16. Bölüm: İtiraflar

2.4K 197 63
                                    

"Ben çıkıyorum!" makyajımı da yapmıştım ve hazırdım. Planımız gayet basitti. Sadece bir ayrıntı gerekliydi. Sormalıydı...

"Nereye?" içeriden Tetsu'nun sesini duydum. Ben salondaydım, o da üst katta kim bilir neredeydi.

"Evet!" diye sessizce sevindikten sonra masum masum "Hiro-senpai beni davet etti." diye seslendim tüm gücümle. Cevap gelmedi. Ben de numaradan çıkmaya hazırlandım. Kolumdan tutup beni kendine döndürdü.

"Gitmene izin verdiğimi hatırlamıyorum." Bir yandan kaşlarını çatmış, bana ters ters bakıyordu. Ensemden akan teri ve içimdeki kocaman korkuyu hissediyordum ama güçlü olmalıydım. Ben böyle şeylerden korkacak biri değildim.

"İznine ihtiyacım yok ki. Hem Sara'yla da yalnız kalırsınız." bu son cümleyi büyük bir masumlukla söylemiştim. Kim bilir kaç kere denememe rağmen hala bunu söylerken içimde fırtınalar kopuyordu.

"Hiçbir yere gitmiyorsun." dedi kararla. "Bize hizmet edeceksin." Sara zorlaya zorlaya kendini davet ettirmişti. En azından öyle tahmin ediyordum, Tetsu henüz kalkanını indirmiş olamazdı.

"Hizmet etmek mi? O..." devamını söylemeye saygım yetmiyor ne yazık ki. "Kesinlikle olmaz. O kıza dayanamıyorum."

"Böyle kötü sözleri nereden öğrendin-bu bir." iç çektim ve gözlerimi devirdim. "Sen benim hizmetçimsin-bu da iki. Şimdi 'Hiro-senpai'ini ara ve gelemeyeceğini söyleyip üstüne doğru düzgün bir şeyler giy." Onu sinirle kenara ittim-sözde. Üst kata hırçın adımlarla çıktım. Odama girip kapıyı çarptım ve Hiro'yu aradım.

"Plan işliyor. Sıra sende."

"Ne zaman orada olayım?" Hiro'nun sesi normaldi ama eminim yanına gidip yüzüne bakınca endişeli bir ifadeyi görebilirdiniz.

"Altı gibi. Sara da çeyrek kala burada olacak. Böylece Tetsu sana kaba davranıp evine postalayamaz çünkü evde bir bayan olacak..."

"Seni bayandan saymıyor mu?"

İç çektim. "Hiç kafa yormadım. Hazırlanmaya başla. Saat beş buçuk." telefonu suratına kapattım. Erkekler... Ne kadar iyi bir konuşmanın ortasında olurlarsa olsunlar, tüm sohbeti batırmayı beceriyorlardı.

Üstümde oldukça kısa bir etek vardı. Kalçamı anca kapatıyordu. Hizmetçi kıyafetimin yarısı kadardı. Tetsu'nun gözleri, bunu ilk giyip aşağı indiğimde yerinden çıkıyordu. İzlemek eğlenceliydi ama tam bir hentai (Japonca "Sapık" demek.) olduğu için yüzüne bir tane yapıştırmıştım. Tamam belki biraz hoşuma gitmişti.

Üstüme basit bir bluz ve şort giyip alt kata indim. Tetsu'yla on dakika kadar yalnızdık. Ona planı anlatıp anlatmama konusunda kararsızdım, çünkü ne tür bir tepki vereceğini bilmiyordum. Aslında plan oldukça basitti. Hiro eve gelince Tetsu'yu kıskandırmaktı. Ne yapmamız gerektiğinden emin değildim. Yan yana otururduk, belki sürekli konuşup sırıtırdık. Umarım Tetsu odunu hemen kıskanıverirdi de, Hiro feci gaza gelmezdi. Eğer gelirse sonumuz öpüşmeye kadar gidebilirdi ve ben ilk öpücüğümün kesinlikle onun olmasını istemiyordum.  

Salonda iki tane üçlü koltuk vardı. Tetsu birine yayılmış, eline bir kitap almış, okuyordu. Ayaklarını uzatmıştı. Oldukça uzundu, koltukta yer yoktu. Karşısındaki üçlü koltuğa oturdum ve ona baktım. Sadece onu izlemek istiyordum.

Kitaptan kafasını kaldırdı ve gece mavisi gözleri benimkilerle buluştu. Şaşırdım ve kıpkırmızı oldum. Hemen bakışlarımı başka yöne çevirdim paniklemiştim. "Ha-hava da çok güzel, değil mi? Sanki güneş ışık kusuyormuş gibi. Ha-ha!" ne saçma şeyler söylediğimi şimdi idrak ediyordum.

Karanlıktan KurtulmakDonde viven las historias. Descúbrelo ahora