Sevgiyle Harmanlanmış Bedenle...

By redndyellow

439K 48.2K 23.9K

"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü. "Tutku'yla Harmanlan... More

TANITIM
RÜZGAR DEVRAN Ön Bölüm
ACAR&ELVİN: "Bazı yaralar..."
ADEN LİNA DEVRAN Ön Bölüm
Aden Lina Devran Yayımlandı!
TUNA DEVRAN Ön Bölüm
Rüzgar Devran "Tanıtım" 54 Kelime
TUNA DEVRAN YAYIMLANDI! + Açıklama
Tutku DEVRAN| Başlangıç
1.BÖLÜM: "Eve Dönüş"
2.BÖLÜM: "Kaçış"
3.BÖLÜM: "Elektrik"
4.BÖLÜM: "Uyarı"
5.BÖLÜM: "Yangın"
6.BÖLÜM: "Denge"
7.BÖLÜM: "Unutulmaz"
8.BÖLÜM: "Karanlık Yüz"
9.BÖLÜM: "Şeytanla Dans"
10.BÖLÜM: "8 Saat"
11.BÖLÜM: "Kelebek"
12.BÖLÜM: "İhtiras ve İhtiyaç"
13.BÖLÜM: "Kulak Misafiri"
DUYURU: "SEZON FİNALİ/YENİ BÖLÜM TARİHİ"
14.BÖLÜM: "Yalan"
15.BÖLÜM: "Yanımda Kal."
SEZON FİNALİ/16.BÖLÜM: "Son Bakış"
-Yeni Sezon Alıntı-
17.BÖLÜM: "Öldürmeyen Acı"
18.BÖLÜM/ALINTI
18.BÖLÜM: "Kırık Kanatlar"
19.BÖLÜM: "Yeni Başlangıçlar"
Ekstra Bölüm: "İntikam Ateşi"
-SHB PLAYLIST-
20.BÖLÜM: "Teklif"
21.BÖLÜM: "Plan"
22.BÖLÜM: "Denizatı ve Kelebek"
23.BÖLÜM: "Axel&Basil: Görev"
24.BÖLÜM: "Veda Busesi"
TÜM OKURLARIMA: "Tutku'dan."
25.BÖLÜM: "Koruyucu Melek?!"
26.BÖLÜM: "Randevu?"
27.BÖLÜM: "Belirsizlik"
28.BÖLÜM: "Baştan Çıkarma Operasyonu"
29.BÖLÜM: "İki Sarı"
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-1)
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-2)
31.BÖLÜM: "Sırların Kirli Perdesi"
31.BÖLÜM'ü OKUYANLAR! •BÖLÜM AÇIKLAMASI•
32.BÖLÜM: "Kapı"
33.BÖLÜM: "Hoşgeldin Devran"
34.BÖLÜM: "Zaaf"
35.BÖLÜM: "Öfke"
36.BÖLÜM: "Ağabey"
37.BÖLÜM: "Misafir"
38.BÖLÜM: "Lider"
39.BÖLÜM: "Tutunacak Dal"
40. BÖLÜM: "Kabus"
41.BÖLÜM: "Seni Özledim."
42.BÖLÜM: "Tanışma"
43.BÖLÜM: "Oğulların Affı"
44.BÖLÜM: "Şeytanın Avukatı"
45.BÖLÜM: "Son Bencillik"
46.BÖLÜM: "Davetsiz Konuk"
48.BÖLÜM: "Dönüm Noktası"
49.BÖLÜM: "Hoşçakal"
50.BÖLÜM: "Dostların Vedası"
51.BÖLÜM: "Parçalanan Ruhun Tılsımı"
52.BÖLÜM: "Bencil Adam"
🗡53.BÖLÜM🗡: "Kara Liste"
54.BÖLÜM: "Özür Dilerim."
55.BÖLÜM: "Merhaba..."
56.BÖLÜM: "Yetim"
57.BÖLÜM: "Yanındayız."
58.BÖLÜM: "Üç Kurşun"
59.BÖLÜM: "Kelebek"

47.BÖLÜM: "Özgürlük"

3.7K 773 467
By redndyellow







YILDIZLAMAYI, 🌟🌟🌟


🌟🌟🌟🌟



yorum yapmayı artık unutmayın. Bu bölüme kadar geldiyseniz, bunları unutmamanızı artık rica ediyorum.


