Aris

By sezen16

333 39 100

Muziki salı sabahına gözlerini açtığında, dünya da aldığı nefesin bile yabancı olduğunu hatırlatacak gizemli... More

Tohum
Güneş Diyarı
Ayakashi
Festival
Meşe Ağacı
Kara Bekçi
Kaçış
Siyah Güller
Soğuk
Su Ejderhası
Girdap
İyi Geceler Öpücüğü
Yüzleşme
Aşk
Balo
Beklenmeyen
Sabah Kokusu
Unutulan Ses

Güneş Ejderhası

13 1 0
By sezen16

Daiki saldırı yapmak için gerildi, ağzından mavi ateş topu çıkmaya başladı. 

Ona karşılık olarak, Takeo ağzından altın renk de ateş çıkarıp karşılık veriyordu. Takeo'nun ateşi, Daiki'yi yavaşlatarak ateşini söndürmeye başlamıştı ve ateş gittikçe büyüyordu. Muziki, Daiki'ye zarar gelmesini istemediğinden "Takeo... lütfen dur onu öldürme !" diye bağırdı.

Takeo onun sesi ile kendine gelerek ateşini yavaşlattı başını ona doğru çevirdiği sırada Daiki ona yandan sert bir kuyruk hamlesi yaptı. Takeo bu darbe karşısında dengesini kaybedip, yana doğru savruldu. Genç adam yere sertçe düştüğünden, yer sarsıldı sarayın yan duvarları yıkılıp, ortalık toz duman oldu. Muziki gözlerini bir süre açamadı öksürmeye başladı endişelenerek, hızla aşağıya iniyordu. Aşağıya inerken gözü pencereye kaydı, kami'nin elinde ok ve yay vardı. Hedefi ise Takeo idi.

"Ta-Takeo..." dediyse de geç kalmıştı. 

Kami, Takeo 'ya okunu fırlatmıştı bile. Ok Takeo'nun omzuna isabet etti, yaralanan genç adam insan formuna döndü. 

O sırada Daiki tekrar gerilmiş Takeo 'ya ateşini savuracaktı ki Muziki önüne geçti. "Dur...lütfen o sana zarar vermemek için durdu, sense haince ona saldırdın" dedi. 

O sırada gözyaşları akıyordu. Daiki ilk defa kızın gözlerinde ona karşı nefreti görmüştü. Muziki genç adama arkasını dönüp hızla Takeo'nun yanına koştu.

"Takeo, iyi misin" diyerek başını dizlerine koydu, eliyle okun saplandığı yaraya dokunduğunda Takeo acıdan inledi. 

Muziki hıçkırarak ağlamaya başladı, Takeo elini onun yanağına koydu. "Hişt Kızıl... korkma benden bu kadar kolay kurtulamazsın." Diyerek yanağını okşadı. 

Muziki de onun elini tutarak kulağına eğildi "Black'ı çağır gidelim... lütfen tedaviye ihtiyacın var, kanaman devam ediyor" dedi. 

Takeo, kızın gözlerindeki endişeyi görünce kızın başından nazikçe aşağıya çekti. Yüzünü iyice kendine yaklaştırdı. Fısıldayarak, "tohumu eline al, aklından olmamızı istediğin bir yer düşün ve üfle" dedi. 

Muziki kafasını kaldırıp Daiki 'ye baktı yüzü hala kızgındı.

Kami onun kaçacağını anlamış olacak ki "Daiki, kızı hemen ondan uzaklaştır" diye bağırdı. 

Daiki ejderha formundan çıkmıştı koşarak, onlara doğru ilerliyordu.

Muziki gözlerini kapadı Takeo'nun elini tuttu diğer elinde tohum vardı ve üfledi. 

İkisi de bahçeden toz duman içinde yok oldular. 

Ancak geldikleri yer soğuk bir havaya sahipti ikisi de titremeye başladı. Takeo yavaşça ayağa kalktı gördüğü manzaraya hayran oldu. Karlar ile kaplı dağ, dağın önünde çam ağaçları ve içinde bir dağ evi ve evin önünde muazzam parlaklığa sahip göl vardı. Takeo kollarını ovuşturmaya başladı Muziki 'ye gözlerini açarak, "inanılmazsın, gerçekten alp dağlarını hayal ettiğine inanamıyorum. Kart postal gibi..." dedi.

Muziki, genç adamın karşısına geçti aralarında sadece bir adım vardı. Kollarını Takeo'nun beline sardı, vücudunda hiç yağ yok diye düşündü. Takeo kızdan bir adım geri çekilip onu izliyordu, Muziki'nin kolları Takeo'ya sarılıydı başını kaldırıp genç adamın yüzüne baktı. "Evet, doğru bu manzaraya sahip bir yılbaşı kartı almıştım babamdan" dedi.

