Başlangıçlar"
Ekstra Bölüm: "İntikam Ateşi"
-SHB PLAYLIST-
20.BÖLÜM: "Teklif"
21.BÖLÜM: "Plan"
22.BÖLÜM: "Denizatı ve Kelebek"
23.BÖLÜM: "Axel&Basil: Görev"
24.BÖLÜM: "Veda Busesi"
TÜM OKURLARIMA: "Tutku'dan."
25.BÖLÜM: "Koruyucu Melek?!"
26.BÖLÜM: "Randevu?"
27.BÖLÜM: "Belirsizlik"
28.BÖLÜM: "Baştan Çıkarma Operasyonu"
29.BÖLÜM: "İki Sarı"
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-1)
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-2)
31.BÖLÜM: "Sırların Kirli Perdesi"
31.BÖLÜM'ü OKUYANLAR! •BÖLÜM AÇIKLAMASI•
32.BÖLÜM: "Kapı"
33.BÖLÜM: "Hoşgeldin Devran"
34.BÖLÜM: "Zaaf"
35.BÖLÜM: "Öfke"
36.BÖLÜM: "Ağabey"
37.BÖLÜM: "Misafir"
38.BÖLÜM: "Lider"
39.BÖLÜM: "Tutunacak Dal"
40. BÖLÜM: "Kabus"
41.BÖLÜM: "Seni Özledim."
42.BÖLÜM: "Tanışma"
43.BÖLÜM: "Oğulların Affı"
44.BÖLÜM: "Şeytanın Avukatı"
45.BÖLÜM: "Son Bencillik"
46.BÖLÜM: "Davetsiz Konuk"
47.BÖLÜM: "Özgürlük"
48.BÖLÜM: "Dönüm Noktası"
49.BÖLÜM: "Hoşçakal"
51.BÖLÜM: "Parçalanan Ruhun Tılsımı"
52.BÖLÜM: "Bencil Adam"
🗡53.BÖLÜM🗡: "Kara Liste"
54.BÖLÜM: "Özür Dilerim."
55.BÖLÜM: "Merhaba..."
56.BÖLÜM: "Yetim"
57.BÖLÜM: "Yanındayız."
58.BÖLÜM: "Üç Kurşun"
59.BÖLÜM: "Kelebek"

50.BÖLÜM: "Dostların Vedası"

3.4K 738 288
By redndyellow


YILDIZLAMAYI,



🌟🌟🌟🌟🌟

Yorumlamayı lütfen unutmayın. Keyifli okumalar!

3.GÖZ

Çok ağladığınız gecelerin ya da saatlerin ardından uyuduğunuz an gibisi yoktur. Uyandığınızda hem hafif bir baş ağrısı olur hem de tatlı bir yorgunluk. Vücudunuzdan hıncınızı yeterince almış olacaksınız ki hoş bir sızıyla önce şişmiş gözlerinizle etrafa bakarsınız.

Ama neden ağladığınızı hatırladığınızda uykunun o aldatıcı sersemliği hızla uzaklaşır ve gerçek dünyanın hain pençelerine yeniden düşersiniz.

Hıncınızı tam olarak alamamışsınızdır.

-Demir!" Tutku, bağırarak gözlerini açtığında kendine yabancılaşarak bacaklarıyla çarşafı ittirdi ve ellerine baktı. Hayır, kan falan yoktu. Kendi odasında da değildi. Tanıdık odada gözlerini gezdirirken kapı açıldığında Reva'yı görür görmez yerinden fırladı. N'olurdu bunların hepsi bir kabus olsaydı? N'olurdu Demir onu korurken ölmemiş olsaydı? "Reva! Demir nerede? Benim onu görmem lazım..." Reva, kızın kollarını tutarak tüm ciddiyetiyle baktı Tutku'ya.

-O öldü, Tutku." Genç kız, o anları yeniden hatırlarken duraksayınca Reva sıkıntılı bir nefes aldı. Kahverengi gözleri deliler gibi hızlı hızlı dönüyordu, kıpkırmızılardı. Akına kadar kıpkırmızı. "O öldü, oraya da dönemezsin." Reva'nın hiçbir şeyden haberi yoktu.

Rüzgar, Tutku'yu gecenin bir saatinde evine getirdiğinde kızı temizlemiş, temiz kıyafetlerle yatağına yatırmıştı. Sadece arkadaşı Demir'in öldüğünü biliyordu, Rüzgar ise her şeyi sonra anlatacağını söyleyerek hemen gitmişti. Gergin bekleyişi sürüyordu Reva'nın, Rüzgar hala gelmemiş, aramamıştı da...

