8. Bölüm: Anı İstilası

2.9K 237 57
                                    

"Hadi, Sekoki. Artık sen kocaman bir kız oldun, aç ağzını."

"Açmayacağım işte! Bu yemeğin tadı kötü!" Ayaklarımı oturduğum sandalyeye vurmaya başladım. Kesinlikle karnım çok açtı ama annem beni zorladığı sürece yemek yemeyecektim.

"Sekoki." dedi sertçe. "Yeter artık. Bu inatlarından ben de baban da bıktık. Ye gitsin." belki de haklıydı. Ona daha fazla eziyet çektirmemeliydim. Yeterince yorulmuştu.

Ağzımı açtım ve çenemi kapatıp yemeğimi yedim.

~~~

"O aptal baloya gitmeyeceğim!"

"Gitmek zorundasın ve o balodan aptal diye söz edemezsin." Annem çoktan hazırdı. Sarı saçları ve mavi gözleriyle muhteşem görünüyordu. Aynı yüze sahip olmamıza rağmen o çok daha çekiciydi.

"Ama o da orada." diye mırıldandım yere bakarken. "Onunla henüz karşılaşmak istemiyorum."

"Yani nişa--"

"Adını söyleme!" diye ciyakladım. Ben daha yedi yaşında bir kızdım ve şimdiden kiminle evleneceğime karar verilmişti.

"Utanmana gerek yok. Eminim o da böyle hissediyordur. Senden çok hoşlanacağına bahse girerim." Bunları annemle konuşmak tuhaftı ama aynı zamanda da iyi hissettiriyordu. Rahatlamış gibiydim. Ne de olsa bu tatlı bir heyecandı, değil mi?

"Hadi artık çıkalım!" babamın sesi düşüncelerimi böldü ve arabamıza gittik.

~~~

Baloya sonunda gelmiştik. Ben hala girip girmeme konusunda kararsızdım. Okuldaki tüm kızlar ondan bahsetseler de korkuyordum. Ya ondan hoşlanmazsam? Ya o benden hoşlanmazsa?

Annem elimi sıktı. Bana "Sakin ol." demeye çalıstığını biliyordum. Tamam, öyleyse ben de sakinleşirim.

İçeri girer girmez tüm gözler bize döndü. Böyle durumlarda ne yapmam gerektiğini biliyordum. Var gücümle tüm salona gülümsedim.

Kardeşim arabadaydı. Neden gelmek istemediğini biliyordum. Böyle şeyleri sevmezdi. Her ne kadar feci kawaii de olsa.

Gözlerim nişanlımı hemen buldu ama onunla ilgilenmiyordum. İlgimi başka biri çekmişti. Siyah saçları vardı, buna rağmen renkli saçlı insanlardan daha çok parlıyordu. Bana döndüğünde gece mavisi gözleriyle karşılaştım. Ne kadar duygusuz görünürse görünsün gözleri aksine o kadar derin bakıyordu.

Hiç düşünmeden yanına gittim "Merhaba. Ben Sekoki." dedim gülümseyerek.

"Tetsu." ne yani cevabı sadece bu muydu? Ama ondan hoşlanmıştım. Ne söylerse söylesin beni kendisinden uzaklaştıramazdi.

"Adın çok güzelmiş." dedim gülümseyerek. Tetsu adını daha önce çok duymuştum ama şimdi çok daha özel gelmişti.

"Senin adını daha önce hiç duymamıştım." dedi bana bakarak. Merak etmesi hoşuma gitmişti.

"Sekoki, uydurma bir kelimeymiş. Fakat anneme göre anlamı 'Peri Kız' demek." İnsanlar beni periye benzetirlerdi ve bu beni mutlu ederdi. Annem bu yüzden bana böyle şeyler söylerdi. Tetsu, sadece kafasını sallamakla yetindi.

Bir sessizlik oldu ve düşüncelerimi farketmeden dile getirdim. "Büyüyünce evlenebilir miyiz?" dedim hiç düşüneden. Bunu söylediğim an kızarmıştım ama hiç pişman değildim. Küçük bir çocuk gibi görünmemişimdir umarım.

Gülümsedi ve kalbimin hızlanmasına sebep oldu. "Neden olmasın?"

~~~

Babam ayağa kalkıp bana yaklaşırken anılar hızla gelmeye devam ediyordu. Demek o asla hatırlayamadığım çocuk Tetsu'ydu. Üstelik bana evlenme sözü vardı. Bu beni mutlu etmişti ama şu anda büyük bir sorunum vardı.

Babam sanki bana ağır çekimde yaklaşıyordu. Yeni ve en kötü anılar gelmeye devam ediyordu.

~~~

O haberi aldığımda henüz on dört yaşındaydım. Daha yeni aşık olmuştum. Annem bunu görememişti bile. Kalp krizi geçirmişti. Hepsi babamın suçuydu. Ona o kadar yüklenmemeliydi.

Şimdiye kadar hep canlı gördüğüm annemin yüzü artık tabutun üstündeki bir resimden ibaretti. Hayatımda hiç görmediğim kadar solgun bir resimdi bu.

Bu resimden nefret etmiştim.

~~~

"Yeter artık Sekoki! Böyle davranmaktan vazgeç!" annem öldüğünden beri hayatın güzelliğinden soğumuştum. Üstünden üç yıl geçmişti ve babam bunları bana yeni söylüyordu. "Bizi de hayattan soğutuyorsun!"

Ne?

Tamam, benden nefret ettiğini biliyordum ama yüzüme söylemesini beklemiyordum. Kafamı yemeğimden kaldırdım ve şaşkın şaşkın ona baktım.

"Pekala. İstenmediğim yerde durmam. Kendi başımın çaresine bakabilirim." yemekten kalktım ve odama gidip eşyalarımı topladım. Babamın çağırışlarına aldırmadan kapıdan çıktım.

~~~

Babam bana yaklaşıp sarıldı. Tüm okulun şaşkın bakışlarını üstümde hissediyordum. Abartısız herkes bizi izliyor olmalıydı.

"Seni çok özledik." dedi babam kulağıma. Yalan olduğunu biliyordum. Nerede olduğumdan haberleri vardı. Beni ne zaman istese gelip görebilirdi.

Kardeşim de geldi. Kesinlikte bir tsundereydi [Y/N: Dışarıdan sert ve duygusuz görünen ancak aslında hassas olan karakterlerdir. Genellikle sonlara doğru açılılar ve normal insan mod: on yaparlar :P].

"Eve geri gel." dedi yüzüme bakmadan. Kaşları çatıktı. "Herkes seni özledi." Herkes mi? Yoksa şu yakışıklı çocuk olabilir miydi...

"Ben de seni özledim, hayatım."

Harika, nişanlım da buradaydı.

İşte yeni bölüm :) Anılara geri dönüş yaptım. Sekoki'nin ne ilginç bir hayatı varmış böyle :P Ama kız çok ballı Tetsu'dan evlenme sözünü kapmış valla asdasd

Sozde burası biraz hüzünlü olacaktı ama yine romanceye bağladım. O da benim yeteneğim. Ama pek içime sinmedi bu bölum yaa. Galiba daha güzel yazmak için calışmalıyım :)

Bir günde iki bölum attım ve çok mutluyum. Takipçiler gün geçtikçe artıyor. Umarım bu kitap cidden bir gün güzel yerlere gelir.

Okuyanlara teşekkürler hepinizi çok seviyorum :)

Karanlıktan KurtulmakWhere stories live. Discover now