Takeo onun elini tutup öptü sonra yanağına koydu. "Teşekkür ederim."

"Niçin?" dediğinde kızın gözleri hala yaşlıydı.

"Bana inandığın için" dedi. Takeo ayakta duramıyordu eğer Muziki onu tutmasaydı yere düşüp bayılacaktı. 

Genç kız endişeyle, "Takeo bana tutunmalısın" dedi.

Takeo onun bu sevecenliğini görünce mutlu oldu, elini omzuna koyarak destek aldı. Yavaşça eve doğru yürüdüler.

Eve girdiklerinde içerisi buz gibiydi. Muziki Takeo'yu hemen kanepeye yatırdı üstüne ceketini çıkarıp örttü. Takeo buna itiraz etse de kabul etmedi. Ok omzunda durduğu sürece kanaması devam edecekti. Kapıya doğru kızın hızlandığını gören Takeo "Nereye gidiyorsun" dedi.

"Sana doktor bulacağım"

"Nereden bulacaksın...? ayrıca bana dünyadaki doktor hiçbir şey yapamaz... bunu bilmen lazım" diyerek gülümsedi.

Muziki aşırı somurtarak "ben bu dünyada doğup büyüdüm ayakashilerin yapısını bilemem değil mi? o zaman kan kaybından ölmeni beklemekten başka bir çarem kalmıyor Uchiba" diyerek dış kapıyı sertçe kapattı.

Takeo onun bu kaprisli halini seviyordu. 

Tebessüm ederek, "bu dünya da doğduğuna emin misin?" eliyle işaret ederek "gel yanıma".

Muziki olmaz anlamında kafasını salladı, içinden bu ne şimdi neden bu kadar tatlı gülümsüyor ayrıca ben bu dünyada doğmadım da ne demek...

"Gelmezsen ben gelirim, ayağa kalktığımda başım döner de bayılırsam suçlusu sensin Kızıl" dedi.

Muziki homurdanarak yanına gitti. Takeo onun elini tuttu oka doğru götürdü. "Hızlıca çekmen gerekiyor "dedi.

"Bu senin canını yakar, nasıl yapacağımı bilmiyorum" dedi.

Takeo elini sıkıca tuttu "eğer yapmazsan ucundaki zehir yetenekli bir Kami tarafından yapıldığı için ölümüme sebep olabilir. Bunu cidden istemiyorsan yapmak zorunda değilsin" dedi.

"Zehirli olduğunu nereden anladın"

"Zehirli olmasaydı düşüp bayılmaz ve insan formuna dönmezdim" dedi.

Muziki'nin o an kalbi sızlamıştı, o an araya girmeseydi yaralanmayacaktı. Ne kadar aptalım diye düşünüyordu. Onun ölmesini istemiyordu. Farkında olmadan beş günde bu kendini beğenmiş adamın varlığına alışmıştı. Muziki'nin aklına kabul etmek istemediği tek düşünce gelse de bunu kabullenmek istemiyordu, bu adama âşık olamazdı. 

Düşüncelerinden sıyrılıp, kafasını genç adama doğru çevirdiğinde, Takeo'nun gözlerinin rengi değişmeye başladığını fark etti, gri renge bürünüyordu. Genç kız korktu.

Takeo'nun yüzü bem beyaz kesilmişti. Canın acıdığı barizdi,  yine de ona tebessüm etti. Muziki'nin gözyaşı yanağından akmaya başladı. Genç adam, kıza şefkatle bakarak "korkma..." dedikten sonra bayıldı.

Muziki onu sarsmaya başladı "Takeo ölemezsin... bana verdiğin sözü tutmadın henüz" diyerek bir yandan ağlıyor bir yandan da onu deli gibi sarsıyordu.

Takeo tek gözünü açarak, fısıltı halinde "dur, bayılan adama böyle davranılır mı?"

Muziki'nin yüzü gülmeye başladı. "Bana yardım et beraber çekelim, ok derinde gibi duruyor" dedi.

Takeo, sadece gözleriyle onayladı. Vücudu direnemiyordu artık iyice halsiz düşmüştü. Muziki okun tepesini elleriyle kavradı. Takeo da oku alttan tuttu.

Muziki, "üç deyince çekeceğiz" dedi. 

Takeo "tamam" dedikten sonra Muziki saymaya başladı.

"Bir, iki..." yutkundu "üç" diyerek ikisi birden çekip çıkardılar oku. 

