Karanlıktan Kurtulmak

By usamamo

117K 7K 1.8K

Artık tamamen seninim. İster kullan, ister çöpe at beni. Ama yeter ki yalan söyleme. Çünkü ben karanlıkta kay... More

Karanlıktan Kurtulmak
1. Bölüm: Yine "O"
2. Bölüm: Gözyaşları
3. Bölüm: Tek Kişi
4. Bölüm: Sinir
5. Bölüm: Dünyanın En Şanssız İnsanı
6. Bölüm: Ev Partisi
7. Bölüm: Aile
8. Bölüm: Anı İstilası
9. Bölüm: Nişanlı
10. Bölüm: Baş Belası
11. Bölüm: Kalpsiz
12. Bölüm: Işık
13. Bölüm: Kamp
14. Bölüm: Karaoke
15. Bölüm: Plan
16. Bölüm: İtiraflar
17. Bölüm: Kötü Şans
18. Bölüm: Yardım
19. Bölüm: Aldatma
20. Bölüm: Ayrılık
21. Bölüm: Yalnızlık
22. Bölüm: Gerçek
23. Bölüm: Kaçırılma
24. Bölüm: Acı ve Mutluluk
25. Bölüm: Evlilik
26. Bölüm: Malikane
27. Bölüm: Haksızlık
FİNAL
Yan Bölüm: Tetsu ve Sekoki ile Röportaj!
Yan Bölüm: Yaz Tatili + Küçük Kız!
OVA Uyarısı

OVA: Senden Önce Ben

2.1K 103 73
By usamamo

Eveeet, bu OVA'yı kısaca özetlersek, Tetsu'nun hayatını, Sekoki'nin nasıl değiştirdiği konu alıyor. Hazırr... başla! İyi okumalar, minna-san!

"Ee, hazır mısın, hayatım?" Annem, at kuyruğu yaptığı siyah saçlarını, savura savura, papyonumu bağladı. Bana 'Hayatım' dememesini belki de bin kere tembihlemiştim.

"Hazırım, anne." dedim iç çekerek. Ne kadar anlatırsam anlatayım, kadın anlamıyordu işte. Bana kızgınca baksa da, artık böyle tepki vermeme alıştığı için, cevap vermedi. Bu, sadece tartışmayı uzatırdı.

Bu aptal partiye neden gittiğimizi bilmiyordum. Daha yedi yaşındaydım ve sosyetede (Japonya'da, İngiliz sosyetesi. O da biraz ilginçti) tanışmadığım kişi kalmamıştı. Hayır, anlamıyorum, neden herkes yanıma gelip, "Ayy ne şirin şey~! Bizim kızımızla çok iyi anlaşırlar!" "Tetsu-chan, bak, kızımız da çok güzel!" diyorlardı? Hayır, nedenini anlıyordum ama yedi yaşında evlenmemizi falan beklemiyorlardı herhalde.

Ama ben, büyüyünce ne yapacağıma karar vermiştim. Ailem için en iyi olacak kişiyle, en zengin şirketin kızıyla evlenecektim. Ne de olsa, aşık olmam imkansızdı ve olmak da istemiyordum. Çünkü bu durumda iki seçenek kalıyordu; ya karşındaki kız da sana sırılsıklam aşık olur -bu sadece filmlerde vardı ama eğer olsaydı, kesinlikle berbat olurdu. Sürekli "Tetsu! Bana değer vermiyorsun!" veya "Tetsu! Kimdi o kız?!" diye soran birini istemezdim- ya da bana karşılık vermeyecekti. İkincisi, birincisinden de korkunçtu.

Evden çıkıp arabamıza gittik. Katsu, sürekli konuşup durdu. Herkesin ilgisini çekmeye çalışıyordu, işte soytarı. 

Balo salonuna girdim ve etrafıma bakındım. İlk işim annemden ve Katsu'dan ayrılmak oldu, ikisi de başbelasıydı. Babamla da, eğer sadece para düşünmeseydi, aynı kafadan sayılırdık.

O an, onu gördüm. Tüm düşünce sistemimi alt üst edeceğinden henüz haberim dahi yoktu. Güzel yüzüyle, salona girdiği anda, herkesin ilgi odağı oldu. Ben bile baktım; o kadar güzeldi. Gerçi, güzelliği pek ilgimi çekmemişti, güzellik herkeste vardı ve artık beni sıkmıştı. İlgimi çeken şey; zeka dolu masmavi gözleriydi. Gözleri, benimkilerden milyonlarca ton açıktı. Çok hoşlardı. O kadar zeki bakıyorlardı ki...

