Sevgiyle Harmanlanmış Bedenle...

By redndyellow

439K 48.2K 23.9K

"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü. "Tutku'yla Harmanlan... More

TANITIM
RÜZGAR DEVRAN Ön Bölüm
ACAR&ELVİN: "Bazı yaralar..."
ADEN LİNA DEVRAN Ön Bölüm
Aden Lina Devran Yayımlandı!
TUNA DEVRAN Ön Bölüm
Rüzgar Devran "Tanıtım" 54 Kelime
TUNA DEVRAN YAYIMLANDI! + Açıklama
Tutku DEVRAN| Başlangıç
1.BÖLÜM: "Eve Dönüş"
2.BÖLÜM: "Kaçış"
3.BÖLÜM: "Elektrik"
4.BÖLÜM: "Uyarı"
5.BÖLÜM: "Yangın"
6.BÖLÜM: "Denge"
7.BÖLÜM: "Unutulmaz"
8.BÖLÜM: "Karanlık Yüz"
9.BÖLÜM: "Şeytanla Dans"
10.BÖLÜM: "8 Saat"
11.BÖLÜM: "Kelebek"
12.BÖLÜM: "İhtiras ve İhtiyaç"
13.BÖLÜM: "Kulak Misafiri"
DUYURU: "SEZON FİNALİ/YENİ BÖLÜM TARİHİ"
14.BÖLÜM: "Yalan"
15.BÖLÜM: "Yanımda Kal."
SEZON FİNALİ/16.BÖLÜM: "Son Bakış"
-Yeni Sezon Alıntı-
17.BÖLÜM: "Öldürmeyen Acı"
18.BÖLÜM/ALINTI
18.BÖLÜM: "Kırık Kanatlar"
19.BÖLÜM: "Yeni Başlangıçlar"
Ekstra Bölüm: "İntikam Ateşi"
-SHB PLAYLIST-
20.BÖLÜM: "Teklif"
21.BÖLÜM: "Plan"
22.BÖLÜM: "Denizatı ve Kelebek"
23.BÖLÜM: "Axel&Basil: Görev"
24.BÖLÜM: "Veda Busesi"
TÜM OKURLARIMA: "Tutku'dan."
25.BÖLÜM: "Koruyucu Melek?!"
26.BÖLÜM: "Randevu?"
27.BÖLÜM: "Belirsizlik"
28.BÖLÜM: "Baştan Çıkarma Operasyonu"
29.BÖLÜM: "İki Sarı"
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-1)
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-2)
31.BÖLÜM: "Sırların Kirli Perdesi"
31.BÖLÜM'ü OKUYANLAR! •BÖLÜM AÇIKLAMASI•
32.BÖLÜM: "Kapı"
33.BÖLÜM: "Hoşgeldin Devran"
34.BÖLÜM: "Zaaf"
35.BÖLÜM: "Öfke"
36.BÖLÜM: "Ağabey"
37.BÖLÜM: "Misafir"
38.BÖLÜM: "Lider"
39.BÖLÜM: "Tutunacak Dal"
40. BÖLÜM: "Kabus"
41.BÖLÜM: "Seni Özledim."
42.BÖLÜM: "Tanışma"
43.BÖLÜM: "Oğulların Affı"
44.BÖLÜM: "Şeytanın Avukatı"
45.BÖLÜM: "Son Bencillik"
47.BÖLÜM: "Özgürlük"
48.BÖLÜM: "Dönüm Noktası"
49.BÖLÜM: "Hoşçakal"
50.BÖLÜM: "Dostların Vedası"
51.BÖLÜM: "Parçalanan Ruhun Tılsımı"
52.BÖLÜM: "Bencil Adam"
🗡53.BÖLÜM🗡: "Kara Liste"
54.BÖLÜM: "Özür Dilerim."
55.BÖLÜM: "Merhaba..."
56.BÖLÜM: "Yetim"
57.BÖLÜM: "Yanındayız."
58.BÖLÜM: "Üç Kurşun"
59.BÖLÜM: "Kelebek"

46.BÖLÜM: "Davetsiz Konuk"

3.8K 696 341
By redndyellow



Bu bölüme kadar geldiyseniz veya hikayeden keyif alıyorsanız,

YILDIZLAMAYI,

yorumlamayı unutmayın.