Takeo, o sırada can acısıyla bağırmıştı. Genç adam birden gözlerini kapayıp sık nefes alıp vermeye başladı canı çok acıyordu, yarasından kanlar akmaya başladı. Muziki yukarı çıktı karşısına çıkan ilk odaya girip komodinin çekmecelerinde havlu buldu koşarak Takeo'nun yarasına bastırdı. Yere diz çökerek elini tuttu "ne yapmam gerekiyorsa söyle lütfen". Genç adamdan hiç ses çıkmadı sadece nefes alışverişi duyuluyordu o kadar.

Muziki su ve biraz odun almak için dışarı çıkacaktı ki kapının sesini duyan Takeo boğuk sesle. "Gitme, yanımda kal." Dedi. 

Muziki kapıyı işaret ederek "odun ve su alacağım" Dedi.

"İstemiyorum, gitme..." acı dolu bir ifade ile bakmıştı ona.

Muziki onun bakışından etkilendi geri döndü ve yavaşça kanepeye oturdu. Takeo'nun Başını dizlerine koydu. "Tamam". Elleri Takeo'nun saçlarına gitti, yumuşacıktı. Parmaklarını saçlarının arasında gezdirmeye başladı. Benim saçlarımdan daha güzel ve rahatlatıcı, okşamaya devam etti. Takeo'nun içi kıza olan sevgisi ile doldu, kendini huzurlu hissediyordu. Gözlerini yavaşça açtığında Muziki'nin ona baktığını gördü. 

Muziki, genç adamın gözlerine baktığında kendi rengine döndüğünü görünce sevindi. Eliyle Takeo'nun yüzüne düşen saçlarını geriye çekti yüzü tam ayrıntısı ile ortaydı kusursuz bir alını vardı. Gözlerinin rengi daha berrak altın renkteydi insanı hipnoz edercesine kendine çekiyordu. Muziki istemsizce Takeo'nun yüzüne değecek kadar yaklaşmıştı. Fısıldar gibi ağzından; "Gözlerin... gözlerin neden bu kadar etkileyici" dedikten sonra dudaklarını Takeo'nun dudaklarına bastırdı. Takeo bu öpücüğü beklemiyordu, rüyada gibiydi ama gerçek bir rüya. Elini Muziki'nin saçlarına koydu onu kendine doğru çekip öptü. Muziki dudaklarını yavaşça ondan çekti, gözleri kapalı nefesini tutarak, "benim şömineyi yakmam lazım yoksa üşüteceğiz" der demez kanepeden hızlıca kalktı ve Takeo'nun kafası kanepeye düştü. Genç adam dengesini sağlamak için Yan döndü, Muziki'nin arkasından onun kızaran yanaklı ve paniklemiş haline gülümsüyordu. 

Sessizce "sana aşığım" dedi. 

Muziki panik halinde olduğundan onun dediğini duymamıştı. Dışarı çıkıp bir süre eve girmedi soğuk havayı içine iyice çekerek elini kalbinin üstüne koydu içindeki bu duyguyu biliyordu karışık duygular içinde iç çekti. Odunluğa benzeyen ahıra girdi oradan birkaç odun buldu eline alarak göle doğru gitti. Evin kapısını eli dolu olduğundan açamadı. Elindekileri yere bıraktı önce kapıyı açıp yerdekileri içeri taşıdı bunları yaparken Takeo 'ya doğru hiç bakmıyordu. Kapıyı içerden kilitleyip, şöminenin başına geçti. Odunları tutuşturmak için ateş yakmaya çalışsa da başaramıyordu. 

Takeo yerinden kalktı, yaralı omzunu eliyle tutup onun yanına geldi.

"Müsaade et, ateşi yakayım" dedi.

"Olmaz, sen yaralısın kendini yormaman lazım" diyerek onu yavaşça itekledi.

"İyiyim ben, senin sayende iyileştim bak" diyerek kollarını iki yana açtı.

"Ben iyileşmen için bir şey yapmadım" dediğinde yüzü kızarmıştı.

Takeo, çapkınca kıza bakarak, "Zehirli oku omzumdan çıkarttın, öpücüğünle bana güç verdin" bunu onun gözlerine bakarak söylediği için Muziki birden heyecanlanıp elindeki odunları yere düşürdü. Takeo tebessüm ederek yerden aldığı odunları gelişi güzel şöminenin içine atıp tek bir kibrit hamlesi ile onları tutuşturdu. Muziki bu duruma uyuz oldu kendisi o kadar uğraşmasına rağmen sadece kibriti yakabilmişti.

Alkışlayarak "tebrik ederim, artık kanepeye geçip uzanır mısın ben de yiyebileceğimiz bir şeyler yapacağım."