"Önümüzdeki 5 bölümde (48-52) çoğunlukta yorum yapan kişiler finale kadar bölümlerde (53-59) ithaf alacaktır."


3.GÖZ

     Petek bu üçlü arasındaki tuhaf bakışmaya bir anlam vermekte zorlanırken, Sarp'ın seslenmesiyle onları yalnız bıraktı ve kadın kapıdan çıkar çıkmaz Alp öfkeyle genç adamın yakasına yapıştı.

-Ne hakla buraya geliyorsun?" Tutku hemen sarının kolunu tutmuştu ama nafileydi, açık kahverengi gözleri öfkeyle lacivert gözlere bakıyordu, buna aldırmayan Exton dilini alt dudağında gezdirip alayla güldü.

-Bu prenses benim evime gelmişti." Gözleri büyük bir ilgiyle Tutku'da gezinirken kollarını önünde kavuşturarak vücudunu biraz gizler gibi oldu kız. Bakışlarındaki açlık ve duygusuzluk insanın ensesinden soğuk bir ürperti geçmesine neden oluyordu. "Annenin önünde dayak yemek istemiyorsan yakamı bırak." Alp'in çenesinin kasıldığını görüyordu Tutku, Petek'in sorun çıktığını görmesini istemediğini anlamıştı, bu yüzden Exton'ı aniden bıraktığında tatlı bir gülümsemeyle kendisine döndü genç adam.

-Evi gezdirebilir misin? Çok güzel bir mimari. Görmek isterim." Tutku'ya doğru bir adım attı. "Özellikle de yatak odanı." Alp, yeniden ona doğru bir hamle yapacak olurken kızın cümlesiyle duraksadı ve başı hızla Tutku'ya çevrildi bir atmaca gibi.

-Olur." Koyu kahverengi gözlerini Exton'ın mavilerinden çekip Alp'in öfke dolu kahvelerine baktı ve ekledi. "Petek teyzelere Exton'ın fazla kalmayacağını söyleyebilirsin."

-Pek misafirperver değilsin Devran." Adamın alaylı cümlesine göz devirip salon kapısına doğru yürüdü kız.

-Gel." Exton "hay hay" der gibi ellerini açıp kaşlarını kaldırarak sarıya gıcık bir bakış attı ve Tutku'nun arkasından gitti. Alp, saçlarını karıştırıp bir sağa bir sola yürür ne yapacağını düşünürken, onlar merdivenleri yan yana çıkıyorlardı.

-Alple aynı evdesiniz demek. Sonunda sana yaklaşmayı becerdi mi?" Tutku, merdivenleri sonuna kadar çıktıkları anda başını hafifçe ona çevirdi.

-Ne demek bu?" O duraksayınca mecburen Exton da durmuştu, çünkü evi bilmiyordu ve Tutku'nun odası da nerede bilemediğinden bir yere yönelemiyordu.

-Seninle ilgilenmiyor mu? Bunu biliyorum." Kız alayla gülerek yürümeye devam ettiğinde kaşlarını çatarak onu takip etti ve sonunda bir kapıyı açıp kenara çekildiğinde içeri girdiği odayı dikkatle inceledi.

Cam tavanlı, büyüleyici, sade, çarpıcı ama aynı zamanda gösterişten uzak...

Tutku.

-Benimle ilgilendiğini nereden çıkardın?" Dedi genç adam odaya girdiğinde kapıyı kapatarak. Exton, sanki çok saçma bir soru sormuş gibi alayla dudağını kıvırdı. Lacivert gözleri odanın her detayını inceliyordu. Yanına kadar yürüdüğü camı örten kalın kumaş perdeye dokundu dövmeli parmaklarıyla.