*Bu bölüm #TUNÇ çiftinin destekçilerine ithaf edilmiştir.

Keyifli okumalar. 🌟

3.GÖZ

Tutku, yeniden telefonuna bakarken aradığı numaranın, annesinin, meşgul olduğunu gördü ve sıkıntıyla aramayı sonlandırıp yatağına uzandı. Uyanır uyanmaz ilk yaptığı şey onu aramaktı ama iki gün geçmesine rağmen kendisiyle konuşmamıştı. Sadece Peteklerle ve Tunalarla oldukça kısa konuşmuşlardı. Tatilin tadını çıkarmalarını umdu çünkü annesinin dalgın gözlerle tatilini üzgün geçirmesi fikri canını daha da sıkıyordu.

-Tutku, uyandın mı hayatım?" Kapının arkasından Petek'in sesini duyduğunda yataktan indi ve kapıyı açtı cevap vermek yerine. Saçlarını tam tepesinde at kuyruğu yapmış, başına da renkli bir toka takmıştı. Yüzü sabahın bu saatine rağmen öyle dinç ve parlaktı ki, kendisi bir zombieye benziyor olmalıydı. "Ah, uyandırmadım değil mi?" Kadının nezaketine gülümserken kafasını sağa sola salladı.

-Hayır Petek teyze, uyanmıştım şimdi. Yüzümü yıkayıp geliyorum, kahvaltıyı hazırlarız."

-Biz çoktan hazırladık, sadece şimdi mi yersin yoksa Aras gibi sonra mı diye sormak istemiştim. Rüzgar uyanmış olabileceğini söyleyince yanına geleyim dedim." Aras'ın bu saatte kahvaltı yapması imkansızdı, özellikle o sabah sorumluluğu yoksa, bu yüzden şaşırmadı Tutku.

-Geliyorum hemen, keşke yardıma çağırsaydın inerdim aşağı." Koridorda o anda görmek istemediği yüzü görünce, Petek de yanlarına gelen Alp'e bakarak sırıttı.

-Yok Alp Bey ne hikmetse çok yardım etti bugün. Ben öğlene kadar uyur demiştim. Bir ara gece kalktım senin kediyle oynuyordu." Genç adam, ikisinin yanına geldiğinde Tutku'nun şapşal suratına baktı. Uykudan şişmişti, yanağında yastık izi vardı ve düz gür saçlar kabarmıştı.

-Kedisi beni ondan daha çok seviyor." Dedi alaycı bir ses tonuyla ama Tutku ona sadece dik dik bakmakla yetindi. Petek de omzuna elini atan oğlunun karnına vurmuştu bu söylediği üzerine.

-Ne ayıp! Niye üzüyorsun kızı? Kardeşin sayılır o senin." Alp'in yüzü bu cümleyle düşerken açık kahve gözlerini kaçırdı ve Tutku'nun kıkırdamasıyla ona çevirdi.

-İşi gücü benimle uğraşmak." dedi Petek'ten gözlerini çekmezken, oysa delikanlının kendisine baktığını hissediyordu. Kardeşi gibi mi? Öğk. Kardeşi gibi olsa şuan sporcu atletinden gözüken göğüslerini kesmezdi. Kendisinin bizzat dokunduğu göğüsleri.

Sırıttı.

-Ya, bayılıyorum bu kızla uğraşmaya. Bu iş her geçen gün benim için bir hobi, adeta "tutku" halini alıyor." Petek, zevzek der gibisinden ağzını oynatıp aşağı inmek için merdivenlere yürürken, Tutku ona dik dik bakmaya başladı.

Kapıyı çat diye yüzüne kapatıp kilitlediğinde, Alp alıngan bir şekilde söylendi.

-Hey! Birileri sabah insanı değil sanırım." Görmeyeceğini bilse de ona göz devirerek banyosuna ilerleyen Tutku'nun resmen bu davranışını kapı ardından görür gibi olan sarı gülerek başını çevirdiği an atölyeden çıkan Rüzgar ve Eva'yı gördü. Sarışın kahkahalarla gülüyor, Rüzgar da onun bu keyifli haline karşı dudak kıvırmış kızı izliyordu. "Bu evde benden daha mutlu olmayı yasaklıyorum. Teknik olarak en büyüğünüz benim." Eva, onun sesiyle hemen gülüşünü sonlandırırken -çünkü flörtleşiyorlardı- Rüzgar da kafasını "hıhı" der gibisinden salladı.