-Ama o yerde..." dedi Tutku tüm masumiyetiyle. "O yerdeydi, onu kimse yerden almaz...Kimsesi yok." Sesi titredi. "Kimse almazsa nereye gidecek ki?" Reva, kızın buz gibi olan ellerini kendi elleri arasına hapsetti ama kız anında geri çekilmiş yeniden ellerine bakmıştı. Sanki ellerini kan olmadan ilk kez görüyormuş gibi... "Be-Benim gitmem lazım." Reva, yeniden önüne geçti.

-Hayır, hiçbir yere gitmiyorsun." Öyle otoriter bir abla ses tonu kullanmıştı ki Tutku'nun kaşları hırsla çatıldı, iyi değildi, düşünmek değil sadece eyleme geçmek niyetindeydi.

-Onu bir köşeye atarlarsa ne olacak!" Diye haykırdı sanki hırsı Reva'ya karşıymış gibi... "Ne olacak o zaman?! Onu alacağım! Onu gidip alacağım!" Kızı ittirerek geçmeye çalıştığında yüzü hızla sağa savruldu.

Yediği tokat yanağını sızlatırken, acı, şimdiye dönmesini biraz daha kolaylaştırdı. Koyu kahveler yeşillerine kayarken, doğrudan Tutku'nun gözlerinin içine baktı Reva.

-Hiçbir yere gidemezsin Tutku." Daha ılımlı bir ses tonuyla ekledi. "Rüzgar onu alacak, tamam mı? Almaya gitti." Aslında nereye gitti bilmiyordu ama Rüzgar'ın ölmüş birini öylece yerde bırakmayacağına emindi. Neler olmuştu böyle? Neler kaçırmışlardı? Ailedeki kimse olanları bilmiyordu muhtemelen... Tutku ve Rüzgar hariç...

-Ta..Tamam." Kabullenişle yatağın köşesine çöktü Tutku. Ama gözü siyah halıya kayınca hızla doldu. Demir de bir halının üzerinde öylece kendisine veda etmişti. "Abla...O...O gözlerimin önünde öl..dü..." Reva, ağlamamak için tavana bakarak birkaç kez gözlerini kırptı. "Öyle..Öylece gitti." Sıcak damlalar soluk teninden aşağı yuvarlandı. "Ben...Ben engel olamadım."

Onun ayaklarının dibine çökerek dizlerine ellerini koydu Reva, yeşilleri o kadar tecrübe doluydu ki... Tutku, eğer kendinde olabilse yine imrenirdi ona.

Demir Revayla arkadaş olsa öylece ölmezdi de belki... Çünkü Reva zekice bir şeyler düşünürdü.

O yeleği asla giymemek gibi...

Onca oda içinden Exton'ın gireceği odayı seçmemek gibi...

Rüzgar'ı takip etmek yerine ona telefon konuşmasını direkt sorup, gerekirse tehditle plana onları haberdar ederek dahil olmak gibi...

Tutku aptallığının bedelini Demir'in ödediğini düşündüğü için üzgündü. Oysa kaderin önüne geçemezdin ve o anda kim Tutku'nun yerinde olursa olsun bunları asla öngöremezdi. Reva da. Rüzgar onu korumak isteyip kızı plana asla dahil etmek istemeyeceği için delikanlının peşine yine de düşerdi.

Hem Exton'ın dolabı öylece tarayacağını kim bilirdi ki? Bahçeden başka odaya değil direkt o odaya geleceğini? Kendini suçlamamalıydı.

-Kendini sakın suçlama." Dedi bu yüzden Reva. "Duydun mu beni? Senin hiçbir suçun yok. O yüzden dağılmayacaksın." Tutku, dudaklarını birbirine bastırarak kararlılıkla kafa sallasa da çenesi titredi ve gözyaşları yeniden yanaklarından süzüldü. "Kıyamam sana ben, gel buraya..." Reva onun yanına oturup kızı tüm şefkatiyle kucaklarken, Tutku sarsılarak ağlamaya başladı. Uzun parmaklarını Tutku'nun sırtında gezdirdi, nasıl kasıldığını, nasıl iç çektiğini hissedebiliyordu. Boynu Tutku'nun yaşları yüzünden ıslanırken sırtındaki ellerinden birini kızın saçlarına çıkarıp okşadı özenle. "Geçti. Geçti, ablacığım..." böyle ağlamak çok kötüydü. Reva hayatında bu tür ağlayışları tecrübe etmişti çoğu kez, o yüzden Tutku'ya şimdi ne derse desin iyi gelmeyeceğini de ne yazık ki biliyordu.