-Çünkü o senin gibi cesur kızlarla ilgilenmeye bayılır. Önce Gabriella, şimdi sen..." Gabriella... Bardaki kızıl dünya güzeli kız. "Gabriella'yı tanıyorsun değil mi?" Tutku, konuşmanın nereye gideceğini bilmediği için sessiz kaldığından devam etti. "Gabriella'nın beni Alple aldattığını da biliyor musun?" Bunu bilmiyordu işte. Kızın kaşları havalanınca anladı ve tehlikeli tebessümü genişledi. "Ah sikik herif sana hiçbir şeyi anlatmıyor değil mi?"

-Neden anlatsın ki? Benim için hiçbir anlam ifade etmiyor." Tutku'nun bu katı cevabı Exton'ın hoşuna gitti. Çünkü Alp'i çok iyi tanımıyordu ama onu birazcık tanıyorsa Tutku'ya abayı yaktığı ortadaydı. Bakışlarındaki ateş ve genellikle sergilediği tutarlı davranışların tersini yapması bile bunu gösteriyordu. Tutku onu umursamıyorsa, bu adamın acı çekmesi demekti ve işine gelirdi. Yavaşça kıza yaklaştı ve tam önünde durdu.

-Ben senin için Patron gibi birine kafa tutsam ve evlendiğim kadını boşayacak olsam, benim için bir şey ifade etmediğini düşündürtmezdim." Onun yine şaşkın olduğunu görünce usulca yüzüne doğru eğildi ve nefesi kızın dudaklarına çarparken mırıldanır gibi konuştu. "Bardayken, kalbinin kırık olmasına o neden olmamış mıydı?" Tutku başını çevirince parmakları kızın çenesini kavrayıp nazikçe kendine çevirdi. "Bebeğim, neden erkeklerin en azıyla yetiniyorsun?"

-En fazlası da sen mi oluyorsun?" Tutku'nun gözlerini kısarak alayla sorduğu cesur soruya karşı yüzündeki tebessüm daha da genişledi.

-Asla. Ama sana kendini değerli hissettireceğime yemin edebilirdim." Aniden kızın kulağına eğildi. "Ve kimseye bağlı olmadan sana karşı hep dürüst olurdum." Tutku onun boynuna çarpan nefesinin etkisini görmezden gelerek geriledi ve omuzlarını kaldırıp indirdi.

-İlgilenmiyorum. Patron'a yakın olan her insan benden ne kadar uzak olursa o kadar iyi." Sözlerinde gerçekçiydi, Exton şaşırdığını inkar edemezdi.

-Alp'in sana karşı bir şeyler hissettiği gerçeğini umursamıyorsun yani?" Tutku, tüm içtenliğiyle kafasını sağa sola salladı. İnanmıyordu da zaten.

-Hayır, umrumda bile değil. Boşanırsa da boşansın, beni ilgilendirmiyor. Kendi bileceği iş." Öyle ya, evliyken bunu gizleyip kendisiyle sevişen adam şimdi boşanıyor diye zil takıp oynayacak hali yoktu. Alp'e karşı olan hislerini mezara tıkıp toprak altına gömmüştü ve içi artık bir mezarlığı andırsa da buna aldırmayacak kadar hissizleşmişti şu ara.

En azından Demir her şeyi anlatana kadar hislerini askıya almıştı. O zaman karar verecekti.

-Patron'a oldukça uzağım. Benimle denememe nedenin nedir?" Exton'ın sorduğu soruya karşı bir süre sessiz kaldı.

-Ne olursa olsun o senin baban. Senden asla vazgeçmeyecek. Ve baban o olmasa bile senin de iyi bir adam olduğunu düşünmüyorum." Genç adam, aralarındaki mesafeyi yeniden sıfıra indirdi, lacivert gözleri Tutku'ya tuhaf bir duyguyla bakıyordu, farkındalık ve dürüstlüğüne duyduğu hayranlık duygusuyla...