-Evet "sözde" büyük." Odasından ne ara çıktığını anlamadığı Tutku lafını sokup merdivenlere ilerlerken, gülen ikiliye dik dik baktı ve başını merdivene varan kıza çevirdi.

Siktir, neden kapüşonlunu çıkardın ki... Artık odağı daha netti.

On dakika içinde hepsi kahvaltı masasında otururken, Tuna esneyerek yanlarına geldi ve normalde annesinin oturduğu yere alışkın olduğu için uyku mahmurluğuyla Petek'e kollarını doladı.

-Mmm, sosis kokuları alıyorum." Sonra başını hafifçe geri çekip kendisine gülümseyerek bakan sarışın kadını görünce aynı içtenlikle güldü. "Bu kahvaltı ruhunu annem kadar ciddi yaşattığın için teşekkür ederim Petek Balcı Aksoy. Zira 25 yaş küçük olsanız bile sizle evlenemeyecek olsam da en azından Tutku'yu aileden atıp sizi kardeş diye alabilirdik."

-Neden? Kardeş almak için kontenjan mı var da Tutku'yu atıyoruz?" Kavin'in sorusuna karşılık Tuna bilmiş bir şekilde gülümsedi. Her şeye de cevabı hazırdı!

-Yo, hazır yeri gelmişken tasarıyı meclise sunayım dedim. Yoksa kontenjan boşluğumuz hep mevcut."

Masadakiler istemsizce bakışlarını kıza çevirirken, Tutku ağabeyinin dediğine göz devirdi.

-Neyse ki aile meclisini sen oluşturmuyorsun. Hatta bence biri atılsa bu ilk sen olurdun." Bu defa verilecek cevap için başlar bir ıslık eşliğinde yeniden Tuna'ya çevrildi. Tam da Tutku'nun yanına oturan genç adam kızı kolunun altına çekip yanağına oldukça sulu bir öpücük kondurdu.

-Merak etme, eğer atılman konusunda bir teklif Savaş Devran tarafından silah zoruyla sunulursa bile reddedeceğim." Geri çekilip gözlerine baktı kızın. "Sen benim birtanemsin, kıyamam sana ben." Gözlerini devirse de yeniden öptü onu ve kolunu çekmeden ikisinin de tabağını doldurmaya başladı.

Böyle anlarda Alp kendini daha kötü hissediyordu, bir zamanlar kendisi de Tutku'ya karşı böyleydi, sevgili dolu ve kol kanat geren biri... Oysa şimdi belki de onun en büyük düşmanıydı.

-Selam!" Demir kapıdan giren Ece, onlara doğru yürüdüğünde anında tabağını doldurmayı bırakan Tuna hızla ayaklanıp ona doğru yürüdü. Yüzündeki tebessüm mümkünmüş gibi daha da büyümüştü.

-Yavru." Kızı kendine çekip yanağına uzun bir öpücük kondurarak sardı kollarını, ama Ece sadece bir elini onun sırtına sarınca geri çekilmek zorunda kaldı ve yanındaki ufaklığı anca o zaman gördü. Ece'yi görünce diğer varlıklar kararıyordu. "Pişt, küçük bit, sen nereden çıktın?" Daha önce bir kez daha gelmişti bu ufaklık, Ece'nin kuzeninin çocuğuydu ve şu ara ailesinin İstanbul'a taşınacakları için emanet ettikleri Eceyle sık sık zaman geçiriyorlardı.

-Benim Tutkucuğum burada mı?!" 5 yaşındaki Bora'nın sorusuna kafa salladı Tuna ve daha eliyle sorduğu kızı gösterirken ufaklık Ece'yi bırakıp kıza doğru koşturmaya başladı.

-Kaynananız seviyormuş." Dedi Tuna onu yeniden kendine hapsedip yanağını öperken. "Zira sevilmeyecek gibi de değilsiniz, yavru papatya." Öptüğü yerin kenarını da öpüp fısıldadı. "Seviyor..." çenesine doğru inerken bir kez daha dudaklarını değdirdi. "Sevmiyor.." istemsizce kıkırdayan Ece onun kollarından çıkmaya çalışırken -pek de istekli çabalamıyordu- Tuna da güldü. "Seviyoo..."