-Na..Nasıl? Nasıl geçecek?" Sesi boğuk ve kısıktı. Dün Rüzgar'ın avucunda bağırırken öyle zorlamıştı ki ses tellerini şimdi istese de bağıramazdı. "Sen söyle, n'olur... Nasıl unutacağım?" Reva, derin bir iç çekti, eğer elinde olsa Tutku'nun tüm acısını omuzlarına alırdı, hemen oracıkta.

-Unutmayacaksın, alışacaksın." Dürüstlüğü bu kötü ve sade günün karanlık perdesine çarpan güneş ışığı gibiydi. Sızıp odaya doğuyor, insanı mutlulukla ısıtmasa da, ışığıyla gerçekleri gösteriyordu. "Bunu unutturabilecek bir şey yok. Ama her zaman şimdiki kadar yakmayacaktır. Daha kötü acılar da olabilir hayatta Tutku, bilirsin ya..." Tutku kafa sallasa da ona sarılmayı bırakmak istemez gibi parmaklarını Reva'nın sırtına batırdı iyice. Ama çalan kapıyla ayrılırlarken, yeşiller de dolmaktan son anda kurtulmuş duygusallıktan uzaklaşmıştı.

-Rüzgardır..." o böyle söyleyince Tutku da ayaklandı, ağabeyini görmek iyi gelecekti sonuçta oraya sadece onun için gitmişti. Reva'nın hemen bir adım arkasında koridorda ilerlerken kapı bir kez daha sabırsızca çaldı. "Geliyorum!"

-Tutku..." nefes nefese kalan Rüzgar'ın ilk söylediği bu olurken hemen boynuna atladı kız kapı eşiğinden geçmesine izin vermeden, tahmin ettiği gibi ağabeyinin yüzünde de yaşadığı derin üzüntünün emareleri vardı. Eğer Demir'in cesedini yerden o kaldırdıysa... Zihninde detayları her zaman kalacak ve asla kaybolmayacak bir kötü anı daha yer edinmiş demekti.

-Ağabey..." Reva, bir adım gerileyip kapıyı onlara iyice açarken, Rüzgarla sıkı sıkı sarılmalarını sonlandırmamışlardı. Yine de genç adam kapattığı gözlerini açıp Revayla bakıştı ve normalde de ikisi gözleriyle anlaşabildikleri için kız sesli duymaya gerek olmaksızın konuştu.

-Tutku'nun 1 hafta sınavları için burada kalacağını söyledim bizimkilere. Hem okulu bana yakın, hem Songülle Gamze de gelir bende kalır diye." Çok iyi fikirdi, ailesinin sorgulamayacağına da emindi çünkü Tutku zaten Reva'da sık sık kalmayı severdi, tabii o müsait olduğu zamanlarda... "Eh, neden kahvaltı yapmadan evden kaçar gibi çıktığımız biraz sorgulandı ama ona anlatacak özel şeylerim var dedim." Sarılmaları sonlandığında yeşillerini belertti. "Yersen..."

-Sağ ol Rev, bunu unutmam." Rüzgar, Reva'yı çekip onun saçlarının üstüne bir öpücük kondururken Tutku, parmaklarıyla oynamaya başlamıştı. Rüzgar'a biraz daha bakarsa dünün kareleri gözünde yeniden canlanacaktı, odaya girişi, kendisini kucaklayarak çıkarışı, yerde öylece yatan Demir... "Tutku!" Genç adamın sesiyle daldığı dünyadan çıkarken, kafasını sağa sola salladı ne olduğunu sorarcasına. "Demir'in...Evine gideceğim. Birkaç eşyası var, satılıp anahtarın ev sahibine bırakılması gerekiyor." Tutku'nun kaş uçları yukarı doğru kıvrılırken kollarını göğsünde kavuşturdu titreyen ellerini gizlemek için.

-Bu kadar çabuk mu? O daha..." Devamını getirmek istemedi, bazı gerçekler sesli söylendiğinde daha ağır gelirdi insana, özellikle o insan bu gerçeğe sebep olan kişiyse... Tutku, içindeki suçluluk duygusuyla nasıl nefes alacağını bilmiyordu çünkü göğsünde oturan taş o andan beri bir kez olsun hafiflememişti.