Takeo onun sözünü dinleyerek tekli koltuğa oturdu. Gözleriyle onu izliyordu. Muziki mutfağa girerek oradan gözleri sevinçli çıktı "Uchiba... bak burada pirinç ve kurutulmuş somon var sana iyileşmen için iyi bir yemek yapacağım" dedi.

"Kami'nin zehirli oku beni öldüremedi ama senin yemeğinin bunu başarabileceğini düşünüyorum" dedi.

"ha ha gerçekten çok hoş bir espriydi" dedi. Gözlerini devirerek elinde tava ve malzemeler ile şöminenin başına geçti. Tavayı eline aldığında ateşin üstüne koyacak bir aparat göremedi. Etrafına bakınmaya başladı hiçbir şey göremiyordu. Takeo onun bu halini izleyerek eğleniyordu. Sonunda şöminenin iç kısmında üç ayaklı bir demir buldu. Uzandığında eli yandı hemen çekip üflemeye başladı. 

O an Takeo'nun da canı acıdı. Ayağa kalkacaktı ki Muziki ona keskin yan gözle bakınca, Takeo çocukça koltuğu işaret ederek geri oturdu. 

Muziki mutfağa gitti bez ile ayaklı demiri tutup ateşin üstüne koyacaktı alevler birden yükseldiğinden eli tekrar yandı. Elindeki demiri hızlıca bıraktı. Takeo onun yanına geldi elini tutup baktığında eli kıpkırmızı olduğunu görünce, elindeki bezi alıp ateşe attı.

"Bu kadar acı çekmen yeter, canını yakman kalbimi acıtıyor"

Muziki'nin elini kendi göğsünün üzerine koydu. Muziki onun kalp atışlarını elinde hissetmeye başlayınca heyecanlandı. Başını yana çevirdi tekrar gözlerini Takeo'nun yüzüne sabitlediğinde yüzü kızgındı. Takeo bu ani değişimini anlayamadı.

"Uchiba, ben bunları anlayamıyorum".

"Neleri...anlayamıyorsun?"

"Biz bu kadar hızlı niçin yakınlaşıyoruz, birbirimizin hakkında sadece bildiğimiz tek şey isimlerimiz... Niçin...söyler misin?"

Takeo fısıldar gibi "Doğru...çok doğru" diyerek onun yanından kalktı ve bu sözler karşısında kırılmıştı.

Muziki onun yüzüne baktığında kırdığını fark etmişse de bunu umursamak istemedi. "Yukarı çıkıp uzanacağım, yorgun his ediyorum kendimi" dedi.

Takeo durgun bir ses tonuyla "bugün yorucu bir gün oldu, senin için, iyi uykular" diyerek zorla tebessüm etti. Arkasını dönüp kanepeye uzandı. 

Muziki ona doğru bakarak ağzını açtı ama hatasını anlayarak sustu. Usulca merdivenlerden çıkıp yukarıdaki ilk odaya girdi. Burada oldukça büyük bir yatak duruyordu, botlarını çıkarıp kendini buz gibi yatağın içine attı sımsıkı yorgana sarıldı. Takeo onun için hayatını feda etmeye hazırken o neden tek cümle ile onun kalbini kırmıştı. Ona yemek yapması gerekirken bencilliği yüzünden, her zaman yaptığı gibi yüzleşmek yerine kaçmıştı. Takeo 'ya karşı duygularına engel olamayan, farkında olmadan onu öpen oydu. Yeni tanıştığı bir adama karşı nasıl bu kadar arzu hissedebiliyordu anlam veremediği kendi duygularıydı. Takeo'nun tek hatası onun duygularına karşılık vermesi olmamalıydı. Muziki şu an sadece onun yanında olmak istiyordu. Başını ellerinin arasına aldı bu duyguları tanımıyordu daha önce hissetmediği şeyleri sürekli düşünüp durmaktan hoşlanmamıştı.

Continue Reading

You'll Also Like

36.2K 463 24
Zehra ile yolları ayrılan Emir, kendini kabus gibi bir ortamda bulur. Acımasız kadınların elinde oyuncağa döner ve tek isteği bu kabustan uyanıp eski...
23.9K 2.5K 20
Vampirler ve cadılar yüzyıllardır birbirinden nefret eder ve birbirlerine yaklaşmazlardı İki kişi bu geleneği bozana kadar #Elf 1🥇2024:04:26 #Vampir...
918K 20.9K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...
275K 18.6K 32
"Sakın onun adını anma." "Neden?" "Eğer yaparsan sana sonsuza kadar sahip olur." ~~~~ "Büyü zayıflıyor Aria. Sen ölmek istesen bile o buna izin verme...