-Seviyor işte sal kızı." Reva, tüm gotikliğiyle yanlarından bu sözü söyleyerek geçince Tuna onu bileğinden çekti ve aralarında üçlü bir sarılma başlattı. Reva, kendini kurtarmaya çalışsa da herifin kolları iri, gücü deliydi.

-Ben diyorum ki, hazır üçümüz birleşmişken, tüm tabuları yıkıp Hades'i çağıralım." İki kız da göz devirince onları kolları arasına aldı ve masaya doğru yürüdü. "Petek teyze kalkma, ben sandalye getiriyorum." Yavaşça Ece'ye eğilip fısıldadı. "Sana tek sandalye getireceğim, kucağım ne güne duruyor." Onun bu edepsizliğine karşılık Ece koluna vurunca, koşarak uzaklaştı, Rüzgar da servis getirmek için ayaklandığı sırada, Bora hayran hayran Tutku'ya bakıyordu. Kız kendisine çikolatalı ekmek uzatınca aldı ve burnuna bulaştıracak kadar büyük bir lokma aldıktan sonra da onu izlemeye devam etti.

Alp, cüceyi radarına almıştı.

-Bora." Dedi daha demin Tutkuyla aralarındaki selamlaşmadan adını duyduğu ufaklığın dikkatini çekerken. "Kaç yaşındasın bakalım?" Çocuk, ağzındaki lokmayı yutarken fare dişleriyle gülümsedi.

-Beeeeşşş...." Tutku, kendisine bakınca ondan gözlerini ayırmadan ekledi. "Buçuuukk..." masadakiler gülerken, Kavin'in işkecesiyle uyanan uykulu Aras da ufaklığın saçlarını karıştırdı.

-Vay be! Buçuk dedin ya, orada bir yakınlaştık seninle." Alp çaktırmadan gülerken, çayından bir yudum aldı ve sohbet havasında sordu.

-Ya, demek beş buçuk. Manita falan var mı?" Petek, uyarıcı bakışlarıyla oğluna kaş göz yaparken, ufaklık kirpiklerini kırpıştırarak Alp'e döndü.

-Manita ne demek?" Masadakiler onun bu şirinliğine gülerken Eceyle Tuna da Reva'nın yanında, masada yerini almıştı. Tutku, çocuğun yanağına bulaşan çikolatayı peçeteyle silerek kahvaltısına devam ederken ondan gözlerini çekip ilgisini bu bücüre odaklamaya çalıştı Kıvanç.

-Yani sevdiğin insan gibi bir şey." Bora, pasparlak yeşillerini Tutku'ya dikip iç çekerek sarı kafasını kızın koluna yasladı.

-Tutku var ya işte!" Dedi tiz sesiyle, ama kahveler kendisine dönünce çekinerek sessizleşerek fısıldadı. "Biz onunla evlencez..." Masadakiler onun bu haline kahkahayla gülerken, hatta Tuna dayanamayıp çocuğun kafasına öpücük kondurmak için yerinden kalkarken Alp dudak kıvırdı.

-Görücez orasını.." mırıldanmasını neyse ki kimse duymamıştı. Kahvaltının devamında Bora Tutkuyla aynı şekilde ilgilenmeye devam ederken kız da vücudunu tamamen ona çevirmişti ve arkasını Alp'e dönmüştü böylece.

Onların konuşmasını dinleyen sarı, dahil olmaktan kendini alamadı.

-Tom ve Jerry mi? Benim de en sevdiğim çizgi film oydu." Bora, heyecanla sırıtırken, ufak elini masaya koyarak Tutku'nun yanından başını uzattı gence.

-Yaa! O zaman sen de bizlen izlesene!" Sesi o kadar hevesliydi ki, kalabalık ortamlardan hoşlandığı çok belliydi. Çünkü daha demin Aras'ı da davet etmeye çalışmıştı ama genç adam bölünen uykusunu tamamlamak için kibarca reddedince başka kimseye sormamıştı. "Hem kek de yapıcaz Tutku ablayla! O çok güzel kek yapıyo biliyo musun? Kocaman fışkırtan çikolatalılardan böyle!"

-Canım, Alp ağabeyinin pek katılacağını düşünm..."