-Haklısın Tutku, ben iyi bir adam değilim." Dilini mora çalan koyu dudaklarına gezdirdi ve gözlerini kahvelerden çekmedi. "Ama içimden bir ses senin iyi adamları sevmediğini söylüyor. Çünkü sen düzen değiştiren bir kızsın, düzene ayak uyduran değil." Tutku onun söylediğine güldü.

-Artık değil. Emekli oldum. Mümkünse dünya iyisi biri hariç kimseyle münasebetim olmasın istiyorum." Exton "münasebet" kelimesine kaş çatınca açıklar gibi belirtti. "İlgim olmasın yani. Hoş artık erkek bile görmek istemiyorum." Gülme sırası Exton'daydı.

-Çok tuhaf bir kızsın." Dedi tüm içtenliğiyle. "Evine geliyorum ve bana erkek görmek istemediğini söylüyorsun."

-Evet. Ve bir daha evime de gelme, kendimi güvende hissetmiyorum." Omuzlarını kaldırıp indirdi. "Rahat olmuyorum, Alple aranızdaki intikamı ben ya da ailem aracılığımla alamazsın Basil." Delikanlının Basil ismini söylemesiyle kaşları çatılınca işaret parmağıyla onu gösterdi. "İşte aynen böyle sinirli hissediyorum, Exton." Hislerini anlatma şekli akıllıcaydı.

-Anlıyorum." İç çekerek gözlerini odada gezdirdi. "Yazık oldu. Seninle çok iyi bir ikili olabilirdik." Tutku, tek kaşını kaldırıp sır verir gibi yaklaştı.

-Ben tek tabanca daha iyiyim." Exton, lacivertlerini yeniden ona çevirdi. Safir rengi gözlerinde geldiğinden beri bir iki saliselik duygu kırıntıları görmüştü Tutku. Şimdiki de neşeydi, resmen söylediği cümleye gözleriyle gülmüştü.

-Kesinlikle öylesin." Aniden kızın belini tutup kendine çekti ve kulağına doğru fısıldadı. "Aksoy'dan uzak dur bebeğim, sana en büyük tavsiyem bu." Tutku'nun yanağına belli belirsiz dudaklarını sürtüp geri çekildi ve kapıya doğru ilerledi. Kaşları çatılan kız aniden arkasını dönerek konuştu.

-Neden bunu dedin?" Kapıyı açsa da sorduğu soruya kayıtsız kalamadı Exton. Lacivert gözleri çıkmadan önce son kez kıza döndü ve tüm ciddiyetiyle kahvelere odaklandı.

-Çünkü onunla olan savaşımda arada kalmanı hiç istemiyorum. O yüzden umarım bu söylediklerin, onu hiç umursamadığın, doğrudur Tutku. Hoşçakal." Kapıyı kapatıp çıktığında içine çöken sıkıntının ağırlığıyla yatağa oturdu Tutku, koyu kahverengi gözleri halıya odaklıydı.

Neden içinden bir ses arada kalacağını söylüyordu ki?

Exton bu cümleyi kurana kadar nasıl da rahat ve kendinden emindi.

Ama bu cümle ağzından çıktığı anda Tutku kalbinin hızla çarpmaya başladığını fark etmişti. Alp için endişeleniyor muydu? O savaşta arada kalanın kendisi olmasından çok savaşta onun yara alma ihtimaline içerlemiş miydi? Bu olamazdı. Onun canını bu kadar yaktıktan sonra başına ne geliyorsa gelsin asla umursamamalıydı.

Kapı çaldığında başı hızla oraya çevrildi ve aralıktan kafasını uzatan Petek, gülümseyerek kıza baktı.

-Tutkucuğum, bir şeyler atıştırmak ister misin?" Odaya girdiğinda Tutku yerinden kalkıp kadına doğru yürüdü ve sarışının beline sıkı sıkı sarıldı. Boyu ondan oldukça kısa olduğu için başı kadının göğsüne geliyordu. Kızın yumuşak ve uzun saçlarını okşadı Petek.

Oğlu da o tutamları okşamayı seviyordu...

İçini ve kafasını karmakarışık eden sarı...