Exton... Sadece 5 kurşunla Tutku'yu on tonluk bir acının altına sokmuştu.

-Biliyorum ama yapılması gerekiyor, özellikle şimdi. Benimle gelmek ister misin?" Koyu kahve gözlerde korku belirirken hemen ekledi. "İstemezsen anlarım."

-İster." Reva kızın yerine cevabı vererek bakışları üzerine çekmişti. "Sen in aşağı Tutku birazdan geliyor, kıyafet vereceğim." Rüzgar bir şey diyecek gibi olduysa da kaşlarını kaldırarak kapıyı iyice açtı kız. "İn dedim, ikiletme." Yeşillerinde bariz bir hüküm oluşunca sesini çıkarmadan gitti genç adam ve o gider gitmez kendisine kurbanlık koyun gibi bakan Tutku'ya kaşlarını kaldırarak baktı Reva, çenesini iyice dikleştirmiş aralarındaki bariz boy farkını daha belirgin hale getirmişti. "Oraya gidiyorsun Tutku, eşyalarını görmek sana iyi gelecek. Hatta atılmamalarını sağlarsın, depoya koyarız."

-Abla ben...Ben bunu gerçekten..." Ağırdı, çok çok ağırdı. Sanki ölümünden sorumlu olması yetmiyormuş gibi bir de oraya gidecek, eşyalarına dokunacak, acı gerçekle yüzleşecek, bir gece önce yattığı yatağına bakacaktı...

-Yaparsın. Bana güven." Elleriyle kızın dirseklerini tutup, yüzüne yaklaştı Reva. "Kendine güven, ona bunu borçlusun Tutku. Yadigarlarının saygı görmesi gerekir." Haklıydı da, bu ağır gerçeğin altındaki haklılık Tutku'nun vicdanına seslendi. O anda korkuyla çınlayan kulakları bu cılız sesi zor da olsa duydu, sızlaması da uzun sürmedi.

-Yapacağım. Oraya gideceğim." Koyu kahveleri istediği cevabı aldığı için parlayan yeşillere tutundu. "Bunu Demir'e...borçluyum..."

🦋

Hava tuhaftır ki yağmurluydu, yaza yaklaşıyorlardı artık, kapıya dayanmıştı kavurucu sıcaklar ama bugün aniden soğumuş, gri bulutlarla kaplanmıştı. Bu hava bile tam Demirlikti, onun vedasına uygundu. Gri bulutlar, sonsuzluğa kapanan gözlerinin rengindeydi.

Gördüğü rüyalarda her seferinde özür dilemişti Tutku, Demir onu affetmişti, beraber o günü geçirmişlerdi, tam gerçekleri anlatacağı sırada da uyanmıştı. Dün gece de art arda görmüştü bu rüyaları, şimdi Rüzgar koluna dokunarak onu uykusundan uyandırınca da...

-Sen geç, ben park yeri bulup geliyorum." Kaldığı apartmanın özel otoparkı olmadığı için yer bulmaya koyulacak olan Rüzgar'ın verdiği anahtarı avuçları içinde sıkarak arabadan indi ve titreyen bacaklarıyla kapıya ilerledi Tutku. Yağmur başına çektiği kapüşonuna damlıyor, lacivert kalın kumaşta koyu izler bırakıyordu. Anahtarı titreyen eline rağmen dış kapının kilidine sokup çevirmiş apartmanın dışarıya nazaran bir parça daha sıcak olan havasına kavuşmuştu.

Asansörle bile çıkmadı yukarı, merdivenleri kullandı, sanki ne kadar geç giderse o kadar iyiydi. İlk defa bu kadar korkuyordu, oysa insan ölülerden değil yaşayanlardan korkmalıydı değil mi? Aklına ünlü Harry Potter cümlesi gelince içi sızladı. Sevgisiz yaşayanlar...

Demir'e onu sevdiğini ve önemsediğini bir nebze hissettirebilmiş miydi? Öyle olsa bile ne değişirdi ki? O arkadaşını koruyamamıştı! Kendisi onun yerinde olsa bacağına saplanan kurşunlarla hayatta kalırdı ama Demir kalamamıştı çünkü yeleğini ona vermişti.