-Olur! Zaten fışkırtan çikolatalı kek olmadan geçen hayata hayat mı denir?" Alp'in alaylı cümlesine kıkırdadı Bora ve başını Tutku'nun göğsüne yasladı. Ellerini kızın beline dolayıp, kahküllü sarı kafasını onun yüzüne doğru hayran hayran kaldırırken Kıvanç da çay alma bahanesiyle ayaklandı.

-Biz bu hayatı yaşayanları izlemeye gelmişiz amına koyayım." Ufaklığın başı çok şanslı bir yerdeydi ve kendisine iç çekmek kalıyordu.

Şimdilik.

;)

•••

Bora ve Alp, mutfaktaki orta tezgahın hemen yanında yüksek sandalyelerde oturmuş, dirseklerini tezgaha yaslayarak çenelerini avuçlarına koymuş, kızı izliyorlardı. Sarp ve Petek akşam yemeği için kolları sıvamış erkenden hazırlığa başlamışken, Tutku soğuyan kekleri teker teker kalıplarından çıkarıyordu.

-Al bakalım şunu karıştır." Dedi Bora'nın önüne demir kabı ve çırpma telini bırakırken. İçinde yoğun çikolata vardı, ufaklık iştahı kabarırken teli içinde gezdirmeye başladı. Aslında zaten hazırdı ama sadece ona da görev vermek için yapmıştı bunu Tutku. Alp de ellerinden birini çenesinden çekip çocuğun saçlarını karıştırırken, kızı süzdü.

Saçlarını tam tepesinde toplamış tüm ciddiyetiyle pişmiş kekleri cam kaba sırayla koyuyordu ve istemsizce onu inceledi delikanlı. Şuana kadar ev haliyle kendisini bu kadar yükselten tek kızın Tutku olmasındaki nedeni uzun zamandır seks yapmamış olmasına bağlayarak boğazını temizledi ve dikkati üstüne çekti.

-Ben ne yapayım Tutku Hanım?" Tutku, elindeki cam tabağı ikisinin ortasına koyarken, ufak bir şırıngayla yanlarına geldiği anda ellerini kaldırdı Alp. "Tamam sormadım say!" Şakacı bir şekilde söylediği şeye Tutku hariç herkes gülerken, kendisine göz deviren kız Bora'dan kabı almış içindeki akışkan çikolatanın bir kısmını şırıngaya çekmişti.

Sarı yeniden sormadı çünkü o an kızı hemşire fantezisinde düşünmekle meşguldü...

-Çikolata parçalarını koy üstüne." Kendisine seslendiğini birkaç saniye sonra algıladığında yerinden kalkıp lavabonun yanındaki kaseyi aldı ve kızın hemen dibine geldi. Sanki bir Biscolata erkeğiymişçesine üstten üstten serpiştirince kaşlarını çattı Tutku. "Düzgün döksene şunu, tabakta boşa gidiyor hepsi." Bora, kızın onu paylamasına gülünce dik dik kıza bakan Alp aynı hareketi yine yapınca, şırıngayla işi biten Tutku onun bileğini tuttu ve keke yaklaştırdı. "Böyle sepeceksin, böyle." Alp, parmak uçlarındaki parçacıkları bırakmayınca kafasını kaldırdı ve onun ne kadar yakın durduğunu fark etti.

O an keklerin umrunda olmadığı açıktı, çünkü tüm dikkatiyle Tutku'yu inceliyordu. Kız, bileğini bırakıp kirli kabı alarak hızla yanından uzaklaşınca gülümseyerek işini yapmaya devam etti ama bu sefer tam da onun istediği gibi yapıyordu. İşleri bittiği anda mikrodalga fırına cam tabağı atan Tutku bir dakika kadar sonra kekleri çıkarıp Bora'nın önüne koydu.

-Al bakalıım!" Çocuk, yumruğunu havaya dikip "yehuuu" tarzında bir nida atarken, Petek de onlara sıktığı meyve suyunu Alp'in eline tutuşturmuş ve hepsini içeri yollamıştı. Televizyondan çizgi filmi açtıkları esnada Ece yanlarına uğramış ve çocuğun bir şey isteyip istemediğini sormuştu ama Bora Tutkuyla olmaya daha çok hevesliydi.

