Blood Sun {Hyunlix}

By thesolaire

9.1K 799 768

Kehribar rengi gözler çekmişti onun ilgisini. Twilight film dizisinden uyarlanmıştır! More

•Maskeli Balo•
•Nel Futuro•
•Vampir mi?•
•Kabus sorunsalı•
•Sadece beni rahatsız bırakamaz mısın?•
•Güzel dakikalar•
•Omo!•
•Seokjin•
•Her şeyden çok özlem akıyor damarlarımda•
•Sevgilim•
•Takipçi Vampir•
•Game is over•
Rainy Heart
•Lanetlenmiş Kan•

•hasta mısın?•

992 92 115
By thesolaire




"Ah, hayır!"
Yatağımda hızlıca doğrulup sulanmış gözlerimi ovuşturdum.
Çok garip bir rüya görmüştüm. Anlam veremiyordum.

O balodaki çocuk...

Rüyama girmişti. Odamın camının pervazına oturmuş beni izliyordu. Ama sadece izliyordu. O karanlıkta bile kehribar rengi gözleri ışıl ışıl parlıyordu ve kalın dudakları sanki beni öp diye bağırıyordu.

Daha alışamadığım mor yatağımdan doğruldum ve üstümü giyinip lavaboya inip küçük işlerimi hallettim.

Çantam ile beraber mutfağa indiğimde masada bir şeyler atıştıran Carl beni karşılamıştı. Her şey çok yeni geliyordu. Sabahları babamı görmeye alışık değildim.

"Günaydın." Carl'ın kuru günaydınına aynı şekilde karşılık verip kendime kahve koyup masaya oturdum.

"Anneni aramam lazım."
Kaşlarımı çatarak tüm dikkatiyle gazete okuyan Carl'a baktım. Tanrı bilir kafasında ne kuruyordu?

"Baba artık çocuk değilim."

"Hala on sekiz yaşında değilsin."
Hala bütün ciddiyeti ile gazetesini okuyan Carl'a anlamaz bakışlarımı sunmuştum ancak bana bakmaması bu çabamı söndürüyordu. Ben çocuk değildim. On sekiz yaşında olmamam çocuk olduğum anlamına gelmiyordu.  Tabi bunu babama anlatmam ve o beynine yerleştirmesi hayli bir efor isterdi.
Kahvemi seslice boğazımdan geçirdiğimde o acı kahve tadı boğazımı yakmış ve seslice inlememi sağlamıştı. Sade kahve asla bana göre değildi.

Bu sıkıcı atmosferde darlanmaya başladığımda masanın yanındaki çantamı alıp evden çıkmış ve dün Carl'ın bana verdiği eski kırmızı kamyonetime atlamıştım. Kontağı birkaç çevirişte motoru çalıştırmış ve okula doğru yol almıştım.

Burası küçük bir kasabaydı ve sadece iki tane okul vardı. Ve anladığım kadarıyla iki okulun kitlesi birbirlerinden pek haz etmiyorlardı.

Miami'den sonra Forks ise çok soğuk ve ıslak geliyordu. Yağmur yağmayan gün sayısı yoktu ve çok kasvetli bir havası vardı. Annemin eşinin basketbol antrenmanları yüzünden buraya gelmiştim ama başkalarını mutlu ederken kendimi düşünmüyordum. Şüpheliydim. Burda mutlu olabilecek miyim?

Okulun açık otoparkına giriş yaptığımda bütün okul burdaydı. Herkes arkadaşlarıyla gülüşüp şakalaşıyordu. Bazıları ise kavga ediyordu ama sonuç olarak bir bütündüler ve alışagelmişin dışındaydı bu benim için.

"Hey Lix!" Kamyonetimin başında kendi başıma dururken dün tanıştığım çocuklardan biri olan Marco bana 'yanımıza gelsene' işareti yaptığında kitabımı gösterip reddetmiş ve gözlerimi artık giderek silikleşmeye başlamış eski kitaba çevirmiştim.

Bir süre orda kitap okurken lüks araçlarıyla otoparka giriş yapan grup bütün öğrencilerin dikkatini çekmişti. Arabalardan sırasıyla inen mermer ciltli grup önce orda biraz durmuş ardından ise okulun içine doğru ilerlemişlerdi. Onlar manken misali yürürken en arkada kalan bedene baktım. Bana bakıyordu. Sanki bakışlarıyla bir şey anlatmaya çalışıyor ve gözleriyle beynimi yiyip bitiriyordu. Çatılı düzgün kaşları ile önüne döndüğünde resmen arkasından baka kalmıştım.

"Oo bakıyorumda birileri Hwang Hyunjin cazibesine kapılmış." Bell adeta şakırken omzuna hafifçe vurmuştum. Yoktu öyle bir şey!

"Ah, bu arada yarın bizimlesin."

"Ders çalışmam lazım Jack."

"Hadi ama Felix. Gelmen lazım çok eğlenceli olucak."

Kamyonetimin önünde dururken Jack'in üstüme çullanmasıyla  La push'a gitme planlarına beni de dahil etme çabalarına direnmeye çalışıyordum.

"İyi tamam. Tamam geleceğim."
Sonunda kabul ettiğimde herkes gülümseyerek derin nefes vermişti. Sanki büyük bir zafer kazanmışlar gibi davranıyorlardı.
Laren sevgilisi Berk ile yanımızdan ayrıldığında ders çalışacaklarını söyleyip gitmiş Jack, Bell, ben ve Marco kalmıştık.