Bana baktığını fark edince, kafamı başka tarafa çevirdi. Benimle konuşacağını anlamam uzun sürmemişti, demek ki her kızdan bir farkı yoktu.

"Merhaba, ben Sekoki." Gülümseyişi, en az güneş kadar güzeldi. Sarı saçları da zaten bir ışık kaynaği gibi parıldıyordu. Adı çok saçmaydı, hadi ama, kim kızına Google'a yazdığında sadece abuk subuk ve iğrenç sonuçlar çıkacak bir ad verir ki?

Ona bakmadan, "Tetsu," dedim.

"Adın çok güzelmiş." dedi yine gülümseyerek. Bana bakamıyordu ve bu açıktı, gözleri yerle iletişim kuruyordu. 

Ona dik dik baktım bu sefer. "Senin adını daha önce hiç duymamıştım."

"Sekoki, uydurma bir kelimeymiş. Fakat anneme göre anlamı 'Peri Kız' demek." Gözlerini devirdi, hangi kız kendine 'peri' denmesinden hoşlanmazdı ki? İlgimi çekince, ona döndüm. Daha da anlatmasını istemiştim birden fakat o sustu ve hüzünlü bir gülümsemeyle yere bakmaya devam etti.

Bir anda, hiç beklemediğim bir zamanda, "Büyüyünce evlenebilir miyiz?" diye sordu.

Şaşırmamı, dışarı yansıtmadım ve hafifçe gülümsedim. "Neden olmasın." Bana kızararak baktı, hemen ardından annesi çağırdı. Hızlı bir şekilde ve lafları her tarafa dolandırdıktan sonra, yok oldu.

--

Birkaç gece sonra, hala onu düşündüğümü fark ettim ve bu, korkutucuydu. Sayısız kız görmüştüm, birçoğu da Sekoki'den çok daha güzeldi... Hala neden onu düşünüyordum ki? Artık onu kafamdan atmam gerektiğinin farkındaydım.

Zaten yıllarca da karşılaşmadık.

Ta ki ortaokula kadar...

Okulun ilk gününde, hemencecik bir grup bulmuştum; bu da dışlanmayacağım anlamına geliyordu. Zaten böyle olacağını biliyordum ama bir tatmin olmuşluk hissine de karşı koyamıyordunuz.

O lanet törenin olacağı salona girdim ve girmemiş olmayı diledim. Girmemek için her şeyi yapabilirdim.

Diğer kızların rengi koyulaşmış ya da zaten koyu olan saç renklerinin yanında, hemen göze batıyordu Sekoki. Ne yapacağını bilemez bir halde, oturmuş töreni izliyordu. Bir ara onu bana bakarken yakaladım ya da o, beni ona bakarken yakaladı. Evet, tören boyunca onu izlemiştim.

Tören sonunda gayet sakince çıkıp gitmiştim ama hala aklımdaydı, neler olacaktı?

Evde, Katsu'ya durumu anlattım. O, daha şaşaalı bir okula gitmek istemişti. Neden olduğunu hiç anlamamıştım. 

"Ona açıl!" diye bağırdı. "Seni kesinlikle kabul edecektir!" 

"Aptal! Bağırmas--"

"Neler oluyor burada?" Annem, odadan içeri girdiğinde, yüreğim ağzıma geldi. Her şeyi, her detayıyla öğrenmek isteyecekti şimdi. Ona ne anlaabilirdim ki?

"Bir şey yok!" dedi Katsu hızlıca. Aptal, sadece alacağım cezayı arttırıyordu. Onunla asla normal ikiz ilişkilerimiz olmamıştı. Bilirsiniz, ya çok yakın olurlar ya da çok kavgacı. Biz ikisi de değildik. Biz umursamazdık, daha doğrusu ben umursamazdım. Bana gösterdiği her türlü ilgiyi, elimin tersiyle itmiştim ve durum buydu; sevgilisi olup olmadığını dahi bilmiyordum.

"Tetsu?" annem bana baktı. Kısaca olayı anlattım. "Aaa, ne?!" dedi aniden. "Cidden mi?! Kızın adı ne?!" Bu ani heyecanını anlamasam da, duygusuzca cevabımı verdim.

"Sekoki."

Annem, kısa süreliğine dondu. "Olmaz. Hayır, kesinlikle olmaz." Hışımla ayağa kalktığımda, ben dahi şaşırdım. "Olmaz, Tetsu. Tek söyleyeceğim bu. Şimdi, ikiniz de yatağa."