-İyi misin sen? O çocuk, Alp'in arkadaşı kötü bir şey mi söyledi? Hemen gitti de..." kız cevap vermese de kafasını sağa sola sallamasından öyle olmadığını anladı kadın. Elvin onun en yakın arkadaşlarından biriydi ve kızını böyle üzgün görmek onu da üzmüştü. Tutku, gözlerinin dolduğunu hissederken başını hafifçe kaldırıp kadının cam gibi masmavi olan gözlerine baktı.

-Ben annemi çok özledim." diyiverdi aniden. Şaşkınlık iniltisi gibi bir ses çıkaran kadın, onu yeniden göğsüne yasladı. Tutku gözlerinden akan yaşların onun vanilya kokan bluzuna karıştığını hissediyordu. Elvin'i çok özlemişti, onunla konuşmaya, dertleşmeye ihtiyacı vardı. Ya da yengesiyle olan seansları kesmese içindeki bu karmaşa sorun olmazdı belki de. Ama artık karmakarışıktı.

Annesi gelene kadar kötü bir şey olmamasını ummaktan başka bir şey yapamadı. Geldiği anda ayaklarına kapanıp özür dileyecek ondan yardım isteyecekti. Çünkü o her şeyin en iyisini bilirdi, bugüne kadar çocuklarını mutlu etmek için her şeyde yanlarında olmuş bir kadındı. Mutlu olacağı bir yolu bulurdu. Bulurdu değil mi? Ondan daha iyi bir seçenek düşünemiyordu.

-Güzelim benim... Dönecekler yarın akşam, merak etme sen. Dur bakayım." Kızı geri çekip gözaltlarındaki yaşları süpürdü ve gülümseyerek baktı. "Ay pek de güzel, ay parçası aynı annesine benziyor. Sen ağlama çiçeğim, gel bir şeyler ye hemen görüntülü arayalım birlikte olur mu?" Bu iyiydi böylece o da görmüş olurdu ve Elvin açmamazlık yapmazdı.

-Olur, teşekkür ederim Petek teyze." Kadın onun başına bir öpücük kondurup kapıdan çıktığında o da arkasından çıkmıştı ki Petek merdivenlerin başına gittiği sırada bileğine sarılan elin sahibi yüzünden arkasına dönmek zorunda kalmıştı.

-Ağladın mı sen?" Elbette Alpti. Onunla aynı evde olduklarını ara ara unutuyordu ve yine bir anlık boşlukta unutmuştu. Elinden kurtulup geri çekildiğinde kafasını sağa sola salladı saçma bir inkar duygusu içini kaplarken. "Ağlamışsın." Sıcacık avucu onun yüzüne değdiği an ateşin en harlısına değmiş gibi sıçrayarak geriledi Tutku.

-Dokunma bana." Diye tısladı. Onun bu uzak davranışları, öfkeli kahveleri kadar canını sıkıyordu Alp'in. Böyle anlarda o da kendini hiç hakkı olmadığı halde sinirli buluyordu. "Sana ne? Ağlarım ağlamam, seni hiç ilgilendirmez." Tam arkasını dönüp gidecekti ki vazgeçti ve yeniden onunla yüz yüze geldi. Hatta genç adamı kolundan çekerek odasına soktu ve kapıyı da birinin ikisini duymaması için kapattı. "Bana benden nefret etme demiştin." Dedi kötü bir şeyler söyleyeceğinin sinyallarini verirken, sarı kafa sallayınca devam etti. "Ama ediyorum! Duydun mu? Senden ölesiye nefret ediyorum. Çünkü senin yüzünden uyuyamıyorum, senin yüzünden çok mutsuzum, senin yüzünden her gün kendimle hesaplaşıyorum, tuhaf insanlar evime giriyor, merak aklımı kemiriyor, üzüntü içimi yiyor, umursamazlığım kayboluyor..." yanaklarından süzülen yaşlarla hıçkırdı. "Canım yanıyor. Anlıyor musun? Canım yanıyor. Bana yaptığın şeylerin düşüncesine katlanamıyorum, öğrendiklerime katlanamıyorum, gizlediğin bir yüzün olduğu gerçeğine katlanamıyorum. Hayatımda olmana katlanamıyorum. Öğrenirsen benden nefret edeceksin demiştin, şuanda da ediyorum! Duydun mu? Senden çok ama çok nefret ediyorum. Seninle en başa dönmeyi değil..." dudakları titrerken diliyke hafifçe ıslatıp devam etti. "Seni hiç tanımamış olmayı dilerdim. Hayatımdan tamamen silmeyi. Çünkü şuan fark ediyorum, ben mutlu bir insandım ve sen benden bunu aldın."