-Oha Tom ve Jerry mi? Sarışın biz de izleyelim." Tuna, çapraz koltuğa geçip Ece'yi de hemen yanına çekerken, hep birlikte oturmuş çizgi film izliyor oldukları gerçeğine güldü Kıvanç. Resmen bir veletin isteği hepsinin içinde büyüyen o çocuğu ortaya çıkarıyordu.

Keklerden birini yediğinde gerçekten harika olduğunu fark etti sarı, o anda filme dalan ufaklığın ağzına bir parça koparıp uzattığında ağzını açsa da gözlerini ekrandan çekmedi Bora.

Onun bu ufak ördek dudaklı ağzı, top gibi olan küçük delikli burnu, kaşlarına kadar gelen sapsarı saçları, pembe yanakları öyle sevimliydi ki... Ellerinden birini Tutku'nun dizine, diğerini Alp'in bacağına koymuştu.

Çizgi filmi izlemeyi bırakıp ona kek yedirmeye devam etti Alp, masanın üzerinden portakal suyunu alıp ufaklığa yavaş yavaş içirirken, Tutku da tabağa uzandığı sırada bu görüntüye şahit olmak zorunda kaldı. Aslında bunu düşünce bile kafasında canlandıramazdı çünkü Alp ve çocuk? Çok tuhaf bir birleşimdi. Pavyon ve okul gibi. Çok ayrı dünyalar. (Pavyonun kim olduğunu anlayanlar sksksls*)

-Alp ağabey, gördün mü? Nasıl da tavanın şekline girdi?!" Heyecanla konuşan çocuk ağzına bulaşan çikolatayla kendisine dönünce dayanamayıp onun yanağına uzun bir öpücük kondurdu sarı. Çok sevimli bir velet olduğu için, yoksa çocuklar tatlı falan değil küçük şeytanlardı ona kalırsa!

-Görmedim, ben o sıra başka bir fareyle uğraşıyordum." Onun söylediğindeki imayı geç de olsa anlayan ufaklık kıkırdayarak genç adamın elindeki keki kocaman ısırdı ve yanakları doluyken kendi eline de bir kek alarak Tutku'ya döndü. Ona kendi elleriyle yedirmek istediğini anlayan kız gülümseyerek ağzını açıp ısırdığında mutlulukla sırıttı Bora.

Tabii tabaktaki keklerin yarısını sadece Tuna yemişti ama Tom ve Jerry izlemek hepsi için keyifliydi. Çünkü kaç yaşına gelirsen gel o gerçek dışı şeylerin küçükken sende yarattığı duyguları unutamazdın. Tutku, yavaşça gözlerini yanına doğru kaydırdığında Alple Bora'nın ne kadar hoş göründüğünü düşündü.

Bir gün Alp'in de böyle bir oğlu ya da kızı olacaktı, onunla çizgi filmler izleyecek, kekler yiyecek ve sevgiyle büyütecekti. Belki Gaye'den olurdu belki Gabriella'dan... Ama şu aşamada evli olduğu kadından olması daha mantıklıydı. Evet ne garipti, bu arsız adam elbet bir gün baba olacaktı.

Ve yine ne garipti ki, Tutku hiçbir zaman kendini anneliğin içinde düşünememişti. Bu bile ne kadar ayrı olduklarını gösteriyordu. O daha çok "Tutku abla" gibi olabilirdi, asla "anne Tutku" değil.

-Tutku'mm! Görmedin mi nasıl düştü?!" Bora'nın sesiyle girdiği düşüncelerden çıkarken gülümsemeye çalıştı ama yüzünde bir çift göz daha geziniyordu ne yazık ki.

-Gördüm canım." Dedi Bora'yı geçiştirdiği için biraz suçlu hissederken.

-Tutku ablan aynı Jerry'e benzemiyor mu?" İşte düşüncelerini allak bullak eden sevimsiz herif ağzını açmıştı yine. "Baksana aynı ufaklık, aynı gıcıklık..." Tuna, başını çevirmeden katıldığını gösterircesine işaret parmaklarını havaya kaldırarak artı (+) şeklinde getirdi "+1" dercesine.

-Bunu diyen sen misin?! Sen de tam bir Tomsun. O da senin kadar gıcık.." Tuna çalan telefonunu açarken kısık sesle ekledi. "sürekli Jerryle ilgili hain planlar peşinde."