Sözünü dinlemeyeceğimi o da anlamış olmalı ki, iki gün sonra, beni bir kızla nişanladılar. Çok güzel ama narin bir kızdı. Onunla anlaşmam imkansızdı, tek yaptığı alay dolu sözler söylemekti.

Sonunda, yalnız kaldığımız bir gün dayanamadım ve çok sert konuştum. Başka sevdiğim biri olduğunu dahil söyledim. Şimdi bakınca, hala pişmanlık duyuyorum. Bilemezdim... Kızın hasta olduğunu ve öleceğini bilemezdim...

Böylece, son vasiyetinde, bana kardeşiyle evlenmemi vasiyet edip öldü. Ama ne kız kardeşi beni, ne de ben onu seviyordum. Fakat o kadar pişmandım ki, bu vasiyeti gerçekleştirdim ve on altımızda evlendik.

Sekoki bana geldikten birkaç ay sonra.

O günü hala hatırlıyorum, yüzündeki kararlı ifadeyi de. Onu geri çevirmeyi cidden istemezdim fakat yapmıştım. Geri kalan okul süresinde, normalden de somurtkan oldum. Ben kendimi çekemezdim şahsen.

Beraber gezindiğim bir gruptaki gerizekalı bşr arkadaşım, "Kız da güzeldi, sadece altına almak yeter de artar... Ama sen ona hayır deyince mal oldu." dedi.

Olduğum yerde, tamamen releksten, ona bir yumruk geçirdim. Burnunu kırmıştım. "Bunu neden yaptın?!" diye sordu yanlarındakiler.

"Siz onun tırnağı dahi olamazsınız," dedim ve çektim gittim. Nereye gittiğimi bilmiyordum.

Aradaki birkaç ay karanlıktı, sadece... Hoş olmayan şeyler hatırlıyorum o zamanlardan. Unutmaya çalışmıştım ama her yerden bir kız çıkıyordu.

Sonunda, lise zamanlarında, biraz düzelmiştim. Absürd bir yere gidiyordum. Ne kadar zengin olurlarsa olsunlar, hala sıkıcıydı. Bir hizmetçi veriyorlardı bir de. Hadi ama, bir hizmetçi?

İçeride yine o vardı ama öğrenci değildi, bir hizmetçiydi. İç güdülerim, anında ona yöneldi ve fark etmeden yanına gittim. Her adımımla sakinleşiyordum. Kalbini daha da kırmamak için, sanki onu tanımıyormuş gibi davranacaktım. O da öyle davrandı fakat beni tanıdığını anlamıştım.

Gözlerini çok özlemiştim. O derin, okyanus mavisi gözlerini.

(--)

Tetsu, yattığı yatakta, dirseğini yastığa koyarak ve elini başının altına alıp yükselerek kaç saat Sekoki'yi izlediğini bilmiyordu. Geçmişini teker teker hatırlıyordu ve tek fark ettiği, Sekoki'ye gittikçe aşık olduğuydu, her seferinde daha fazla ve dBaha fazla.

Dün gece evlenmişlerdi, evet ama ne aşkları kaybolmuştu ne de başka bir şey. Hala onu çok seviyordu.

Eğilip alnından yavaşça öperek uyandırdı onu ve sıkıca sarıldı.

"Seni seviyorum."

Sekoki, evlenmelerine rağmen, hala şaşırıyordu. "Bu da ne böyle, aniden..."

"Seni çok seviyorum."

Bir süre daha şaşkınlıkla kıpırdandı ve sonra durup sakinleşti, Sekoki'nin sakinleşebildiği tek yer, onun kollarıydı.

"Benim kadar olamaz."

Sekoki, Tetsu'nun hayatını değiştirmişti ve Tetsu da Sekoki'nin. Hala daha değişimler devam ediyordu. Ama ikisinin de ortak bir isteği vardı;

Bu değişimler hiç bitmemeliydi.

Continue Reading

You'll Also Like

4M 244K 75
Mühür taşı gerçek mührüne kavuştuğunda kıyamet kopmalıdır. Her kıyametin sonunda, yitirilen hayatlar olur. Bu şeref hangimize ait? •Parmağımı...
5.5K 531 30
Lavinia, ölüm çiçeği demek. Roma imparatorluğunun baş komutanı olan Titus'un güzeller güzeli kızıdır Lavinia. Ölünce şehrin uzağında bir tepeye gömül...
13.5K 1.3K 25
#1-Sihirligüçler/İhanet intikamı doğurur derler. Hele ki ihanet bir krallıkta zehirli köklerini salmışsa. On sekiz yıl önce Floga Krallığı'nda kral...
659K 13.1K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...