Arkasını dönüp kapıdan çıkıp gittiğinde Alp'in söyleyecek bir sözü kalmamıştı. Bütün bu lafların beyninde yankılanması 10 dakika sürdü, sonra yutkundu, sarı uzun kirpiklerini kırpıştırdı, etrafına bakındı. Telefonu cebinde titreşirken eli robot hareketi gibi yavaşça oraya yöneldi ve parmakları cihazı ortaya çıkardı. Demirdi.

-Efendim?" Sesi ölü bir yavru balık gibi cansız ve cılızdı, Tutku'nun söylediklerini duymaktansa göğsüne sayısız kurşun yemeyi tercih ederdi.

-Exton yarın harekete geçiyor. Patron, Gabriel'ı yanından ayırdığından beri onunla iş birliği yaptığını düşündüğünü söyledi. Şşş orda mısın?" Sarı gözlerini kapatarak burun kökünü eliyle ovuşturdu. "Sorun mu var?"

-Demir, ben gelmek istemiyorum." Sesi yalvarır gibi güçsüz çıkmıştı. "Exton cehennemin dibine gidebilir, Gabriel da öyle. Patron da öyle. Sikeyim hepsi geberip gitsin!" Öfkeyle konuşurken sesini alçak tutmaya çalıştı ama bu noktada kendini kontrol etmek zordu.

Tutku'nun cümlelerinin kendisini bu kadar yaralamasına izin vermemeliydi, yoksa daha çok üzülecek, yıpranacak ve iniş çıkışlı ruh hallerinin esiri olacaktı. Elinde değildi, kızın kendisine söyledikleri Demir konuşurken bile beyninde dönüyordu.

Canım yanıyor.

Seni hiç tanımamış olmayı dilerdim.

Senden çok ama çok nefret ediyorum.

Elvinle olan tartışmaları da bir noktada Alp'e ulaşıyordu, sırlar da, üzüntüler de, Exton da, Patron da... Tutku'nun hayatını altüst etmişti.

-Sarı, yapma böyle oğlum." Demir'in ara bulmaya çalışan sakin sesinin onu yatıştırmasını umdu. "Biliyorsun, bitecek bu durum. Yapma, kendini yıpratma. Eğer sorun Tutkuysa..." devamını getiremedi cümlenin.

-Beni asla affetmeyecek." Dedi bir tespiti dillendirir gibi kesin ve net sesiyle. "O yüzden sızlanmanın bir anlamı yok, haklısın." Derin bir nefes alıp kafasındaki sesleri tamamen susturdu. "Geliyorum. Bu gece geliyorum, sende kalırım. Yarın akşam gideriz." Aniden verdiği kararlı sözlerle bir an şaşırsa da toparlandı genç adam.

-Emin misin? Yani... Yalıda değil misin şuan? Tutku, annenler falan ne olacak?" Asıl sorusu Tutkuydu aslında çünkü arkadaşının hiç beklenmedik bir anda böyle bir şey söylemesine tedirgin yaklaşmıştı ama ailesini de katarak soruyu yumuşatmıştı.

-Annemler gitmemi sorun yapmaz. Tutku da..." gözü kızın başucundaki iki fotoğraftan birine kaydı. Aden, Rüzgar, Tuna ve Tutku vardı, onun çektiği belliydi çünkü kolunun bir kısmı gözüküyordu. Hepsi kameraya içtenlikle gülümsemişti, büyük ihtimalle o anda Acar'ın söylediği komik bir söz yüzündendi bu gerçek tebessümler. Kızın demin nasıl ağladığı aklına gelince fotoğrafa bakmayı bıraktı. "Tutku defteri, bu konu halledilinceye kadar kapanacak." Demir, mırıltıyla sordu.