-Jerry'nin rahat durduğu yok ki, başını sürekli türlü belalara sokuyor." Konu hala çizgi film miydi? Bora bir ona bir kıza bakıp ikisini seyretmeye başladığında, Tutku yine fısıltıyla söylendi.

-Tom'a ne oluyormuş pardon?! Asıl Tom belanın ta kendisi! Şuna bak, kavgacı, kibirli, gıcık, huysuz, itici..." Alp tam karşılık verecekti ki Bora kollarını kıza dolayıp başını göğsüne yasladı.

-Ben de Jerry'i çok seviyom Tutku abla! Keşke aptal Tom'u gebertse!" Tutku, zafer kazanmış gibi tek kaşını kaldırıp çocuğun saçlarını okşadı ve keyifli sesiyle ekledi.

-O günler de gelecek Bora, hiç merak etme sen." Kıvanç, gözlerini kısarak ikisinin ittifakına baktı ve uzun bir süre de bakışlarını çekmedi. Sonunda dayanamayıp kız kendisine dönerek "Ne var?" Gibisinden kafa sallayınca koltukta onlara doğru kaydı.

Öyle ki dizleri neredeyse birbirine değecekti.

-Sonunda ikisi de ölüyor ama." dedi tok sesiyle. "Beraber." Bora hızla kafasını kaldırdı ve dolu gözlerle delikanlıya baktı.

-NE?! ÖLÜYOLAR MI?! HIAĞĞĞ..." aniden bağırarak ağlamaya başladığında Tutku'nun boynuna sarılıp başını göğsüne iyice gömerek tepindi. "Aşkım bir şey yap ölmesinler...."

Aşkım mı? Biraz daha göğüslerine girip iltifat ederse ölen tek Tom ve Jerry olmayacaktı.

-Ne?! Ölüyorlar mı?!" Tuna'nın da aynı dehşete düşerek telefonu kapatıp onlara dönmesiyle, Ece onun kolunu sıkıp gözlerini belertti.

-Aa hiç olur mu?! Hayır Boracığım, ölmüyorlar." Yerinden kalkıp Tutku'nun yanına çömeldiğinde ıslak kirpiklerini kırpıştırarak başını sarışın için kaldırdı Bora.

-Amaa o ölüyo dedii!" Alp'i parmağıyla gösterip devamında ona kötü bir bakış atarak Tutku'nun göğsüne tutunduğunda sarı utanmasa "şşş o eli çekelim bi" diyecekti.

Off sahiden çocuklar tam bir baş belasıydı. Allah'tan Ediz gibi baba olmaya hiç soyunmamıştı ve şimdi neden baba olmaması gerektiğini bir kez daha görüyordu. Çocuklarla 15 yaşından sonra anlaşmak çok daha kolaydı, hoş o zaman da çocuk sayılmıyorlardı ya...

-Yok be, şaka yaptım oğlum. Ölmüyorlar, ben Tutku'yu sinir etmek için söyledim." Aslında gerçekten de öldüklerini biliyordu Tutku ama Alp'in söyleyiş şekli öyle ciddiydi ki, gerçekten de sonunda ölmediklerini düşündürüyordu.

-Yemin et." dedi Bora kafasını ona çevirirken. "Maymun olayım, Allah çarpsın ki de."

Alp, daha da batamam diye düşünürken söyledi.

-Allah çarpsın." Tuna, elini göğsüne koyarak derin bir nefes aldı.

-Oh çok şükür. Ödüm patladı bir an." Bora'nın da derin nefesler almasına bakılırsa ufaklık inanmış ve biraz sakinleşmişti. Ece, elini çocuğa uzatırken ayağa kalkmış, kusursuz incileriyle çocuğa gülümsemişti.

-Gel hadi Petek teyzeler ne yapıyor bakalım! Hem biraz daha portakal suyu getirir diğer bölümü açarız." Bora, kafa sallayarak Tutku'nun kollarından sıyrılırken Ece'nin elini tuttu ama gitmeden hızla arkasına döndü kahküllerini savuracak şekilde.

-Tutku ben hemen gelcem!" Kaşlarını çatarak Alp'e baktı. "Senle de konuşmuycas." Eceyle salondan çıkarlarken, Tuna boş sürahiyle ayaklandı ve sarıya baktı.