Bell'e döndüğümde Jack'a baktığını görmemle gülümsemiştim. Ondan hoşlandığı gözlerinden okunuyordu. Bu konularda iyi değildim ancak biraz giderim vardı.

Yapmacık bir şekilde öksürdüğümde Marco'nun bileğinden tutmuş ve Bell'e bakarak konuşmuştum.

"Bizde ders çalışsak iyi olucak." Bell'e göz kırpıp Marco'yu peşime takarak okulun içine girmiştik. Umarım iyi iş çıkarırdı.
Bir sürü koridordan geçerken ikimizde de hakim olan sessizlik kütüphanenin önüne geldiğimizde Marco tarafından bozulmuş ve kolumdan tutup kendine çevirmişti.

"Hiç ders çalışacak havam yok Lix. Sana iyi eğlenceler." Marco resmen beni satıp gittiğinde dımdızlak ortada kaldım. Kendimi çölde açan bir çiçek gibi hissediyordum. Yani yalnız...

Adımlarımı sessiz, kahve renklerinin ağırlıkta olduğu kütüphaneye yönlendirdim. Boş masa arıyordum ama ne hikmetse herkes ders çalışmaya gelmişti.

İlk gördüğüm boş yere koşarak oturduğumda etrafımda büyük bir gerginlik hissetmiştim.
Kütüphanenin sıcaklığıyla alnımdan akan küçük küçük ter damlaları boynumdan göğsüme geçerek yol çiziyor ve üstümdeki göz sayısı artıyordu.
Dayanamayıp kafamı kaldırdığımda karşımda bana dik dik bakan birini gördüm. Bu çocuk...Jungkook'tu! Sanki acı çekiyormuş gibi bakıyordu.

"Ah, şey hasta mısın?"
Karşımda resmen donmuş bir şekilde bakıyor, gözlerini boynumda gezdiriyordu. Yanındaki genç-Taehyung'tu adı galiba-onu boynundan öpmüş ve ilgisini çekmeye çalışıyordu.

"Evet biraz grip olmuş. Hadi sevgilim kalk eve gidiyoruz."
Taehyung Jungkook'u kucağına alıp kütüphaneyi terk etmişti. O garip bakışları anlamamıştım ancak yanımdan gelen dik bakışlarda bunu takip ediyordu.

"Yoksa sende mi hastasın..?"
Sonlara doğru kısılan sesim gözlerimin kilitlendiği keskin ve kehribar gözlerinde bitmişti.
Çok yoğun bakıyordu.

"Hayır değilim." Tam önüne dönücekken bileğine dokunmuş ve bana bakmasını sağlamıştım. O gözlere dikkatlice bakmak için daha çok yaklaştım.
O kadar saydam ve gerçekçilerdi ki nasıl böyle bir lens olduğunu düşünmüştüm.

"Lenslerini nerden aldın?" Hâlâ gözlerine focuslanan dikkatim birkaç saniyeliğine dudaklarına kaydığında son anda kendimi toplamış ve o herkesin arzuladığı yakışıklıdan uzaklaştım.

"Lens olduğunu kim söyledi?" İnadına sert konuşuyor ve beni deli ediyordu. Fısıltıyla konuşsa bile sesi çok erkeksi ve net çıkıyor ve bu beni düşündürüyordu.

"O zaman gözlerin çok hoş ve orijinal. Kıskandım açıkçası." Kimya kitabımın ilk sayfasını açıp ordaki yazıları okuyup elimdeki kalemi çeviriyordum.

"Kıskanabilecek kadar iyi biri değilim." Eski kitabımdaki yazıların önemli kısımlarını defterime geçirirken kaşlarımı kaldırıp tatlı defterimden gözlerimi ayırdım.

"Hmm öyle mi dersin? Oysa ki bütün kızlar senden bahsediyor."

Sanki çok ciddi bir şey konuşuyormuşuz gibi çatık kaşlarıyla dinliyor, arada sırada kalın pembe dudaklarını aralanıp kısık kısık nefesler alıyordu.

"Kızların ilgisini mi çekmek istiyorsun?" Bu saçma cümleyle bıyık altı gülmüş ve tekrar defterime dönmüştüm. Aklım ne kadar onun kadifemsi sesiyle dolmuş olsa bile biraz ders çalışmaya çalıştım. İnsanlar teker teker kütüphaneden çıkıp derslerine doğru akın etmeye başladıklarında ben de başımı dersten kaldırdım. Yeterince çalıştığımı düşünüyordum. Artık ne kadar çalışabilirsem diye düşünüp defterimi, kitabımı ve kalemlerimi toplayıp yerimden kalktım.

"Soruma cevap vermedin."
Arkama dönmeden omuz üstü gözlerimi onda gezdirdim. Arkasını dönmemiş sadece başını hafifçe omzuna doğru çevirmişti. Yan profilini görebiliyordum sadece.

Sorusu tekrar zihnimde yankılandığında dudağıma hafif bir gülümseme yayıldı. Ne kadar göremediğini bilsem de.

"Yanlış izlenim verdiysem özür dilerim ama erkeklerin dikkatini çekmek tercihimdir."





-Bölüm Sonu-




-Karakter Tanıtımı:-

Marco

Ah pierre aşkım...


Laren ve Berk

Continue Reading

You'll Also Like

416K 49.9K 33
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
145K 16.5K 37
jeon jungkook en yakın arkadaşının amcasına aşık olmuştu.
575K 64.8K 40
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir
393K 32.7K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...