-Sonra?" Açık kahverengi gözlerin sahibi kapıya doğru ilerledi ve odadan çıktığı an verdiği karar da dudaklarından salınmış bir nefes gibi havaya karıştı.

-Sonra ona her şeyi anlatacağım." Bu nedendir bilinmez Demir'in üzerindeki yükü hafifletti, çünkü her şeyi Tutku'ya anlatanın kendisi olması, anlatacaklarının ağırlığının tamamını omuzlarında bırakıyordu. Ama Alple birlikte anlatırsa hem onun arkasından iş çevirmemiş olurdu hem yanında destek olmuş olurdu hem de sözünü tutardı.

-On dört gün sonra." Alp, o görmese de kafasını salladı.

-On dört gün sonra."

•••

"T: 14 gün Fe." Demir'i kimya dilinde söylemesi genç adamı güldürdü.

"T: 14 gün. Zaman azalıyor." mesajları genelde kapalı olan ekranını aydınlatıyordu, Alp dışında kendisine mesaj atan tek kişi Tutkuydu. Bu yüzden gülerek mesaja tıkladı ve cevap verdi.

"Demir: 🖕🏽"

Bunun onu sinirlendireceğini biliyordu, nitekim öyle de oldu. Birkaç saat sonra çok önemli bir olaya girişeceklerdi Alple ama şimdi Tutkuyla yazışıyordu.

"T: Vazgeçtiysen engelliyorum" gerçekten yapardı ve bu yüzden aceleyle mesaj attı Demir.

"Demir: Hayır hâlâ sözümün arkasındayım"

Telefonu elindeyken sıcak çikolatasını yudumladı. Tutku'nun bilerek onu beklettiğini düşünüyordu çünkü o da tam kardeşi Bahar gibi intikamcı bir cadıydı.

"T: Aferin 🖕🏽"

Güldü keyifli bir şekilde, tek istediği bu hafta halletmesi gerekenleri bitirip sonra da kızla bahsettiği o "hayatın yaşamaya değer olduğunu ispatlayan" günü geçirerek her şeyi anlatmaktı.

Her şeyi anlatma kısmı canını sıkıyordu ama öncesindeki o günden ümitliydi. Hayatın yaşanabilir olduğuna inanmak istiyordu. Gerçekleri serbest bıraktığında kendi de özgür olmak istiyordu.

Alp'in de onun da ihtiyacı olan şey buydu aslında. Özgürlük.

Tutsak olduğu yalanların, sırların arasından sıyrılıp özgürlüğe kavuşmak. Doğrular onları özgür kılacaktı ve o gün geldiğinde belki ikisi de hayatın yaşamaya ne kadar değer olduğunu daha iyi anlayacaktı...

•🦋•

Finali erkene çektim. 59'da bitecek.

•60 bir ek bölüm. Geçmişten.

•Finale az kaldı.

•Gelecek bölüm (kırk sekiz) çok kısa zamanda gelecek o yüzden YILDIZI unutmayın.

•Ve sonraki güncelleme duble olacak. (49-50)

duble yapıyorum çünkü asıl gelmeyi istediğim bölümler 53 ve sonrası. Şuan bunlar geçiş ve artık çok sabırsızım. Onlar tekli gelecek. Yolun sonuna geldik sanki hı?


Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,
INSTAGRAM; tutkudevran





Sevin,sevilin. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

13K 1.4K 18
Seni nasıl sevdiğimi kimse bilemez.. Öyle bak ki bana ben bile kendime aşık olayım..
1.6M 51.7K 39
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...
258K 11.3K 112
Umutların aşka bağlandığı bir hikaye... "Mum ışığıyla yakılmış hayallerim küller halinde savrulan umutlarım vardı benim." ♥♥♥ Hayata kaldığın yerden...