Kapının önüne geldiğinde, onunla buraya geldiği zamanı hatırladı. Onun yüzünden üzülmüştü ve bardan sonra evine gelmişlerdi, beraber sıcak çikolata bile içmişlerdi. Yıllardır içmediği sıcak çikolatayı kendisiyle içmişti.

Kapıyı açıp içeri bir adım attığında, evde onun kokusu mu kalmıştı yoksa kendisine mi öyle gelmişti bilemedi Tutku, ayakkabılarını çıkarmayı düşündü yerleri kirletmemek adına ama Demir bir daha buraya gelmeyecekti ki...

Gözleri dolarken dudaklarını birbirine bastırıp kapıyı çarparak kapattı. Biraz daha açık kalırsa oradan koşarak çıkıp aşağı inmesi an meselesi olabilirdi çünkü. Anahtarı köşeye bırakırken, yavaşça içeri yöneldi ve salona girdiği an hiç beklemediği birini gördü.

O buradaydı.

Alp.

Tutku'yu gördüğü an oturduğu koltuktan kalkan genç adam kendisi kadar mı yoksa daha mı kötü görünüyor karar veremedi kız. Gözleri kan çanağı saçları darmadağındı, şimdi bile nemli duran kirpikleri ağladığı gerçeğini haykırıyordu. Elinde bir fotoğraf çerçevesi tutuyordu ve parmak boğumları çerçeveyi sıkmaktan bembeyaz olmuştu. Dudakları bu havada kısa kollu giymesinden mi yaşadığı üzüntüden mi bilinmez cansız, mosmor görünüyordu.

Kız arkasını döndüğü anda çerçeveyi bırakıp hızlı adımlarla ona geldi ve Tutku daha şaşkınlığını atıp salon kapısından çıkamadan onun kolları arasında buldu kendini. Karnına dolanan kolları ittirmek için ellerini kullanmaya çalışırken, başını eğerek onun boynuna doğru yanaştırdı Alp. Tutku'nun gözlerinden yaşlar tam bu anda süzülmüştü.

Şuana kadar yol boyu ağlamaması şaşırtıcıydı, gözyaşları isteğinden bağımsız gözlerinden fırlıyordu ve yanakları bu tuzlu damlalarla aşınıp dün geceden beri sürekli kızarıp duruyordu.

-Gitme..." bunu söyler söylemez kızın kokusundan derin bir iç çekerken sesinin ne kadar ağlamaklı olduğunu fark etti Tutku. "Kal, gitme." Demir'in ölümüne üzülmüştü anlaşılan, bencilliğinden beklenmeyecek kadar çok hem de...

-Senin yüzünden..." işte, şimdi yası öfke boyutuna geçmişti ve bunun için Demirle ortak noktası olan tek kişiyi hedef almıştı. Kıvanç duyduğu şeyle kaskatı kesilirken onun kollarından kurtulup arkasını döndü ve yüz yüze gelmelerini sağladı Tutku. "Hepsi senin yüzünden! O da ağabeyim gibi senin yüzünden oradaydı! Sen ve senin pis işlerin!" Alp, gözlerinin dolmasına engel olup kaşlarını çatmıştı. Tıpkı yanaklarından süzülen damlalara rağmen kızgın bakabilen Tutku gibi. "Allah kahretsin! Herkesi riske atıyorsun ve sonunda biri öldü!" Kendini tutmaya çalıştı sarı, çünkü onu yeterince üzmüştü.

Ama başaramadı. Çünkü kendisi de onun kadar yıkılmıştı. Demir'i çağırmaya gelirken onun cansız bedenini yerde bulduğunda...

-O seni kurtarırken öldü! Beni değil!" Diye haykırdı. Ama bu gerçekle elleri ağzına kapanan kızı nasıl irkilttiğini görünce ellerini kaldırarak ona bir adım attı, Tutku o tehlikeli bir yaratıkmış gibi hemen gerilemişti. "Öyle demek istemedim...Tutku, ben..."

-Se..Sen...Haklısın. O benim yüzümden öldü, Allah kahretsin hepsi benim suçum!" Parmaklarını saç köklerine sokarak çekiştirdi kız. "Beni korurken öldü..." Alp kendine lanetler okurken kızın yüzünü kavradı elleriyle.

-Hayır, kimsenin suçu yok. Tamam mı?" Baş parmakları Tutku'nun gözlerinden süzülen yeni yaşları silerken mırıldandı. "Her şey kontrol dışı gerçekleşti. Sana söz veriyorum, başka birine zarar gelmesine izin vermeyeceğim. Bunun için her şeyi yaparım. Rüzgar'ı bu işe daha fazla katmam. Ağlama..." kızı göğsüne çekip sıkı sıkı sararken tekrarladı. "Lütfen ağlama."