-Oğlum bir an benim de ödümü kopardın. Koskoca Tom ve Jerry. Neyse ki şakaymış." Kapıya doğru ilerlerken duraksadı, Alple Tutku'nun yüzündeki ifade yüzünden... "Yoksa, şaka değil miydi?" Dudaklarını birbirine bastıran ikili kafasını sağa sola salladıklarında, çenesi aşağı indi Tuna'nın. "Siktir, kaçıncı bölüm?!" Sonra kendi aptallığına kızdı. "Soruyor musun Tuna! Final tabii! Ah Doktorlar Ömerle başlayan favori ölüm listesi her geçen gün uzuyor.."

İç çekerek salondan gittiğinde Tutku da kalkmıştı ama Alp aniden ayaklanıp onun zarif bileğini yakaladı. 

-Tutku..." kız elini ondan kurtarıp ayağa kalkan gence dik dik bakarken konuşmasını duymak bile istemiyordu.

-Fark ettin mi bilmiyorum, herkesi bir şekilde üzüyorsun. Çocuk büyük fark etmiyor." Onun sadece Bora'yı kastetmediğini anladı Alp ama yine de dudağını kıvırmadan edemedi.

-İnsan sevdiğiyle uğraşır Jerry." Dedi ses tonu ciddi olsa da gözleri gülüyordu ve bu kızı daha da gıcık etti. Arkasını dönmüş yürüyeceği sırada, Alp kulağına eğildi ve mırıldandı. "Bizim sonumuz nasıl olacak dersin?" Tutku, duraksamıştı.

Başını soluna doğru hafifçe çevirdi.

-Biz diye bir şey yok." dedi dümdüz bir ses tonuyla. Böyle söylese bile Alp'in sorusu onu derinde bir yerde üzmüştü ama çok iyi gizledi. Tutku, bir şeyleri içine gömmekte çok başarılıydı. Özellikle üzüntüsünü. "Ama olsaydı da onlardan farkı olmazdı."

Tam ilerleyeceği sırada onu kendine çekecekti ki içeri girdi Petek. Tutkuyla ikisine gülümserken, elini havluyla kurutup baş parmağıyla kapıyı gösterdi.

-Alp, bir arkadaşın gelmiş de, seni soruyor." Tek kaşını kaldırarak kim olduğunu soracağı esnada kadının cümlesi biter bitmez arsızca kapıdan giren genç Tutku'yu da şaşırttı.

-Selam, masada bir kişilik yeriniz var mı?"

Arkadaş diye kendini tanıtan ama aslında en azılı düşmanlarından biri olan davetsiz konuk, Extondı.

•••

*Gelecek güncelleme duble ya da üçlü olacak.

*Exton neden gelmiş olabilir? Bu bölüm gündelik yazdım, özlemişim aileyi...

*Kitap 60'ta bitiyor.

*Alp'in her şeyini 53 ya da 54. Bölümde öğreneceksiniz. Yani "öğrenelim artık" yorumu hiçbir şeyi erkene çekmeyecek :)

*YILDIZLAMAYI, yorumları artık lütfen unutmayın. Çünkü tüm bölümleri sonuna kadar okuyup hala yıldızlamıyorsanız gerçekten hikayeyi okuyacak kadar emeğe karşı saygısız olmamalısınız.

Alıntılar, bilgilendirmeler, hikayelerin playlistleri ve daha fazlası için,
INSTAGRAM; tutkudevran (okurum olduğunu yazmayan fake istekler kabul edilmiyor)





Sevin, sevilin. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

57.1K 4.4K 5
TAMAMLANDI! Yıl 2040. Türkiye Cumhurbaşkanı artık bir kadın! Ve bu Cumhurbaşkanı kendiyle birlikte çok farklı değişiklikler getirmişti. 1- Kadınlara...
3.2M 113K 36
Seni defalarca kırsa da dönüp dolaşıp ona varıyorsun çünkü başına yıkılsa da o senin evin.
680K 28.3K 45
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
800K 52.9K 33
O bir zengin. O bir prenses. O bir güzellik abidesi. O fazla zeki. O kim mi? Tabi ki benim. Ben kim miyim? Tanıştırayım sizi kendimle. Ben Mine VUSLA...