-Bi..Biz, onun sahip olduğu tek varlıklardık belki de." Burnunu çekti Tutku, boşluğa bakan yorgun gözlerini zar zor kırparken. "İntikamını alacağım. Ne olursa olsun..." başını yukarı doğru kaldırıp Alp'in bal rengine çalan açık kahve gözlerine baktı. "Onun ölümü boş yere olmayacak Alp."

İsmini ondan duymak, güzel olan tek şeydi.

-Ölümü zaten boş yere olmadı Tutku..." Alp, gözlerine çok başka bir şekilde bakmaya başladı, sanki o kahverengi kürenin arkasına odaklanmış gibi bakışları içine işlemeyi hedefliyordu ve yanağındaki eli hareket edince, Tutku ondan uzaklaştı. Acıları bile onları yakınlaştırmaya yetemezdi şu aşamada... İpin ucu kaçmıştı, işler hiç beklenmedik yerlere gidiyordu artık. Kontrol kimsede değildi, sanki hepsinin elindeki ip yumağı kaderin ellerine bırakılmıştı.

Gözleri siyah sehpanın üzerinde, telefonun hemen yanındaki kupaya kayarken içinde bir iki yudumluk kalmış sıcak çikolatayı gördü. Tuttuğu kulp elinden bile soğuktu, baş parmağı Demir'in dudaklarının gezindiği ağız kısmında belli belirsiz gezinirken Alp'in duyabileceği bir şekilde mırıldandı.

-Sana bunu yapan cezasını çekecek..." koyu kahveleri boydan boya cam olan salondan görünen muhteşem manzaraya kaydı. Yağmur damlaları camı yıkarken güçlü bir şimşek çaktı. "Söz veriyorum."

-Çekecek." Sarının sesini duysa da ona dönmedi ama sağ omzuna doğru hafifçe çevirdi başını, Tutku. "Dostların burada Demir." Eğer yüz kasları ağrıdan sızlamasa gülümsemeye çalışırdı kız, gözlerini yumup derin bir nefes alırken kupayı iki eliyle sıkıca kavradı, bulutların oradan izliyor muydu Demir ikisini? Bu söze inanıyor mu veyahut başlarını belaya sokacakları için kızıyor muydu? Yoksa Aliyahla ve Baharla onların olamadığı kadar mutlu muydu?

Onun için söz verdiği gibi dua ederken, kabul olması ümidiyle kupayı kalbine doğru bastırdı.

-Dostların..." diye fısıldadı. Belki dünyanın en iyi dostları olmayabilirlerdi ama Demir'in intikamını alacaklardı.

Ne olursa olsun...

Bu ona son vedaları olacaktı. Dostlarının vedası...

🦋

Tekrar söylüyorum her şey 53'te açığa çıkacak, final de 59'da olacak.

49. BÖLÜMÜ VE BU BÖLÜMÜ,

YILDIZLAMAYI,

🌟🌟🌟🌟

BOL BOL YORUMLAMAYI SAKIN UNUTMAYIN LÜTFEN. SONA GELİYORUZ VE BU ŞEYLER ARTIK ÇOK DAHA KIYMETLİ...

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,
INSTAGRAM; tutkudevran

•Reva'nın instagram hesabı> @revadevran
•Kuzey'in instagram hesabı> @kuzeykarayev
•Rüzgar'ın instagram hesabı> @ruz.devran (istekler şimdilik bekletiliyor.)




Sevin, sevilin. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

Haz By 🍀

Romance

368K 5.6K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
150K 12.4K 25
Hollywood'un en ünlü ailesi ile tanışmaya hazır mısınız? Elizabeth Brown, her şeye sahip: Güzellik, zekâ ve mükemmel bir kariyer... Hollywood'un yüks...
2.1M 29.4K 13
Eski bir köy kurgusudur. İnsanların bilinçsiz ve cahil olduğu "dönem" kurgusu olduğunu unutmadan okumanızı rica ediyorum. Bu bir kitap, gerçek hayata...
1.8K 213 10
Gizli numara: Özledim Gizli numara: Katilimi özledim ben bu gece Gizli numara: Çok seviyorum Gizli numara: Yıllardır çok seviyorum Gizli numara: Olmu...